TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndaki Adnan Menderes Kongre Merkezi’nde 27 Mayıs Darbesi’nin 62. yılı vesilesiyle düzenlenen “Yassıada Mahkemesi Yargılanıyor” temalı anma programında yaptığı konuşmada, yaşanan her darbenin, Türkiye’nin bağımsız politikalar geliştirecek güce erişmesini engellemek maksadıyla tertiplendiğini ifade etti.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: Menderes’i darağacına gönderenlerin alınlarına çaldıkları leke hiçbir zaman temizlenmeyecek
Milli kadrolar Türkiye’yi ilerleme istikametine soktuğunda, bu hamleleri kendileri için tehdit gören odakların harekete geçtiğini ve içeriden tertiplerini hayata geçirecek iş birlikçilerini tedarik edebildiklerini aktaran Şentop, darbecilerin teşebbüslerine gerekçe olarak ilan ettikleri her şeyin, dışarıdan tezgahlanan bir suikastın bahaneleri olduğunu söyledi.
Şentop, 27 Mayıs askeri darbesinin Türkiye’de darbeler tarihinin bir başlangıcı olarak değerlendirilmesinin doğru olmakla beraber tam açıklayıcı olmadığına, 27 Mayıs’ın, millet iradesini vesayet altına alan bir düzenin kuruluş tarihi olduğuna işaret etti.
Serbest seçimlerin yapıldığı andan itibaren milletin oyuyla iktidar olamayacağını anlayan zihniyetin sandık dışında yollar aramaya başladığını belirten Şentop, akla gelen ilk formülün askeri darbe olduğunu kaydetti.
TBMM Başkanı Şentop, askeri darbe hazırlıklarının 1954 seçimlerinden hemen sonra başladığını, ordu içerisinde cuntalar, çeteler oluşturulduğunu belirterek, bu sebeple 27 Mayıs’ı, 1959’da, 1958’de Menderes’in hatalarıyla ilişkilendirmenin külliyen yalan olduğunu ifade etti.
27 Mayıs’ta, seçimle iktidara gelemeyen siyasi anlayışın cebren iktidar olduğunu anlatan Şentop, şöyle konuştu:
“Ancak bu sürdürülebilir değildir. Birkaç yıl içinde mutlaka yine seçime gidilecektir. Seçim olacaktır ve yine kaybedeceklerdir. İşte o zaman, seçimle iktidara gelemeyen bu siyasi düşünceyi ve kadroyu, seçimi kazanamasa da iktidara getirecek, seçimi kaybetse de iktidarda tutacak bir formül geliştirilmiştir. O formül, 1961 Anayasası’na dayanan vesayetçi düzendir. Tabiri caizse, 27 Mayıs’ta sadece bir askeri darbe yapılmamıştır; 27 Mayıs’la sürekli bir darbe rejimi kurulmuş, darbe dönemi sürekli hale getirilmiştir. 27 Mayıs’ı, ümmü’l-darabat olarak nitelendirebiliriz, yani darbelerin anası. Sonraki darbe ve müdahaleler, bu vesayetçi dönemin revizyonu kabilinden olmak üzere gerçekleşmiştir.”
“Vesayetçi sistem bertaraf edildi”
Vesayetçi sistemin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2002’den bu yana siyasetin inisiyatif almasıyla vesayetin alanının daraltılıp siyasetin alanının genişletilerek adım adım ortadan kaldırıldığını vurgulayan Şentop, “Önce siyasi tasarruflar, sonra hukuki gelişmeler ve düzenlemeler vesayetçi sistemi bertaraf etmiştir. Nihayet, 15 Temmuz 2016’da bir başka vesayet hamlesine, hain darbe teşebbüsüne milletimizin göğsünü siper etmesi suretiyle bu meşum dönem fiilen tam olarak sona erdirilmiştir. Vesayet düzeninin hukuken sona ermesi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişikliğiyle, anayasa değişikliğiyle 2017’de gerçekleşmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Şentop, bu sürecin büyük mücadeleler ve acılarla gerçekleştiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyasetimiz çok uzun süre 27 Mayıs Darbesi’yle açılan, Yassıada hukuksuzluğuyla ağırlaşan bir yarayla yaşamak zorunda kalmıştır. 27 Mayıs Darbesi, hukukun araçsallaştırıldığı, milli iradenin bu hukuk anlayışıyla rehin alındığı bir dönemin miladı olmuştur. Yassıada, başta merhum Menderes olmak üzere milletin temsilcilerine en ağır muamelelerin reva görüldüğü bir kötülük ve işkence merkezi olmuştur. Akıbetine ve kadere muğber olmadığını söyleyerek idam sehpasına yürüyecek, hayatına son verilirken milletine ve devletine ebedi selamet dileyecek kadar mukadderatına teslim olmuş merhum Menderes, elbette ki karşı karşıya olduğu şer şebekesinin hakiki karakterinin ve başına gelebileceklerin farkındaydı. Menderes, kendilerine rağmen memleketi 10 yıl başbakan olarak yönettiği halde, şer kuvvetlerince iktidardan düşürülürse evinin yolunu tutamayacağını ya idam edileceğini ya da sürgüne gönderileceğini biliyor ve söylüyordu. Merhum bunu şöyle ifade ediyordu; ‘Şer kuvvetlerinin insafı yoktur. Ahlaksızlar, ahlak ortadan kalkmadan rahat edemezler. Kendi huzurlarını sağlamak için şeref ve haysiyeti kurban etmekten başka çareleri yoktur.’ Merhumun ne kadar haklı olduğu, insafsızlığın nasıl tezahür ettiği en açık haliyle Yassıada’da görülmüştür.”
Şentop, Yassıada yargılamaları ve akabinde gerçekleşen idamların, toplumsal ve siyasi hafızada tamiri çok zor yaralar açtığını dile getirdi.
Menderes’in elleri bağlı bir biçimde idam sehpasına götürülüşünü gösteren resmin, millete ve siyasetçilere verilen bir gözdağı olduğunu ifade eden Şentop, “O tarihten beri bütün siyasetçilerin gözünde, o idam sehpasındaki kefenli Menderes fotoğrafı vardır. Bir an unutulsa, o fotoğrafı hatırlatan darbeci artıkları derhal ortaya çıkmaktadır. Bu fotoğrafı siyasetin ve siyasetçinin zihninden silmek ancak açık bir meydan okuma ile mümkündür. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanımızın, ‘Biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık.’ sözü, bu büyük travmayı çözen çok kıymetli bir sözdür. Gençlerimizin bu tarihi arka planla bu sözün kıymetini kavramaları gerekir. Yani sizin bizi yolun, işin sonunda tehdit ettiğiniz o kefen var ya biz ondan korkmuyoruz; biz onu yolun başında kabul ettik, giydik, yola öyle çıktık. Bu sözler ve sözün gereklerinin yerine getirilmesiyle siyaset üzerindeki kefen gölgesi psikolojik olarak böyle yırtılmış, atılmıştır.” diye konuştu.
“27 Mayıs Darbesi, habis bir hastalığın hortlamasıdır”
Menderes’in, darbeden 10 gün önce çıktığı Ege gezisinde halk tarafından coşkuyla karşılandığını, idam edilmesinin sebebinin milletle kurduğu bu bağ olduğunu belirten Şentop, 1876’dan 15 Temmuz darbe girişimine kadar her müdahaleyi kurgulayan ve bugün de bu gayretlerini sürdüren odakların ana gayesinin, milletle idarecileri arasındaki muhabbet ve itimat bağını kesmek olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı Şentop, “Zira bu aziz millet idarecileriyle bütünleşirse, idarecisinde kendini görürse, tarih tekerrür eder ve Türkiye, kıstırılmaya çalışıldığı dar daireden taşıp bir zafer şehrayini olarak cihana yayılır. İyi bilelim ki bugünkü kavgalar ve dayatmalar da bundan ibarettir.” dedi.
Bazılarının, 27 Mayıs Darbesi ve bu hadiseye yaklaşılan günler hakkında fikir beyan ederken Menderes’in de hataları, suçu olduğunu söylemekten geri durmadığını ifade eden Şentop, şunları kaydetti:
“Şüphesiz ki her insan, her devlet adamı ve siyasetçi hatalar yapmıştır, yapar ve yapacaktır. Başbakanlık dönemi göz önüne alındığında merhum Menderes’i darağacına götüren hataları değil, icraatları ve doğruları karşısında öfkelenen millet ve Türkiye düşmanlarının kinidir. 27 Mayıs Darbesi, millet ve Türkiye düşmanlarının kininin eseridir. Esas itibarıyla 27 Mayıs Darbesi, son 150 yıllık siyasi tarihimizin belli aralıklarla tecrübe ettiği habis bir hastalığın hortlamasıdır. Bu sebeple son 60 yılda maruz kaldığımız bütün antidemokratik müdahalelerde Sultan Abdülaziz’i tahttan indirip katleden 1876 darbesinin izlerine, 2. Abdülhamid’e yönelik gaddarane ve kimi zaman gayrimilli muhalefet damarına rastlamak mümkündür. Öyle bir damardır ki bu, sırf 2. Abdülhamid’i tahttan indirebilmek için Ermeni komitacılardan bomba tedarikinde, Avrupalı güçleri İstanbul’u işgale ikna için uğraşmakta ve Sultan’ın Ermeni teröristlerin bombasından kurtulmasına hayıflanmakta beis görmez.”