Yüksel, yeni anayasa ve yargı reformuna ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Darbeciler tarafından hazırlanan mevcut anayasanın 12 Eylül 1980 darbesinin ruhunu taşıyan antidemokratik bir anayasa olduğunu vurgulayan Yüksel, ayrıca anayasanın darbenin baskıcı, otoriter ve olağanüstü şartlarında hazırlandığının altını çizdi.
Yüksel, 1982 Anayasası’nın hazırlanma sürecine hiçbir siyasi partinin ve toplumsal kesimin katılmasına izin verilmediğini belirtti.
Anayasanın meşruluğunu, demokratikliğini ve toplum tarafından benimsenmesini sağlayan hususun sadece içeriğinin özgürlükçü ve demokratik olması değil, hazırlanma yönteminin de katılımcı, uzlaşmacı ve demokratik olmasından geçtiğini kaydeden Yüksel, şöyle devam etti:
“12 Eylül darbesinin otoriter ve antidemokratik gölgesinden kurtulmak için tamamen milli iradeden doğan, geniş katılımlı, çoğulcu, özgürlükçü, baştan sona milletin temsilcilerinin hazırlayacağı yeni anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır. Devleti merkeze alan ve özgürlüğe karşı duran bir zihniyetin eseri olan 1982 Anayasası, toplumsal sorunları çözüme kavuşturma yerine, sürekli sorun üreten bir işlev görmüştür. Bu nedenle yürürlüğe girdiği günden itibaren günümüze kadar sürekli tartışılmıştır.”
“Anayasa adeta yamalı bohçaya dönmüştür”
Cüneyt Yüksel, anayasada bugüne kadar 19 değişiklik yapıldığını, halen anayasanın birçok maddesinde değişiklik yapılamadığını anlattı.
Anayasanın birçok maddesinde de sadece tali değişiklikler yapıldığını aktaran Yüksel, “Anayasanın ilk yürürlük tarihinden son değişiklik tarihine kadar yapılan değişiklikler nedeniyle anayasanın sistematiği bozulmuş, birçok hüküm arasındaki uyum kaybolmuş ve anayasa adeta yamalı bohçaya dönmüştür.” dedi.
Bilim ve teknolojinin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda köklü değişimlerin yaşandığına dikkati çeken Yüksel, mevcut anayasasının Türkiye’ye “dar” geldiğini söyledi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, şunları ifade etti:
“Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100. yıl dönümünü idrak ederken, Türkiye’nin ‘askeri müdahale’ etiketini üzerinden atmış, çağın ihtiyaçlarına cevap veren demokratik yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Yeni bir anayasa için yükselen talep ve beklentiler herkes tarafından bilinmektedir. Bütün siyasi partiler de bir şekilde anayasa değişikliği veya yeni anayasa talebinde bulunmaktadır. Ayrıca anayasanın asıl sahibi olan vatandaşlar da yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında Türkiye’nin yeni bir anayasa yapması gerektiğini güçlü bir çoğunlukla vurgulamaktadır.”
Lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletin dünyaya ve hayata bakışına, Türkiye’nin birikimine ve hedeflerine uygun, toplumun gerisinde kalan değil, insanı önceleyen, topluma dinamizm katan bir anayasaya ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Yüksel, yeni anayasayı Türk milletine kazandırana kadar çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.
Cüneyt Yüksel, Türkiye’yi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı yeni bir anayasaya kavuşturacaklarını kaydederek, “Yeni anayasa, bir daha hiç kimsenin başörtüsü zulmü gibi çağ dışı uygulamalara, zorbalık ve baskılara tevessül etmesine dahi izin vermeyecek. Irk, din, mezhep, dil, renk ve kültür farkı gözetmeden herkesi kuşatan, insan onuru ortak temelinde buluşturan, kucaklayıcı, bütünleştirici, çeşitlilikte birliği savunan, herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu yapıda olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Yargı reformu alanındaki çalışmalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019’da Yargı Strateji Belgesinin, 2021’de de İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklandığını hatırlatan Yüksel, bugüne kadar TBMM’de 7 yargı paketinin yasalaştığını, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin düzenlemelerin yasalaştığını aktardı.
Demokratik katılımı artırmak amacıyla seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürüldüğünü, engellilerin oy kullanımını kolaylaştıran kanuni düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Yüksel, kadına şiddetle mücadele çerçevesinde de cezayı artırma nedeni olarak sayılan hallerin “boşanmış eşi” de kapsayacak şekilde genişletildiğini, ısrarlı takibin suç sayıldığını anımsattı.
Yüksel, çocuğun üstün yararı gözetilerek icra yoluyla çocuk teslimine son verildiğini, bu işlemlerin uzmanlar eşliğinde yapılmasının sağlandığını dile getirdi.
Yargıda ihtisaslaşma ve etkinliğin artırılması kapsamında da önemli adımlar atıldığına işaret eden Yüksel, basit yargılama ve seri muhakeme usulünün getirildiğini, hakim ve savcı adaylığının kaldırılarak hakim ve savcı yardımcılığının yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
Finans, sendika ve bilişim suçları gibi konularda ihtisas mahkemelerinin belirlendiğini aktaran Yüksel, ilk defa ihtisas mahkemelerine atanan hakimlere göreve başlamadan önce ihtisas alanıyla ilgili eğitim verilmeye başlandığını belirtti.
Yüksel, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki dönemde reform belgelerimizle edindiğimiz kazanımları koruyarak geliştirme yaklaşımı temelinde yargı ve insan hakları alanında çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu kapsamda, Türkiye Yüzyılı’na yakışır yeni ve sivil bir anayasa hedefimiz doğrultusunda Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı belgelerini güncelleme çalışmaları başlatıldı. Toplumun tüm kesimlerinin sesine kulak vererek milletimizin ihtiyaç ve taleplerini belgelere yansıtacağız. En kısa sürede bu çalışmaları tamamlayarak hayata geçireceğiz.”