Uzmanlar, Yemen’de İran destekli Husilerin saldırılarının hedefi olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yıllardır sürdürdüğü savaştaki hedeflerine ulaşamadığını, yüzlerce milyar dolar harcayarak elde ettiği gelişmiş silah sistemlerine rağmen Husilerin balistik füze ve İHA saldırılarını önlemekte yetersiz kaldığını belirtiyor.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezinin (CSIS) Aralık 2021’de yayımladığı rapora göre, 2016-2021 yılları arasında Yemen’den Suudi Arabistan’a 4 bin 100’den fazla saldırı düzenlendi.
Bu kapsamda 2021’in ilk 9 ayında bu saldırılar sıklaştı ve Husiler ayda ortalama 78 saldırı gerçekleştirdi. Yemen’deki savaşla ilgili verileri toplayan bağımsız kuruluş “The Yemen Data Project”in verilerine göre, Suudi Arabistan öncülüğündeki güçler, Yemen’e şu ana kadar 24 bin 276 hava saldırısı düzenledi.
Suudi Arabistan ve BAE, Yemen savaşına müdahil oldukları 26 Mart 2015’ten beri yüzlerce milyar dolar harcayarak Batı’dan aldıkları son teknoloji silah sistemlerine rağmen İran destekli Husilerin balistik füze ve kamikaze insansız hava araçlarıyla (İHA) yaptığı saldırılar karşısında kayıplar vermeye devam ediyor.
Husilerin son olarak 17 Ocak’ta BAE’nin başkenti Abu Dabi’yi İran menşeli balistik füze ve kamikaze İHA’larla hedef alması ve daha sonra Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’e hava saldırılarına karşılık Husilerin bu ülkeleri yeniden balistik füzelerle vurması bu durumun son örneği oldu.
Geçen haftaki saldırıdan saatler sonra Arap koalisyonu misilleme yaptı ve Husilerin kontrolündeki başkent Sana’da birçok hedefi yoğun hava bombardımanıyla vurdu.
Koalisyona ait savaş uçakları, 22 Ocak’ta da Husilerin kalesi olarak bilinen Suudi Arabistan’ın güney sınırındaki Sada ve daha sonra Kızıldeniz kıyısındaki stratejik liman kenti Hudeyde bölgesindeki Husilere ait hedefleri vurduğunu duyurdu.
Husiler ise söz konusu saldırılarda bir hapishane ile Hudeyde’deki bir iletişim tesisinin hedef alındığını ve saldırılarda 82 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Yemen ve Orta Doğu’daki gelişmeleri yakından takip eden uluslararası uzman ve araştırmacılar, Suudi Arabistan ile müttefiki BAE’nin, Yemen’de 7 yıldır devam eden savaştaki son durumunu AA’ya değerlendirdi.
“Husiler açısından bakıldığında bu saldırılar çok riskliydi”
Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Platformu (ODAP) Direktörü Dr. Ali Semin, Husilerin 2019’dan bu yana BAE’ye yönelik saldırı gerçekleştirmediğini hatırlattı.
Semin, “BAE 2019’da Yemen’de koalisyon içerisindeki aktif rolünü pasifize etti ve askerlerini geri çekti. BAE, 2019’dan sonra özellikle strateji değiştirmesi ve Suudi Arabistan’ın ön plana çıkmasından dolayı Husilerin hedefinde değildi. Ağustos 2019’dan Ocak 2022’ye kadar BAE topraklarına hiç saldırı olmadı. Husiler tarafından BAE’ye bir hafta içinde ilk defa iki saldırı oldu.” dedi.
Husilerin BAE’ye yönelik saldırılarının mevcut şartlarda oldukça riskli olduğuna dikkati çeken Semin, şöyle konuştu:
“BAE, İran ile ilişkilerini güçlendirmek istiyor. İlişkiler bu durumdayken İran’ın bu saldırıları gerçekten isteyip istemediği tartışmalıdır. Husiler açısından bakıldığında bu saldırılar çok riskliydi çünkü Washington, Donald Trump döneminde Husileri 2020’de terör listesine almıştı.
Biden yönetimi göreve gelince Suudi Arabistan ile Yemenli taraflar arasında diyalog oluşması için Husiler terör örgütleri listesinden çıkarıldı. Bu saldırılardan sonra Biden yönetimi, Husileri tekrar terör listesine alabilir. Bununla birlikte son saldırılarla BAE tekrardan koalisyonun aktif bir parçası haline gelebilir.”
“Suudi Arabistan saldırıların bazılarını önlemek istemiyor, BAE ise hazırlıksız yakalandı”
Özellikle Suudi Arabistan’ın milyarlarca dolar harcayarak Batı ülkelerinden aldığı son teknoloji savunma sistemlerine rağmen Yemen’den gelen saldırıların bazılarına neden karşı koyamadığını değerlendiren Semin, “Suudi Arabistan, Arap kamuoyundan Yemen savaşı nedeniyle çok ciddi eleştiri alıyor. Bu sesleri susturmak ve kendi saldırılarına meşruiyet kazandırmak için bu saldırıların bazılarını kasıtlı olarak önlemek istemiyor.” diye konuştu.
Semin, BAE’de ise durumun daha farklı olduğunu vurgulayarak, “BAE son saldırılara hazırlıksız yakalandığı için önleyemedi çünkü bu saldırıları beklemiyordu. Burada önemli olan nokta, bölgenin ticaret merkezi haline gelen BAE’de, saldırı değil saldırı tehdidi dahi bu ülkedeki yatırımcıları kaçırmaya yeter.” değerlendirmesinde bulundu.
“Saldırılar küçük ve alçak irtifada uçan füzelerle olduğu için önlenemiyor”
Washington merkezli düşünce kuruluşu The Institute for Gulf Affairs (Körfez İlişkileri Enstitüsü) Kurucusu ve Direktörü Suudi araştırmacı Ali el-Ahmed, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’deki hedeflerine ulaşamadığını ve Yemen’in özellikle Suudi Arabistan için bataklığa dönüştüğünü söyledi.
Bu iki ülkeye Yemen’den gelen saldırıların gelişmiş hava sistemleriyle dahi tamamen durdurulmasının oldukça zor olduğunu savunan Ahmed, şöyle devam etti:
“Çünkü bunlar küçük ve alçak irtifada uçan insansız hava araçları ve balistik füzeler. Suudi Arabistan ve BAE bunların bir kısmını savunma sistemleriyle etkisiz hale getirse dahi Yemen’den fırlatılan tüm füzeleri vurma imkanları olmuyor ve vurulamayan füzeler de bu ülkelere ciddi zarar verebiliyor.”
Husilerin asıl hedefinin Suudi Arabistan ve BAE liderlerini “güvensiz hissettirmek” olduğunu belirten Ahmed, “Yemen’den fırlatılan füze veya İHA’ların hedeflerine ulaşıp ulaşmaması önemli değil. Özellikle BAE’de bu saldırılar nedeniyle birçok insan korku içinde yaşıyor. Füzeler hedefine ulaşmasa dahi BAE milyarlarca dolar zarara uğruyor.” ifadelerini kullandı.
“Koalisyon güçleri ittifaklar kurarken İran, Husileri stratejik silahlarla donattı”
Yemenli araştırmacı ve siyasi analist Yasin et-Temimi ise Arap koalisyonunun, Yemen’de 7 yıldır devam eden savaşta yerel güçlere karşı ittifaklar kurmakla zaman kaybettiğini ifade etti.
Koalisyon güçlerinin bu süre içinde İran’la bağlantılı Husileri görmezden geldiğine, Husilerin de askeri alanda güçlerini topladıktan sonra hükümet güçlerini bastırmaktan geri durmadığına dikkati çeken Temimi, şunları kaydetti:
“Tabii bölgesel bir güç olan İran ve bölgedeki uzantıları da Husileri balistik füzeler ve İHA’lardan oluşan stratejik silahlarla donattı. Husiler, halihazırda tehdit için kullandığı bu silahları caydırıcı stratejik bir seçenek olarak elinde tutuyor.”
Suudi Arabistan ve BAE’nin, yaptıkları büyük harcamalara rağmen Yemen savaşının kendileri için bataklık olduğunu söyleyen Temimi, Yemen konusunda Suudi Arabistan’a baskı kurulmasını isteyen demokratların yaklaşımları nedeniyle ABD’nin, Husilerin saldırılarına karşı beklenenden düşük bir tepki gösterdiğini aktardı.
“Katar’la kriz, Körfez ülkelerini kutuplaştırınca Husiler güçlendi”
Yemenli gazeteci yazar Faysal el-Huzeyfi ise Arap koalisyonunun kurulduğu 26 Mart 2015’te “İran destekli Husilere karşı meşru yönetimin geri gelmesini sağlama ve Yemen’in toprak bütünlüğü ile istikrarını koruma” yönünde hedeflerin belirlendiğini hatırlattı.
Belirlenen hedeflerin hiçbirinin gerçekleşmediğini dile getiren Huzeyfi, yüz milyarlarca dolara mal olan savaşın bugüne kadar hedeflerini yakalayamamasının birden çok faktörü olduğuna işaret etti.
Savaş yılları boyunca Suudi Arabistan’ın hükümet güçlerini destekleme tutumu sergilerken, BAE’nin sürekli olarak ayrılıkçı Yemenli grupları öne çıkardığına dikkati çeken Huzeyfi, şu ifadeleri kullandı:
“Meşru hükümetin kontrolündeki bölgelerde yeni grupların oluşması gibi yerel faktörlerin yanı sıra Yemen’de savaşı yöneten koalisyonun ana güçleri Suudi Arabistan ile BAE’nin farklı tutumlar sergilemesi en önemli faktör.”
Huseyfi, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır ve Katar arasındaki birkaç yıl süren krizin de Körfez’de bir kutuplaşmaya yol açtığını ve bunun da Husilere yeni fırsatlar doğurduğunu vurgulayarak, bu sürede Yemen ordusunun zayıf bırakıldığını ve ülkedeki siyasi ulusal partiler aleyhinde kara propagandalar yapılarak, Husilerin güçlenmesine olanak sağlandığını sözlerine ekledi.