Enflasyon ve resesyon endişeleri arasında dünya genelinde artan belirsizlikler dünya genelinde fiyatlamaları zorlaştırırken, tahvil piyasalarında satış baskısı etkili oluyor.
Geçen hafta ABD’de açıklanan enflasyon rakamlarının beklentilerin aksine yükseliş eğilimini sürdürmesi, tahvil faizlerinin son yılların en yüksek seviyesine çıkmasına sebep oldu.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) haziran toplantısında 75 baz puanlık faiz artışına gideceğinin fiyatlanmaya başlamasının ardından ABD’nin 2 ve 3 yıllık tahvil faizi 2007’den, 5 yıllık tahvil faizi 2008’den ve 10 yıllık tahvil faizi 2011’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Artan dolar talebiyle dolar endeksi 105,6’yla son 20 yılın zirvesine yükseldi.
Tahvil faizlerindeki yükselişle birlikte bazı varlıklarda getiri eğrisinin terse dönmesi resesyon endişelerinin güçlenmesine neden olurken, ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranı ise yüzde 5,78 ile Kasım 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
ABD tahvil piyasasındaki satış baskısının dünya geneline yayılması Avrupa ve Asya tahvillerinde de oynaklığı artırarak, merkez bankalarının müdahalesini beraberinde getirdi.
ECB bölgede artan kırılganlıklara müdahale etmek zorunda kaldı
Avrupa’da ülkelerin farklılaşan borçluluk oranları bazı ülkeleri tahvil faizlerindeki artışa karşı daha kırılgan bir duruma sokarken, İtalya ve Yunanistan bu ülkelerin başında geliyor.
Hafta içindeki gelişmelerle, bölgede Almanya ve İspanya’nın 10 yıllık tahvil faizleri son 8 yılın, Fransa, İtalya ve Yunanistan’ın 10 yıllık tahvil faizleri ise son 3 yılın en zirvesine çıktı. Almanya ile İtalya ve Yunanistan’ın 10 yıllık tahvil faizleri arasındaki fark sırasıyla yüzde 2,9 ve yüzde 1,9’la 2020’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Tahvil getirileri arasındaki farkın açılması bu ülkelerin finansal sistemini zor bir duruma sokabileceği ve bölgeyi olumsuz yönde etkileyebileceği endişesi ise Avrupa Merkez Bankası’nı (ECB) harekete geçirirken, banka Fed’in faiz kararı öncesinde acil bir toplantı yapmak zorunda kaldı.
ECB yaptığı toplantı sonrasında bölge ülkelerin kırılganlıklarını azaltmak için yeni bir araç üzerinde çalışma yaptıklarını duyurdu. Avrupa medyasında yer alan haberlere göre ECB Başkanı Christine Lagarde, yeni aracın borçlu ülkelerin tahvil faizlerinin çok hızlı yükselmesi veya ekonomik yönden zayıf ve güçlü ülkelerin tahvil faizleri arasındaki farkın hızlı bir şekilde artması halinde devreye gireceğini bildirdi.
Söz konusu adımların ardından Avrupa’da borçlu ülkelerin tahvil faizlerinde sınırlı da olsa düşüş yaşanırken, tahvil faizleri hala yüksek seviyede bulunuyor.
BoJ güvercin duruşundan taviz vermedi
Hafta boyunca Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 10 yıllık tahvil faizlerinde yüzde 0,25 olan faiz sınırını koruyamayacağına ilişkin haber akışı etkili oldu.
Japon hükümeti ise değer kaybeden Japon yenine karşı, para politikası kararlarını açıklayacak BoJ’a tedbir çağrısı yapsa da banka, hafta içinde son yılların en büyük tahvil alımını yaparak Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizini yüzde 0,25 seviyesinde tutma taahhüdünü yerine getirdi.
Cuma günkü para politikası toplantısında politika faizini sabit bırakan BoJ, enflasyonun hedeflenen seviyeye çıkana kadar destekleyici duruşunu koruyacağını duyurdu.
Toplantı öncesi 135,6’yla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkan dolar/yen paritesi, haftayı da bu seviyenin hemen altında tamamlarken, Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizi BoJ’un faiz kararının ardından yüzde 0,25’ten 0,22’ye geriledi.
Bölgede Çin’in 10 yıllık tahvil faizlerinde de dünya genelinin aksine yükseliş eğilimi gözlenmezken, Avustralya’nın 10 yıllık tahvil faizi son 8 yılın, Güney Kore’nin 10 yıllık tahvil faizi ise son 10 yılın en yüksek seviyesinde bulunuyor.