Konya’daki Beyşehir Gölü’ne kıyısı bulunan mahalledeki balıkçılar, kışın zorlu şartlarına aldırmadan sabahın ilk ışıklarıyla başladıkları mesailerini akşam saatlerine kadar sürdürüyor.
Kentin batı kısmında yer alan ve 651 kilometrekare yüzölçümüyle Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olma özelliğini taşıyan Beyşehir Gölü, birçok balıkçıya da ekmek kapısı oluyor.
Çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapan gölde, başta sazan olmak üzere levrek, kadife, akbalık ve kerevit avcılığı yapılıyor. Beyşehir’in güneyinde yer alan ve göle kıyısı bulunan Çiftlik Mahallesi sakinleri de yıllardır geçimlerini gölden avlanarak sağlıyor.
Balıkçılar “en büyük” zorluğu kış aylarında yaşıyor. Soğuk hava ve lodos şartlarında avcılık yapmanın çilesini fazlasıyla hisseden balıkçılar, sabahın ilk ışıklarıyla başladıkları mesailerini geç saatlerde sonlandırıyor.
Mahalledeki balıkçılar, kendi imkanlarıyla yaptıkları küçük limandan gölün uzak noktalarına kadar ağlarını serdikten sonra, avın bereketli geçmesini umut ediyor.
Balıkçılar, boş zamanları limanın içerisine kendi imkanlarıyla yaptıkları çadırda geçiriyor. Çadırda, ısındıkları odun sobası üzerinde çay demleyerek muhabbet eden balıkçıların sohbeti de yine av üzerine oluyor.
Gölde 1973’ten beri balıkçılık yapan 62 yaşındaki Hasan Er, balıkları sattıktan sonra günlük olarak aldığı parayla geçimini sağlıyor.
Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 38 yıldır balıkçılıkla uğraştığını, mesleğin zorluklarını kışın daha çok hissettiklerini dile getirdi.
“Lodos olduğu zaman ağlarımızı toplamaya gidemiyoruz”
Lodos ve soğuk havanın balık avını zorlaştırdığını belirten Er, “Sabah 8-9 gibi mesaiye başlarız. Akşam 5-6 gibi döneriz. Günlük 10-150 TL’lik balık avladığımız da oluyor. Ama kışın her zaman balığa çıkamıyoruz. Avdan dönmemiz de uzun sürüyor. Geçen gün arkadaşımızın biri akşam 8’den sonra balıktan dönebildi. Rüzgar saatte 6-7 kilometre hızla estiğinde sıkıntı olmayabilir ama 10 ve üzerinde olursa, çıkamıyoruz. Bugün ağ attım, lodos olursa gidip ağlarımı toplayamayacağım ve öyle kalacak.” diye konuştu.
Balıkçılığın zor olduğunu ve bazen tek başına yapamadığı için ailesiyle ava çıktığını söyleyen Er, “Lodos varken bir kişi tekneyle tek başına ava gidemez. Bir kişi ağları atacak, diğeri tekneyi çekecek. Ben de zaman zaman ailemle ava gitmek zorunda kaldım. Geçmişte kayığın arkasında çocuğum için beşik bile kurmuştum. O şartlarda avlandık. Bu meslek fedakarlık istiyor.” ifadesini kullandı.
“Yaz-kış demeden ekmek parası için bu işi yapıyoruz”
Mahallenin balıkçılarından İbrahim Erdoğan ise 8-10 kişinin her gün göle açılarak avlandığını söyledi.
Erdoğan, yazın gece 3-4 gibi çıktıkları ava, kışın soğuk hava nedeniyle daha geç saatlerde çıkabildiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
“Bu işin en zor yanı soğuk hava. Göle açıldığınızda tutunacak tek bir ağaç dalınız bile yok. Kışın her zaman balığa çıkamıyoruz. Havanın durumuna göre hareket ediyoruz. Risk almamaya çalışıyoruz ama yine de bazen teknemizin bozulduğu ve gölde kaldığımız zamanlar oluyor. Tabii, gölde mahsur kalsak da balıkları ağlardan çıkarmak zorundayız. Bu sırada da elimiz ayağımız soğuktan donuyor. Avın zorluklarını yaşarken bir yandan da mesleği yaşatmaya çalışıyoruz. Yaz-kış demeden ekmek parası için bu işi yapıyoruz.”