Kurtulmuş, Fildişi Sahili’nin Abidjan şehrinde düzenlenen İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) 18’inci Konferansı’nda yaptığı konuşmada, sözlerine, Fildişi Sahili Meclis Başkanlığına, İSİPAB dönem başkanlığı için başarılar dileyerek başladı.
- TBMM Başkanı Kurtulmuş: Türkiye’nin Afrika kıtasına yaklaşımı, bütün Afrika halklarıyla yakın işbirliğini geliştirmektir
- TBMM Başkanı Kurtulmuş: Fildişi Sahili ile ilişkilerimizi daha da kuvvetlendirmek için gayret sarf ediyoruz
- TBMM Başkanı Kurtulmuş: Yetim bırakılan bütün evlatlarımıza sahip çıkmak bir insanlık borcu
Konferansın, iklim değişikliğiyle mücadele temasıyla düzenlendiğini anımsatan Kurtulmuş, yıllardır iklim değişikliyle ilgili uluslararası alanda çok sayıda toplantının yapıldığını ve bu toplantılarda iklim değişikliğinin sadece bir sonuç olarak ele alındığını belirtti. İklim değişikliğinin arkasındaki nedenlerin fazla konuşulmadığını ifade eden Kurtulmuş, iklim değişikliğinin temel nedeninin, dünyaya uzun bir süredir hakim olan modern düşüncenin, dünyadaki bütün imkanları sömürmesi ve onun üzerinden kar elde etme hırsı olduğunu söyledi.
Vahşi kapitalizmin dünyanın bütün imkanlarını sömürmesinin, kainatı bu noktaya getirdiğini vurgulayan Kurtulmuş, sadece yerkürenin değil, uzayda da büyük bir çevre kirliliğinin olduğunu, bunun da dünyanın başına büyük belalar açacağının herkesçe bilindiğini ifade etti.
İklim değişikliğini ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldırmak, bunun için de özellikle İslam medeniyetinin insan, çevre ve kainat dengesi üzerine oturan görüşlerini üretmek ve insanlığa sunmak zorunda olduklarına dikkati çeken Kurtulmuş, “Bugünkü iklim değişikliklerinin sebebi insanoğlunun yaratılışın doğasına aykırı hareket etmesidir. Onun için bizlerin kendi değer sistematiğimiz içerisinde, yeryüzünde iklim değişikliği de başta olmak üzere yeni bir küresel çevre anlayışını ortaya koymamız lazım.” diye konuştu.
Kainatı kendi mülkü gibi gören ve bu mülkü dilediği şekilde kullanarak, sömürme iştahıyla hareket eden vahşi kapitalizmin dünyayı getirdiği noktanın bu durum olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Kainatı kendi mülkü olarak değil, kendisine tevarüs etmiş bir emanet olarak gören yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Bunun için hep beraber Müslüman ülkeler olarak bunun üzerine odaklanmamızın şart olduğu kanaatindeyim.” değerlendirmesinde bulundu.
“Safları sıklaştırmamız lazım”
Kurtulmuş, İslam dünyasının, geniş bir coğrafyada, dünyanın en bereketli topraklarında, bu kadar büyük bir güce, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olmasına, genç bir nüfusu bulunmasına rağmen, bu imkanlarını iyi bir şekilde kullandığını söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
İslam dünyasının eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde, siyasette ve uluslararası sistemde sahip olduğu potansiyelin aksine büyük bir zafiyet içinde bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, bunun üzerinde odaklanmak ve bunu aşmak için herkesin mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları
“Hepimiz ne konuşursak konuşalım, uzun yıllardır hep Filistin meselesini gönlümüzde ve zihnimizde tutuyoruz.” diyen Kurtulmuş, Filistin meselesinin hem İslam dünyasının bir numaralı meselesi olması gerektiğini hem de insanlığın en temel sorunları arasında bulunduğunu belirtti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Özelikle 7 Ekim’den sonra İsrail’in insanlık tarihinin görmediği büyük bir katliamı gerçekleştirmeye devam etmesi, ne yazık ki biz burada konuşurken Gazze’de onlarca kardeşimizin şehit olduğu bir saldırının devam etmesi, sadece sözle durdurulabilecek bir durum değildir. Onun için İslam dünyasının önümüzdeki dönemde çok yoğun ve güçlendirilmiş bir Filistin mücadelesine hazır olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu anlamda Güney Afrika’nın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurusu ve bu başvuruda İsrail’in aleyhine bir ara karar çıkması fevkalade önemlidir. Ben de Güney Afrika hükümetini ve halkını tebrik ediyorum. Ancak şimdi kollarımızı sıvama vaktidir. On yıllar sürecek büyük bir mücadeleye hazır olmamız lazım.”
“Müslüman toplulukları ilgilendiren temel konularda ittifak halinde olmamız lazım”
İslam dünyasının Filistin davası konusunda üç alanda mücadeleyi yoğunlaştırması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bunlardan birincisi, özellikle İsrail hükümetini, Netanyahu ve çetesi başta olmak üzere siyonist rejimi, uluslararası sistemde yalnızlaştırmak için bütün gücümüzü kullanacağız. İkincisi, Müslüman ülkeler ve topluluklar olarak saflarımızı sıklaştıracağız. Eğer saflarınızı sıklaştırmazsanız araya şeytan girer. Sadece namazda değil, siyasi duruşumuz bakımından da saflarımızı sıklaştırmak durumundayız. Siyaseten farklılıklarımız olabilir, bazı konularda ihtilaf etmemiz mümkün olabilir ama genel duruşumuz itibarıyla Müslüman toplulukları ilgilendiren temel konularda ittifak halinde olmamız ve saflarımızı sıklaştırmamız lazım.”
İsrail’in en büyük gücünün topu, tüfeği, askeri varlığı, uluslararası finans çevrelerindeki ve medyadaki hakimiyeti ile arkasındaki bazı Batılı ülkelerin gücü olmadığını dile getiren Kurtulmuş, “Üzülerek ifade ediyorum, İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır. Bu durumdan süratle kurtulmak ve önümüzdeki yıllarda devam edecek Filistin davasına güç ve kuvvet verebilmek için safları sıklaştırmak zorundayız.” şeklinde konuştu.
Filistin davasına destek vermek bakımından gelecek dönemdeki bir diğer önemli meselenin ise “insanlık cephesini tahkim etmek” olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bugün dünyanın birçok yerinde kalbinde vicdan olan, insanlık sevgisi olan, hak ve hukuktan yana olan, dini, mezhebi, meşrebi, ırkı ve teninin rengi ne olursa olsun yüz binlerce hatta milyonlarca insanın sokağa çıkarak ‘Yeter artık, İsrail’i durdurun’ dediğini hep beraber görüyoruz. Bu uzun yıllar boyunca insanlık cephesinin en büyük başarısıdır. Londra’nın sokaklarını dolduran, New York’ta ya da Beyaz Saray’ın karşısında gösteri yapan masum ve mazlum halklardan yana duran insanların çığlığı fevkalade önemlidir ve insanlık tarihi bakımından yeni bir dönemi başlatmıştır. Şimdi bizlere, İslam dünyasının siyasi karar alıcılarına, İslam dünyasının sivil toplum kuruluşlarına ve topyekun hepimize düşen sorumluluk, bu üç alandaki mücadeleyi artan bir ivmeyle sürdürmektir. Yani İsrail’i yalnızlaştırmak, İslam ülkeleri olarak birliğimizi, beraberliğimizi, tevhidi ve bu anlamda da insanlık cephesinin gücünü artırmaktır.”
Kurtulmuş, bu üç alanda yapılan mücadeleler sonucunda, gelecek dönemde yeni, barışçıl, hakkaniyetli ve insan toplulukları ile devletlerin egemen eşitliği prensibi üzerine oturan yeni bir dünya sisteminin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Böylesine bir imkanın şimdi herkesin önünde olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Bu imkandan istifade edebilecek olan bizleriz. Bundan istifade edebilmek için gayretle çalışacağız, saflarımızı sıklaştıracağız, bildiklerimizle amel edeceğiz, Allah bize bilmediklerimizi öğretecek ve hem Filistinli kardeşlerimizin içinde bulunduğu şartları değiştireceğiz hem de yeryüzünde hakkı, adaleti ve vicdanı önceleyecek bir sistemi kuracağız.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konferans kapsamında, katılımcı ülkelerden mevkidaşları ve uluslararası kuruluşların temsilcileriyle çekilen aile fotoğrafında da yer aldı.
Kurtulmuş, daha sonra, Fildişi Sahili Ulusal Meclisi Başkanı Adama Bictogo’nun meclis başkanları onuruna verdiği davete katıldı.