Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC+ grubu, 5 Ekim’de Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen toplantıda günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararı aldı.
Ukrayna savaşı dolayısıyla Batı dünyasının yaptırımlarının hedefindeki Rusya’nın halihazırdaki üretimi, OPEC+ grubunun belirlediği üretim kapasitesinin altında olduğu için 2 milyon varillik düşüşün çoğunu ABD müttefiki Körfez ülkelerinin üstlenmesi öngörülüyor.
Kovid-19 salgınından sonra petrol üretiminde yaşanacak en büyük düşüşü içeren bu kararın duyurulduğu günden beri Beyaz Saray ve ABD Kongresinden Suudi Arabistan aleyhinde açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby de önceki gün ABD Başkanı Joe Biden’ın, Suudi Arabistan ile ilişkileri yeniden gözden geçirdiğine dair açıklamalarda bulundu.
Suudi Arabistan’ın açıklamaları
OPEC+ grubuna liderlik eden ülkelerden Suudi Arabistan makamları ise kendi ekonomik çıkarlarının ABD’nin iç siyasetine malzeme edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdülaziz bin Selman, devlet televizyonuna yaptığı açıklamalarda, “Bizler her şeyden önce Suudi Arabistan’ın çıkarlarını korumaktan sorumluyuz. Suudi Arabistan’ın çıkarı da büyüyen dünya ekonomisinin bir parçası olmasındadır.” dedi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan da Al-Arabiya televizyonuna şu değerlendirmede bulundu:
“OPEC+ kararlarının ne siyasi bir yönü bulunuyor ne de kararlara siyasi açıdan bakıyoruz. Kararlar yalnızca ekonomik. Washington ile ilişkiler bölgenin istikrarı ve güvenliğini destekleyecek şekilde stratejiktir. Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin iki ülke çıkarlarına ve bölgenin istikrarına katkı sağlıyor. ABD ile ilişkilerimiz kurulduğundan bu yana kurumsaldır.”
Uzmanlar da düşük petrol fiyatları ve Kovid-19 salgınına bağlı olarak 8 yıllık bütçe açığından sonra bu yıl ilk defa bütçe fazlası vermeyi hedefleyen Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarının düşmesine izin veremeyeceğine dikkati çekiyor.
Petrol üretim maliyetinin varil başı 3 dolar olarak bilindiği Suudi Arabistan’da petrol satışlarından elde edilen gelirler, hükümetin yıllık bütçelerinin yanı sıra Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın duyurduğu 2030 Vizyonu kapsamındaki dev projeleri finanse ediyor.
Körfez ülkeleri ve ekonomi uzmanlar, OPEC+ grubunun petrol üretimini 2 milyon varil düşürme kararını ve bunun ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine muhtemel yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.
“Bu, Suudi Arabistan’ın tek başına aldığı bir karar değil”
Körfez bölgesiyle ilgili konularda uzman Katarlı yazar Salih Garib, Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa ülkelerinde enerjiye etkilerinden sonra yaşanan bölgesel ve uluslararası gelişmeler gölgesinde OPEC+ grubunun üretimi azaltma kararı aldığını hatırlattı.
Kararı doğru ve yerinde bir adım olarak değerlendiren Garib, “Bu, Suudi Arabistan’ın tek başına aldığı bir karar değil. OPEC+ grubu üyesi en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olsa da bu karar tüm üyelerce alındı.” dedi.
Bu karara ABD veya herhangi bir ülkenin itiraz hakkının olmadığını savunan Garib, ABD Başkanı Joe Biden’ın bir süredir Suudi Arabistan’dan petrol üretimiyle ilgili talebinin olumlu karşılandığına ancak halihazırda durumun değiştiğine dikkati çekti.
Dolayısıyla ABD-Körfez ilişkilerinin OPEC+ kararından etkilenmemesi gerektiğini dile getiren Garib, Washington’un Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile dönemsel toplantılarını iptal etme talebinin ise Suudi Arabistan’a baskı kurma amacı taşıdığını söyledi.
“ABD’nin yaptığı eşeği bırakıp semeri kapmaktır”
OPEC+ kararından sonra ABD medyası ve yetkililerinin Suudi Arabistan’a “saldırgan” bir dil kullanmaya başladığını söyleyen Garib, şöyle devam etti:
“ABD’nin Suudi Arabistan’a yönelik tavrı, uluslararası ilişkilerde kabul görmeyen bir tutumdur. Nitekim ABD yönetimi OPEC+ grubuna ceza kesmek istese yapabilir. Ancak ABD’nin Suudi Arabistan ile diğer petrol üreticisi ülkelere yaklaşımı, eşeği bırakıp semeri kapmaya benzer. ABD’nin Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerine rağmen Riyad’ı cezalandırması meselenin kişileştirildiğini gösteriyor.”
Katarlı uzman, Kuzey Akım boru hattında yaşananlar ve Rusya’dan Avrupa’ya gaz akışının durmasının Suudi Arabistan’la bir ilgisi olmadığını, dolayısıyla ABD’nin Riyad’la ilişkilerini bulandırmakla yanlış yaptığı yorumunda bulundu.
OPEC+ kararının tümüyle arz-talep dengesine bağlı olarak fiyatları korumaya dönük kurumsal bir adım olduğuna vurgu yapan Garib, şunları kaydetti:
“ABD, Körfez ülkelerinin kararlarında söz sahibi olmak ve bu ülkelerin kendisine bağlı kalması için OPEC+ kararını fırsat olarak kullanıyor. Washington, Körfez ülkelerinin bağımsız ülkeler olarak kendi başlarına karar verme hakları olduğunu bilmesine rağmen Suudi Arabistan’a bunu yapıyor. Riyad yönetimine danışmadan hava savunma sistemlerini çekmekle Suudi Arabistan’a sırtını dönen ABD, Suudi Arabistan’ın Rusya’dan bu sistemleri alma girişimine karşı çıktı.”
ABD’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin bölgesel konjonktür gölgesinde gerileme sürecine girdiğini ifade eden Garib, “Washington, artık Orta Doğu’nun polisi olmadığını bilmelidir.” dedi.
Petrol üretimini düşürme kararı ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini etkiler
Mısırlı Körfez uzmanı ve ekonomi yazarı Mustafa Abdusselam da OPEC+ üyesi ülkelerin 2020 ve 2021’de petrol gelirlerinin düşmesine bağlı olarak bütçelerinde görülen büyük kayıpların tekrar yaşanmaması için arz-talep dengesini koruma amacıyla söz konusu kararı aldığını söyledi.
Suudi Arabistan’dan sonra petrol üretiminde ikinci ülke Rusya’nın da özellikle savaş çabalarını finanse emenin yanı sıra Batı ülkelerinin bloke ettiği 300 milyar dolarlık döviz rezervlerinin yerini doldurmaya ihtiyacı olduğuna işaret eden Abdusselam, 2020’de ekonomik sebeplere bağlı olarak petrol fiyatlarının 20 doların altına gerilediği bir senaryonun tekrar yaşanmamasının önüne geçilmeye çalışıldığını ifade etti.
Özellikle petrol fiyatlarının düşmesi hedefiyle Biden’ın Riyad yönetiminden üretimi artırma talebinde bulunduğu bir dönemde alınan bu kararın Suudi Arabistan-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini kaydeden Abdusselam, bundan aynı zamanda dünya petrol üretiminin yüzde 20’sini üstlenen Körfez ülkelerinin ABD ile ilişkilerinin de etkileneceğini dile getirdi.
“Karar, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili ABD ve AB’nin politikalarına karşı jeopolitik bir adımdır”
Eski Lübnan Petrol İdaresi Müsteşarı Rabih Yaghi ise OPEC+ grubunun kararının üretici ülkeler için faydalı bir adım olduğunu ancak kış mevsimine girilen bir dönemde Avrupa Birliği (AB) ülkelerini olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Kararın mutlaka uluslararası etkileri olacağına işaret eden Yaghi, “Bu karar, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili ABD ve AB’nin politikalarına karşı jeopolitik bir adımdır. Dolayısıyla bunun dünya ekonomisine büyük etkileri olacağı gibi ABD-Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri ve ABD ile Körfez’deki diğer ülkelerle ilişkilerine de etkisi olacaktır.” dedi.
Yaghi, Suudi Arabistan öncülüğündeki OPEC+ grubunun bu kararı almasının sebebi konusunda ise mevcut ham petrol sevkiyatlarının çoğunun günlük tüketim yerine stratejik stoklar için yapıldığına dikkati çekti.
Bu nedenle kararın teknik olarak arz-talep dengesini koruma amacı taşıdığını söyleyen Lübnanlı uzman, “OPEC+ grubunun üretimi düşürme kararı başarılı olacaktır. Nitekim bu karar, ‘OPEC+ grubuna üye ülkeler kendi çıkarları için çalışıyor ve kimseden talimat almıyorlar’ mesajını taşıyor. Üretici ülkelerin çıkarı da arz ve talep dengesini korumaktır.” diye konuştu.