Takvimler 1969 yılını gösterdiğinde Terry Davis ABD’nin Wisconsin eyaletinde dünyaya gözlerini açtı. Çocukluğundan itibaren teknolojiye ve bilgisayarlara ilgiliydi. Bu sebeple Commodore 64’te programlama dilini öğrenmişti. Öğretmenleri tarafından sevilen parlak bir öğrenciydi. 1994 yılında Arizona Eyalet Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği alanında yüksek lisans derecesi bile almıştı.
Birkaç yıl dijital ekipman şirketlerinde programcı olarak çalıştı. Hayatının büyük bir kısmını ateist biri olarak geçirse de ailesi onu sıkı bir Katolik olarak yetiştirmişti. Oldukça zeki, çalışkan ve parlak bir adamdı ancak 1996 yılında manik ataklar geçirmeye başladı. Etrafındaki herkese uzaylılar ve hükümet ajanlarıyla ilgili şeylerden bahsediyordu ve bu sebeple 6 ayda bir psikiyatri servisine yatırılıyordu. Bütün bu olayların yaşandığı süreçlerde hayır kurumlarına oldukça yüksek meblağlarda bağış yapıyordu. Bir süre insanların takım elbiseler giyip onu takip ettiğini düşünmüştü. Hatta bu korkusu sebebiyle yaşadığı yeri dahi terk etti.
Kaçarken araba radyosunun onunla iletişim kurduğunu düşündüğünden aracını parçalara ayırıp anahtarını ise Arizona Çölü’ne atmıştı. Öylece yolda yürürken onu bulan polis memurundan korktu ve kaçmaya başladı. Kaçarken köprücük kemiğini kırıp hastaneye kaldırılsa da korkup hastaneden de kaçtı.
Hz. İsa’yı taklit etmeye başladı
Tekrar yakalandığında Terry’e bipolar bozukluk teşhisi konuldu. Milliyet’in haberine göre devamında şizofreni hastası olduğu kendisine söylense de o teknolojiye tutkun olan bir ateist olduğu için suçlu hissettiğini söylüyordu. İlerleyen günlerde tüm mal varlığını hayır kurumlarına bağışlayarak Hz. İsa’yı taklit etmeye başladı. Hayır kurumlarına yaptığı yüksek bağışlarla ilgili, “Bu muhtemelen Tanrı’nın kendisini bana göstermesine neden oldu ve beni kurtardı” ifadelerini kullanmıştı.
Terry Davis, yazılım dünyasında dikkat çeken bir isim olmasının yanı sıra, zihnindeki karmaşık dünyayla da mücadele eden biriydi. Genç yaşta şizofreni teşhisi konulması, hayatını derinden etkilemiş ve farklı bir gerçeklik algısına sahip olmasına neden olmuştu. Ancak Davis, bu durumu bir engel olarak değil, bir fırsat olarak görmeye karar vermişti.
Her ne kadar aklı yerinde değil gibi davransa da söz konusu makineler olduğunda adeta bir dahi gibi hareket ediyordu. Yaptığı bütün işler oldukça başarılı oluyor ve “Şizofrenik bir programcı tarafından yazıldı” cümleleri etrafta konuşuluyordu. Ancak bu esnada Hz. İsa’yı taklit etmekten vazgeçmiyor, Tanrı’nın onunla iletişim halinde olduğunu savunuyordu. İddialarına göre Tanrı ondan işletim sistemi kurmasını bile istemişti.
Davis’in iddiaları, hem hayranlık hem de şüphe uyandırıyordu. Kendisine göre, Tanrı doğrudan onunla iletişim kurmuş ve ona insanlığa bir mesaj iletmek için görev vermişti. Bu görev, Tanrı ile insanlar arasında bir köprü kurmak ve Tanrı’nın isteklerini iletmekti. Davis, bu görevi yerine getirmek için bilgisayar programlama yeteneklerini kullanmaya karar verdi.
Tanrı’nın buyruğunu yerine getirmeden yapamazdı. Bu sebeple bütün sistemlerini sıfırdan kurduğu TempleOS’a girişti. Oldukça karışık ve alışılmadık bir girişimdi. Terry’nin “Tanrı’nın resmî bir tapınağıdır. Tıpkı Süleyman’ın tapınağı gibi burası da adaklar sunulan ve Tanrı’nın kehanetine danışılan bir yerdir” dediği TempleOS’ta Tanrı ile konuşabileceğini söylüyordu. Geliştirdiği program, kullanıcıların Tanrı’ya sorular sormasına ve doğrudan cevaplar almasına olanak tanıyordu. Davis’in iddialarına göre, bu program aracılığıyla insanlar Tanrı’nın doğrudan mesajlarını alabiliyor ve hayatlarını buna göre şekillendirebiliyorlardı.
Rastgele metin oluşturucularla Tanrı ile iletişim kurmak için god (tanrı) olarak adlandırılan rastgele bir sayı üreticisi tasarladı. Bunların hepsini TempleOS’un metinlerini oluşturmak için kullandı ve buradan gelen her kodlanmış mesajın Tanrı’dan geldiğine inanıyordu. Tanrı’yla kurduğu bu özel iletişimi farklı dillerde konuşmaya benzetiyordu. Terry Davis’e göre Tanrı ona şu mesajları gönderiyordu:
Yaptıkları kulağa akılalmaz gelse de ona inanan bir sürü hayranı vardı. Söyledikleri ve yaptıkları hep tartışma konusu oldu. TempleOS’u tamamladıktan sonra Terry bütün vaktini burada kodlama yaparak ve Tanrı ile konuşarak geçirdi. Kendisine hayran kitlesi oluştursa da çoğu zaman çok fazla ırkçılık ve homofobiklik yaptığı için birçok hayranı tarafından da ciddiye alınmadı. Eserlerini gösterirken kendisine ‘şimdiye kadar yaşamış en akıllı programcı’ diyen Terry, kaba ifadeleri nedeniyle YouTube’da da defalarca yasaklandı. Şizofren programcı, bir gün demir yolu raylarının yanında yürürken tren çarpması sonucu hayatını kaybetti. Ölümünün bir kaza mı yoksa intihar mı olduğu hala bilinmiyor.