TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İLKE Vakfınca Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen “Geleceğin Türkiye’sinde Kültür Politikaları Raporu” sunum programında yaptığı konuşmada, vakfın 2018’de başlattığı “Geleceğin Türkiye’si” projesi kapsamında eğitim, yükseköğretim, sosyal politikalar, dış politika ve ekonomi alanlarında raporlar yayımladığını anımsattı.
Bu sefer de çok daha merak uyandıran, çok az veriye dayalı, sağlam araziyi bütünüyle ortaya koyan detaylı bilgilere sahip olunmayan kültür politikaları alanında çalışma yapıldığını ifade eden Şentop, burada “kültür politikaları” kadar “geleceğin Türkiye’si” vurgusunun da önemli olduğunu belirtti.
Bu alanda 2018’de rapor hazırlamaya başlayanların gelecek Türkiye tasavvuruyla şimdikinin aynı olmadığı kanaatini dile getiren Şentop, zaman ilerledikçe, yeni veriler, bilgiler, gelişmeler ortaya çıktıkça geleceğe dair tasavvurları da güncellemek, değiştirmek, geliştirmek mecburiyetinde kalındığını aktardı.
TBMM Başkanı Şentop, salgın süreciyle beraber çok daha önemli ve hızlı değişimlerin içerisine girildiğine işaret ederek, “Uzun zamandır öngörülebilen ama belli bir takvim içerisinde olacağı varsayılan şeyler birden önümüze gelmeye başladı. Tabii eskiden daha çok teori, insanın tasavvurları, soyut düşünceler önde gidiyor, somut şeyler onlara göre dizayn edilmeye, onun arkasından toparlanmaya çalışılıyordu. Şimdi tamamen tersine dönmüş bir dünyada yaşıyoruz. Somut veriler, gelişmeler önde gidiyor. Zihnimizi, anlayışlarımızı, düşüncelerimizi onlara uydurmaya çalışıyoruz. Dünya tersine dönmeye başladı.” değerlendirmesini yaptı.
“Bugünün politikalarını belirlerken geçmişten istifade ediyoruz”
Gelecek tasavvurunun önemini vurgulayan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugünün politikalarını bugüne göre belirleyemeyiz. Şüphesiz geçmişten istifade ediyoruz, geçmişin verileri bizim için önemli. Bugüne kadar çizdiğimiz bir çizgiyi gösteriyor. Fakat o çizgi, bugüne kadar geldiği gibi geleceğe doğru uzamıyor, bambaşka bir şekil alarak devam ediyor. Dolayısıyla sadece geçmişin birikimi, bilgileri bizim bugünü ve bugünden sonra geleceğe yönelik politikalarımızı belirlemek için yeterli değil. Bir gelecek tasavvuru ortaya koymamız ki bu tasavvurun da geleceği tam karşılaması mümkün değil ama gelecekle ilgili olarak mümkün olduğu kadar bize doğru veriler verebilecek, bir öngörü imkanı verecek şekilde olması lazım. Bu bakımdan geleceğin Türkiye’sini düşünmek başlı başına çok kıymetli bir çalışma. Çünkü gelecekle ilgili bir tasavvurumuz olursa, bugünün politikalarını ancak bir stratejik planlamayla, düşünceyle gelecekteki tasavvura, yani hedefe ulaşmak için belirlemek durumuyla karşı karşıya kalabiliriz. Geleceğe dair bir Türkiye tasavvuru yoksa elimizde, o zaman belirleyeceğimiz politikaların da tamamen boşluğa atılmış bir ok, hedef gözetmeden sıkılmış mermi gibi isabet kaydetme ihtimali çok düşük olacaktır.”
Şentop, geleceğin Türkiye’si tasavvuru üzerinden bir çalışma yapmanın çok kıymetli ama tek başına yeterli olmadığını, bu alanda akademi dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının da gayret göstermesi, geleceğe yönelik tasavvurlar içerisinde hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
“Kültürel iktidarı ellerinde tutanlar, çok dar bir alan içerisinde var oldular”
Kültür alanındaki iktidarla ilgili şikayetleri olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunu dile getirdiğini aktaran Şentop, şöyle devam etti:
“Uzun yıllar Türkiye’de sosyal, siyasi hayattan hatta eğitim öğretim hayatından önce kasten uzak tutulan, daha sonra da bazı hassasiyetleri sebebiyle kendisini ondan uzak tutan geniş bir toplum kesimi var. Büyük üstat İsmet Özel bir sözünde, ‘Türkiye’de Müslümanlar iki seçenek arasında kaldı. Ya İslam’ın dışında bir hayat veya hayatın dışında bir İslam.’ diyor. Bu şartlar altında bir de ayrıca bu kültürel iktidarı, -tırnak içerisinde ifade ediyorum- hasbelkader ellerinde tutanlar da büyük bir üstenci bakışla toplumun geniş kesimlerini ezen, onları bu süreçlerin dışında tutmaya çalışan ve kültürel hayatı çok dar bir alan içerisinde sürdürmeye çalışan bir anlayışla var oldular, faaliyetlerini sürdürdüler.”
TBMM Başkanı Şentop, Türkiye’de siyasi ve eğitim öğretim hayatındaki değişimlere işaret ederek, başörtüsüyle üniversitelerde okuyabilmenin yolunun 10 sene önce açıldığını, böyle bir dönemden gelindiğini, iyi okullarda okuyabilen, milli, yerli ve dini hassasiyetlere sahip insanların yeni yeni ortaya çıkmaya başladığını anlattı.
“Türkiye’nin her alanda normalleşmesinden bahsediyoruz”
İsmet Özel’in, “Türkiye’de yetişmiş insan Türkiye’nin değildir. Türkiye’nin insanıysa yetişmiş değildir.” dediğini aktaran Şentop, Türkiye’de toplumsal ve kültürel hayatın böyle bir paradoks içerisinde uzun zamandır devam ettiğini söyledi.
Böyle bir ortamda kültürel ürünlerin üretiminin ortaya çıkabilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de bütün bu süreçleri, 20 yıldır yürütülen politikaları ve buna bağlı olarak icraatları tek bir kelimeyle ifade etmenin mümkün olduğunu düşünüyorum; normalleşme. Türkiye’nin her alanda, siyaset ve toplumsal alanda normalleşmesinden bahsediyoruz. Normalleşme yeni yeni tam anlamıyla gerçekleşmeye başladı ve bununla beraber ancak Türkiye’de yaşayan 85 milyon insanımızın hepsi kendine bir özgüven sağlayabildi, bunu temin edebildi. Bu anlamda bu kültür politikalarıyla ilgili rapor belki de tam zamanında açıklanıyor. Bundan sonra inşallah bu alanlara yönelik daha fazla çalışma, bir gayret içerisine girme imkanı bulacağız. Çünkü bunu yapabilecek, bu imkanı bulabilecek bir tablo Türkiye’de gerçek manada yoktu bundan önce.”
Şentop, kültür politikaları raporunun hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik etti.