Foreign Policy’de yer alan ve ABD Adalet Bakanlığı kayıtlarına dayandırılan makalede, Riyad yönetiminin, Kaşıkçı cinayetinden sonra ABD-Suudi ticari ilişkilerini ve ülkedeki imajını korumak için başkentte güçlü lobi şirketleri ile büyük bir çaba sarf ettiği belirtildi. Makalede, Riyad tarafından tutulan lobi şirketlerinin Suudi çıkarları için, ABD Başkanı Joe Biden ve selefi Donald Trump da dahil ülkedeki siyasi figürlere toplam 2 milyon dolar bağışta bulunduğu ifade edildi.
Riyad yönetimiyle bağlantılı Neom ve Suudi Temel Endüstrileri gibi aracı yapıların, 3 Kasım 2020 Başkanlık seçimlerinden önce, Demokrat Parti üzerinde etkili olması için başkentteki en güçlü lobi şirketlerinden Edelman ile 225 bin dolar ve 5,6 milyon dolarlık iki anlaşma yaptığı bilgisi paylaşıldı.
Riyad yönetiminin ayrıca Cumhuriyetçileri de etkilemek için partiye yakın Off Hill Stratejileri adlı lobi şirketi ile 75 bin dolara anlaştığı kaydedildi.
Makalede, Uluslararası Politika Dış Etki Şeffaflık Girişimi Merkeziden Ben Freeman’ın “Suudilerin, Senatoda silah satışına ilişkin yasaklar ve Yemen’den asker çekme gibi kendilerine zarar verebilecek konulardaki tasarıları bloke etmesi için Cumhuriyetçi Parti içindeki nüfuzlarını sürdürmeleri gerekiyordu.” değerlendirmesine yer verildi.
Freedman, Kaşıkçı cinayetinden sonra Washington’daki Suudi lobisinin gizlendiğine dair kamuoyu algısının yanlış olduğunu vurgulayarak “Gördüğümüz şey aslında faaliyetleri ikiye katladılar, itibarlarının aklanmasına yardımcı olmaları için düşünce kuruluşlarına ve üniversitelere para verdiler.” ifadelerini kullandı.
Suudilerin Washington Post yazarı Kaşıkçı cinayetinden 3 ay sonra çok uluslu firma Qorvis ile 10 milyon dolarlık anlaşma yaptığının altını çizen Freedman, Riyad’ın sadece başkentte değil, Iowa’nın Des Moines merkezli LS2 Grup lobi şirketi ile de aktif şekilde çalışarak yerel siyasetçilere ve topluluklara da ulaşmaya çalıştığına dikkati çekti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Washington Direktör Yardımcısı Andrea Prasow da Riyad yönetiminin ABD’deki lobicileri, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı reformcu göstermek ve imajını “aklamak” için kullandığını vurguladı.