Hızla çok kutuplu olmaya doğru evrilen bir dünyada bu kutuplardan biri olmaya çalışan Suudi Arabistan, bu amaçla ABD’nin hegemonyasından uzakta ama onunla ortaklığı da bozmadan yükselen uluslararası güçlerle ortaklıklar ve ittifaklar kurmaya çalışıyor.
Suudi Arabistan, 2030 vizyonu çerçevesinde petrol ülkesinden girdi çeşitliliğine sahip bir ekonomiye dönüşmeyi, hatta ABD’nin ve Amerikalı siyasetçilerin gitgellerinin esaretinden kurtulup başta askeri olmak üzere pek çok sanayi türünü yerelleştirmeyi istiyor.
Bu nedenle Veliaht Prens Bin Selman, kasım ayı içinde G20 Zirvesi’ne katılmak üzere Endonezya’ya, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nin “onur konuğu” olarak Tayland’a ve milyarlarca dolarlık anlaşmaların imzalandığı Güney Kore’ye ziyarette bulundu.
G20 Zirvesi ve fırsatlar ağı
Cezayir’de 1-2 Kasım’da düzenlenen 31. Arap Birliği Zirvesi’ne doktorların, kulağındaki sağlık probleminden ötürü uzun süreli yolculuk yapmasına izin vermemesi nedeniyle katılmadığı açıklanan Bin Selman, 15-16 Kasım’da Endonezya’da gerçekleştirilen G20 Zirvesi’nde liderlerle aynı masaya oturma fırsatını kaçırmadı.
Bin Selman, G20 Zirvesi’nde başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak olmak üzere birçok liderle bir araya gelme fırsatı buldu.
G20 Zirvesi’nde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile de bir araya gelen Bin Selman’ın bu görüşmesi, Yemen konusunda iki lider arasında var olduğu söylenen anlaşmazlıkların üstü kapalı reddi anlamına geliyordu.
Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen zirve, Suudi Arabistan’ın, nüfus bakımından dünyanın en büyük Müslüman ülkesi ve Güneydoğu Asya ve Pasifik bölgesinin en hızlı gelişen ekonomisi ile iş birliğini güçlendirmesine olanak sağladı.
Öte yandan, Bin Selman’ın, zirvede ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya gelmemesi Washington-Riyad hattında yaşanan soğukluğu ortaya koydu.
Güney Kore: Askeri ve ekonomik ortaklık
Bin Selman’ın, Seul’e gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında iki ülke arasında imzalanan yatırım anlaşmalarının hacmi 30 milyar dolara ulaştı. Bu da, Neom projesi gibi dev anlaşmaların ABD yerine Güney Koreli şirketlere verilmesi yönünde bir eğilimin yansımasıydı.
Petrol ihracatçısı Suudi Arabistan ile ithalatçı Güney Kore’nin liderleri bununla da sınırlı kalmayıp enerji, savunma sanayi ve inşaat projeleri alanında daha güçlü ilişkiler kurma sözü verdi.
Neom gibi büyük bir projeyi hayata geçirmeye çalışan Suudi Arabistan’ın, bu tarz yeni şehirler, altyapı ve ulaşım ağı inşasında deneyimli olan dev inşaat şirketlerine ihtiyacı var. Güney Koreli şirketler de bu alanda ün kazanmış durumda.
Güney Kore, dünyanın beşinci büyük ordusuna sahip olmasına, silah ihraç eden ülkelerden kabul edilmesine ve kuzeydeki komşusundan gelen tehditler nedeniyle yüksek teknolojili silahların üretim ve ihracatında atağa geçmesine rağmen Suudi Arabistan’la savunma alanında ilk defa iş birliği yapıyor.
Suudi Arabistan ise Yemen’deki İran destekli Husilerden gelen balistik füzeler ve silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) mücadele edebilmek için hava savunma alanında Güney Kore’yle ortaklık yapmaya, hepsinden önemlisi bu askeri teknolojiyi ve sanayiyi ülkeye transfer etmeye ve yerelleştirmeye çalışıyor.
ABD, Suudi Arabistan’a Rusya ve Çin’den silah almaması konusunda baskı uygularken bir taraftan da ona istediği savunma sanayini tedarik etmeyi reddediyor. Bu durumda, Güney Kore, sadece silah anlaşmaları yapılmasında değil bunların Suudi Arabistan’da üretilmesinde de ideal bir ortak olarak karşımıza çıkıyor.
APEC: Dünya ticaretinin yarısı
Suudi Arabistan’ın Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) üyesi olmamasına rağmen “onur konuğu” olarak katıldığı Tayland’daki APEC Zirvesi’nde Bin Selman, bölgedeki liderlerle görüşme fırsatı buldu.
APEC’in 21 ülkesi, Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinde (ASEAN) olduğu gibi tamamıyla Asya ülkelerinden oluşmuyor, bilakis ABD, Rusya, Çin, Avustralya, Japonya ve Güney Kore dahil olmak üzere Pasifik Okyanusu’na kıyısı olan ülkeleri de kapsıyor.
Bu ülkelerin ekonomisi ise dünya ticaretinin yaklaşık yarısını ve dünyanın toplam gayrisafi hasılasının yüzde 60’ından fazlasını oluşturuyor.
Suudi Arabistan’ın bu zirveye onur konuğu olarak katılması, Riyad’ın uluslararası arenada varlığını güçlendirirken, dünya ülkeleriyle ittifaklar ve ortaklıklar kurması ve özellikle “Asya kaplanlarıyla” başta olmak üzere Pasifik’te ticareti geliştirmesi için de imkan sunuyor.
Bin Selman’ın Asya ülkeleri turu ile Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde 6-20 Kasım’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’na (COP27) katılması, Suudi Arabistan’da 27 Eylül’de kabinede yapılan revizyonla birlikte Bakanlar Kurulu başkanlığına getirilmesinin ardından gerçekleştirdiği ilk ziyaret oldu.
Öte yandan bu ziyaret, ABD başkanlığına seçilmeden önce Suudi Arabistan’ı “uluslararası toplumdan dışlama” sözü veren ancak iktidarının üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Bin Selman’ın hala ABD’li yetkililerin katıldığı uluslararası forumlarda boy gösterdiğini gören Joe Biden’a karşı da bir meydan okuma anlamı taşıyor.