Rusya-Ukrayna savaşı kaynaklı jeopolitik riskler, enflasyonist baskının devam edeceğine dair beklentiler ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) agresifleşen “şahin” tutumu nisan ayında tahvil piyasalarından çıkışların hız kazanmasına neden olurken, analistler söz konusu hareketliliğin gelecek ay boyunca da gündemi meşgul edebileceğini belirtiyor.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte dünya genelinde para musluklarının sonuna kadar açılması ve tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, birçok ülkede enflasyonun tarihi yüksek seviyelere çıkmasını beraberinde getirdi.
Enflasyonla mücadele kapsamında Fed’in sıkı para politikaları sürecine girmesi ve gerektiği takdirde daha güçlü faiz artırımlarından çekinmeyeceği sinyalini vermesi ise tahvil piyasalarında hareketliliğin başlangıcı oldu. Bu gelişme ile dünya genelinde tahvil fiyatları sert düşerken, getiriler de hızla yükseldi.
ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi, yukarı yönlü hareketini 5’inci aya taşıdı ve nisanda yüzde 2,98 ile Aralık 2018’den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Aynı şekilde Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 0,982 ile Temmuz 2015’ten, Fransa’nın 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,45 ile Aralık 2018’den bu yana gördüğü en yüksek seviyeye tırmandı.
Getiri eğrisi tekrar yataya döndü
ABD’de nisan ayı başlarında 2 yıllık tahvil faizleri 10 yıllık tahvil faizlerinin üzerine çıkarak getiri eğrisinin terse dönmesini beraberinde getirmiş, resesyon endişelerinin yüksek sesle tartışılmasına neden olmuştu. Ay sonuna doğru kısa ve uzun vadeli tahvil faizleri arasındaki makasın yeniden açılmasıyla getiri eğrisi yeniden yataya döndü.
Analistler, bazı tahvillerde terse dönen getiri eğrilerinin ABD ekonomisinde durgunluğun habercisi olabileceğinden endişe edildiğini belirterek, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi ile 2 yıllık tahvil faizi arasındaki farkın son 70 yılda eksiye geçtiği her dönemde ABD’de resesyon yaşandığını söyledi.
Ocaktan itibaren ABD’nin 3 aylık tahvil faizi yaklaşık 84 baz puan, 2 yıllık tahvil faizi 206 baz puan, 3 yıllık tahvil faizi 202 baz puan, 5 yıllık tahvil faizi 179 baz puan, 10 yıllık tahvil faizi 146 baz puan ve 30 yıllık tahvil faizi 113 baz puan yükseldi.
ABD ekonomisi ilk çeyrekte yıllık yüzde 1,4 daraldı
Artan tahvil faizleri, devletlerin borçlanmasından konut kredilerine kadar neredeyse ekonominin tüm alanlarında maliyetlerin yükselmesine neden olurken bu durum makroekonomik verilerde de kendini göstermeye başladı.
Nisanın son haftasında açıklanan verilere göre ABD ekonomisi, ilk çeyrekte yıllık yüzde 1,1’lik büyüme beklentilerinin aksine yüzde 1,4 ile sürpriz bir şekilde daraldı.
Söz konusu gelişmelerle tahvil piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in mayıstaki toplantıda yüzde 98 ihtimalle 50 baz puan faiz artışı yapacağı öngörülüyor. Bankanın gelecek aylarda 75 baz puanlık faiz artırımına gideceği ihtimali de masada.
Fed yetkililerinin sözle yönlendirmeleri de devam ederken, St. Louis Fed Başkanı James Bullard yaptığı açıklamada, Fed’in enflasyonu kontrol altına alması gerektiğini kaydederek, ihtiyaç duyulması halinde 75 baz puanlık faiz artışının göz ardı edilemeyeceğini söyledi.
Fed, mart ayı toplantısında 2018’den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı alarak politika faizini 0,25-0,50 aralığına çıkardı. Banka en son faiz artırımını, Kasım 2018’de küresel finansal krizin ardından devreye aldığı genişlemeci para politikalarını sonlandırma amacıyla gerçekleştirmişti.
Faiz öngörüsü 2022 yıl sonu için yüzde 1,9, 2023 yılı için ise yüzde 2,8 olarak belirlenmişti.
“ABD’de getirilerin hızla yükseldiğini ve güncel düzlemde hafif stabilleşme yaptığını gözlemliyoruz”
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Fed Başkanı Jerome Powell’ın mayıs ayı için 50 baz puanın ötesinde, 50 baz puanlık bir seriyi gündeme getirmesiyle başlayan süreç sonrası Fed’in faiz artırımı beklentilerinde 75 baz puanlık artış da dile getirilmeye başlandı.” ifadelerini kullandı.
Enflasyon beklentilerindeki aşırılık olgusu, son fiyat etkenlerinin güncellenmiş eğilimi ile beraber yansıma gösterdiğini belirten Erkan, bu kapsamda “ABD’de getirilerin hızla yükseldiğini ve güncel düzlemde hafif stabilleşme yaptığını gözlemliyoruz.” dedi.
Erkan, her vadede faizlerin geçen yıl sonundan daha yüksek olduğunu anımsatarak, ECB ve BOJ politikalarının taşıdığı riskler ve perspektif farklılıklarının getiri farkını açık tutacağını kaydetti.