Kirişci, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Bursa Sektör Toplantısı”nda, tarım ile sanayinin entegrasyonun önemli olduğunu, sanayinin tarım ürünlerini anlamlı kıldığını, katma değer sağladığını söyledi.
Tarımın bir dönem görmezden gelinmeye çalışıldığı asla kabul edilemeyecek bir süreç yaşandığını dile getiren Kirişci, “Son 20 yılda hükümetimiz, her alanda olduğu gibi tarımla ilgili de hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim ayağında eşsiz ve büyük destekler sağlamıştır.” ifadesini kullandı.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığında bulunduğu 2002-2011 yıllarında tarım sektörüne önemli mevzuatlar kazandırdıklarını belirten Kirişci, şöyle devam etti:
“Düşünebiliyor musunuz? Türkiye bir tarım ülkesi ama tarım kanunu, tarım sigortası yok. Türkiye’de üretimde kullanılan tohumluk ki Bursa, bu manada öncü bir şehirdir, tohumla ilgili ıslahçı hakları kanunu yok. Yani birilerinin kopyalaması, birilerinin sizin emeğiniz olan bir ürünü alıp kendi uhdesinde göstermesi an meselesi. Yaklaşık 14 kanun, bizim görev yaptığımız sürede Meclis’te yasalaştı. Daha sonraki dönemde de eksik bir iki kanunla Türkiye’de tarım, hukuki yönden mevzuat noksanlığı olan bir alan olmaktan çıktı. Şu anda Türkiye’de tarımın mevzuat konusunda bir boşluğu, eksikliği yok. Tabii ki bir iki ufak dokunuş gerekiyor.”
Kirişci, Türkiye’de su kanununun eksikliğini gördüklerini, bunun parçalılığı ortadan kaldıran, kucaklayıcı bir yasa olmasını istediklerini söyledi.
Bakanlığının önemli bir sorumluluk alanının da ormanlar olduğunu belirten Kirişci, “Orman alanlarını artıran Avrupa’da birinci, dünyada da 6’ncı ülke olduk.” dedi.
“Bir ürünün bulunurluk noktasında eksikliği çekilmedi”
Gıda arzı güvenliği konusuna değinen Kirişci, şunları ifade etti:
“Tarımı tali bir sektör olarak gören, bir şekilde ithalat yoluyla tarım ürünlerinin ikame edilebileceğini düşünen çevrelerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını önce pandemi, akabinde Rusya-Ukrayna Savaşı’nda açık açık gördük. Paramız olsa dahi bizim gıda arz güvenliğini sağlama konusunda yetersizliğimiz ortaya çıktı; dünya olarak söylüyorum, Türkiye olarak söylemiyorum. Bir anda dünya şaşkına döndü. Raflara büyük bir hücum başladı, pandemi döneminde yine dünya uygulamalarından söz ederek ifade ediyorum. Devamında Rusya-Ukrayna Savaşı ile bu süreç pik yaptı. Herkes anladı ki tarım stratejik, vazgeçilmez bir sektör ve tarım sektöründe mutlaka Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere bu ülkeyi yönetenlerin bulunurluğa önem vermesi gerekiyor. Bu hükümet bunu da gerçekleştirdi. Kimsenin tek bir cümle söyleyecek durumu yok ki pandemide de savaş döneminde de bir ürünün bulunurluk noktasında eksikliği çekilmedi. Bir anda ayçiçeği yağı konusu gündeme geldi ama birkaç gün sürdü ve konu kapandı. Şimdi şekerle ilgili birtakım çabaların, algı operasyonlarının olduğunu görüyoruz ama bu konularda da bizim yeteri kadar, yetecek miktarda kendi ürünlerimiz, stoklarımızda, kayıtlarımızda, depolarımızda bulunmaktadır.”
“Üreticileri memnun edeceğiz”
Bakan Kirişci, Cumhuriyet’in 2023’ten sonra başlayacak ikinci 100 yılında da yeni tarımsal politikalarla yola devam edeceklerini söyledi.
Her alanda olduğu gibi bu alanda da birtakım önemli adımlar atacaklarını bildiren Kirişci, “Yerli ve yerinde bir üretime yer vereceğiz ve bunu öne çıkaracağız. Yani ithalat yoluyla tedarik etmeye çalıştığımız, bulunurluğunu sağladığımız ürünleri de ülkemizin tarımsal alt ve üst yapısını kullanarak üretmeyi önceleyeceğiz. Elbette her ülke, belirli ürünleri ithal eder, belirli ürünlerde de ihracatta bulunur. Burada altını çizmemiz gereken husus, stratejik ürünlerdir. Stratejik ürünlerden de kastımız ‘un, yağ ve şeker’ diyoruz, bitkisel üretim tarafında. Bunların tarımsal, temel ürünler olarak, hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve şeker pancarı olduğunu belirtmiş olalım.” diye konuştu.
Kirişci, hayvansal üretim tarafında ise et, süt ve yumurtaya önem verdiklerini, bunların da stratejik ürün olduğunu, stratejik ürünlere ayrıca önem vereceklerini vurguladı.
Tarımsal desteklere değinen Kirişci, “Tarımsal desteklerimiz gerçekten sayıca ve başlık olarak çok ve kompleks durumda. Buralarda da bir sadeleştirmeye giderek netice itibarıyla üreticileri memnun edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 3 milyon hektarın üzerinde işlenmeyen, boş alan olduğuna dikkati çeken Kirişci, “Bu alanların da 23 milyon hektar civarındaki alana eklenmesiyle ki bu yüzde 15’lik bir artış anlamına gelir. Üretim alanlarımızı, boş bir tarla, boş bir bahçe, boş bir ahır, ağıl… Bunların hepsini ekilen, yetiştirilen, üretilen alanlar, mekanlar haline getireceğiz.” dedi.
Kirişci, arazinin mülkiyet hakkıyla kullanım hakkını birbirinden ayıracaklarını belirterek şu bilgileri verdi:
“Şu veya bu saikle, bu miras yolundan kaynaklı, aşırı parçalanmadan olabilir veya başka gerekçeler de olabilir, kırsaldan kente göç de bunda etken olabilir ama ekilmeyen, işlenmeyen alanların işletilmesi hususunda bir düzenlemeye giderek buraların boş kalmamasını da sağlayacağız. ‘Gıda güvenliği, bir milli güvenlik meselesidir’ bakışından hareketle ekilmedik bir karış toprağımızın, dikilmedik tek bir fidanımızın, yer varken bulundurulmadık bir ahırın, ağılın veya kümesin… Artık bu uygulamalara son vereceğiz. Mutlaka bu tarlaların, bağların ve bahçelerin işlenmesi, üretim faaliyetinde kullanılması, yine hayvansal üretimde de aynı faaliyetlerin yürütülmesini temin edeceğiz.”
“Üreticimize ‘Sen üret, yeter’ diyoruz”
Ekonomik olmayan, işletmecisine gelir sağlamayan hiçbir faaliyetin sürdürülebilir olmadığına işaret eden Kirişci, “Bunun bilincindeyiz. Üreticimizin ürettiği gerek bitkisel, gerekse hayvansal ürünler noktasında onları mutlu edecek bir uygulamayı bu çerçevede hayata geçireceğiz. Buna ilişkin de mevzuatımızda yeteri kadar bizim bu uygulamaları hayata geçirmeye katkı sağlayacak düzenlemeler de mevcuttur.” dedi.
Üreticilere seslenen Kirişci, şunları kaydetti:
“Bu ülkede ‘o yok, bu yok’ diyenlere de biraz kapak olsun diyorum. Bu ülkenin eli öpülesi tüm üreticileri, sadece 85 milyonu doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkede bulunan, bize sığınmak adına bizlerde misafir konumunda bulunan 5 milyona, bu da yetmez ülkeye gelen 50 milyonun üzerinde turiste ve arta kalanını da yurt dışına ihraç ederek bu zamana kadarki çabalarını başarıyla sürdürüyor. Bundan sonra da sürdürecekler. Biz, bu üreticilerimizin her daim olduğu gibi daha güçlü şekilde yanlarında yer alacağız ve onları desteklemeye devam edeceğiz. Üreticimize ‘Sen üret, yeter’ diyoruz. Üreticilerimize hizmet etmek bizler için ibadet düzeyindedir.”
Bursa Valisi Yakup Canbolat’ın da kentin tarım potansiyeline ilişkin bilgi verdiği toplantıya, AK Parti Bursa milletvekilleri Hakan Çavuşoğlu, Refik Özen, Emine Yavuz Gözgeç, Ahmet Kılıç ve Muhammet Müfit Aydın, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, ziraat odalarının başkanları ve sektör temsilcileri katıldı.
Toplantı, protokol konuşmaların ardından basına kapalı devam etti.