TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “16 Mart 1921 Moskova Antlaşması’nın 100. Yıl Dönümünde Türk-Rus İlişkileri” konulu panelin açılış konuşmasını yaptı.
Panelde, Şentop’un konuşmasından önce, bugüne kadar tek kare fotoğraf ile hatırlanan Moskova Antlaşması’nın tarihi görüntüleri yayımlandı.
Şentop, Moskova Antlaşması’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin yaptığı, usulüne göre her iki devlet bakımından yürürlük kazanmış, ilk uluslararası antlaşma olması hasebiyle özel bir yerde bulunduğunu, aynı zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Rusya tarafından tanınması ve doğu sınırlarının belirlenmesi bakımından önemli bir metin olduğunu belirtti.
Türkiye’nin, Rusya ile çağdaş dönemdeki diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümünün 2020’de kutlandığını hatırlatan Şentop, “Diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinden bir sene sonra imzalanan bu antlaşmayla iki ülke, dayanışma içinde, birbirlerine destek olma konusunda bir karara varmışlardı.” diye konuştu.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin çok daha köklü olduğunu belirten Şentop, 1492 yılında Çar III. İvan’ın Sultan II. Bayezıd’a gönderdiği ticari ilişkilere dair mektubun, esasen Türkiye -Rusya ilişkilerinin başlangıcı olarak kabul edildiğini anlattı.
– “O zamanın ruhunu bugüne taşıyan görüntüler”
Moskova Antlaşması’nın tarihi görüntülerine ilişkin Şentop şöyle konuştu:
“Az önce seyrettiğimiz ve bizi tam bir asır öncesine götüren görüntüler, siyasi veya tarihi mülahazaların ötesinde, o zamanın ruhunu bugüne taşıyan görüntülerdir. Tarih kitaplarımızda ve belgelerde okuduğumuz yüzlerce sayfaya, ilk defa kamuoyuyla paylaşılan bu görüntülerle birlikte yeni bir anlam yükleyebileceğimiz kanaatindeyim. O gün kameraya yansıyan bu görüntülerle, masanın iki tarafı arasındaki samimi anlara ve dostluğa şahit olduk. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük emeği geçen isimlerden Yusuf Kemal Tengirşenk, Ali Fuat Cebesoy ve Dr. Rıza Nur, Meclisimizi temsilen masanın bir tarafında yer alırken, diğer yanda Rusya’yı temsilen Dışişleri Komiseri Georgi Çiçerin ile birlikte aslen Kumuk Türkü olan ve Vladimir Lenin’in yakın çalışma arkadaşlarından Celalettin Korkmazov’u görüntülerde izledik. Zor zamanlarda birbirine destek olan iki devletin ve onları temsil eden isimlerin Antlaşmaya verdikleri isim de esasen görüntülerdeki bu samimiyeti yansıtıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Rusya Şuraları (Sovyetler) Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Dostluk Antlaşması. Bu vesileyle görüntülerin günümüze kadar ulaşmasını sağlayan Rusya Devlet Arşivlerine ve görüntüleri bizlere sunan değerli akademisyen Dr. Mehmet Bora Perinçek’e teşekkür ederim.”
– “Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğine de ışık tutacağına inanıyorum”
Bazı akademik çalışmalarda Moskova Antlaşması’nın, TBMM’de 31 Temmuz 1921’de kabul edildiği bilgisinin verildiğini ancak bu tarihin yanlış olduğunu bildiren Şentop, Meclis zabıtlarına göre, Antlaşmanın 21 Temmuz 1921’de müzakere edildiğini söyledi.
“Türkiye Rusya Muhadenet Ahitnamesi” isimli antlaşma metninin, TBMM zabıtlarında yer alan halini okuyan Şentop, antlaşma metnindeki bir asır önceki cümlelerin bugün de gerek Türkiye-Rusya ilişkilerinde gerek iki ülkenin uluslararası siyasete bakışında anlamını koruduğunu belirtti.
Şentop, iki komşu devlet ve halk arasındaki ilişkilerin, 500 seneyi aşan bir süre zarfında kültürel etkileşim ve iş birliği ile dönem şartları içinde değerlendirilmesi gereken, doğal rekabeti barındıran bir ilişkiler manzumesi olarak tarif edilebileceğini kaydederek, “Avrasya coğrafyasının bu iki köklü devleti bir araya gelerek iş birliği yaptığında, bunun halklarımız, bölgemiz ve bütün dünya için ortaya çıkardığı olumlu neticeleri hep birlikte müşahede ediyoruz.” dedi.
Bu paneli, iki ülke arasındaki iş birliğinin yoğunlaştığı ve birçok uluslararası meselede gözlerin Türkiye ve Rusya Federasyonu’na çevrildiği bir dönemde düzenlediklerine dikkati çeken Şentop, panelde dile getirilecek görüşlerin ve yapılacak değerlendirmelerin, tarihten alınacak dersler temelinde iki ülke ilişkilerinin geleceğine de ışık tutacağına yürekten inandığını kaydetti.
– “İş dünyasını Türk ve Rus pazarlarına daha fazla yatırıma davet ediyoruz”
Moskova Antlaşması’nın I. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye-Rusya ilişkilerine yön verdiğine işaret eden Şentop, Antlaşma’nın, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak 1930’lu yılların ortalarına kadar devam eden iş birliği ruhunun temelini oluşturan zemin olduğunu vurguladı.
Türkiye- Rusya ilişkilerinde 2000’li yılların, ivmenin arttığı ve iş birliğinin çeşitlendiği bir dönem olduğunu anımsatan Şentop, şöyle devam etti:
“Günümüzde ise Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin sürekli iletişim halindeler. Resmi ziyaretlerin ve yüz yüze görüşmelerin yanı sıra birçok meseleyi de çevrim içi konferanslar veya telefon görüşmeleriyle istişare ediyorlar. TBMM olarak biz de, Rusya Federasyonu Parlamentosunun her iki kanadıyla, Federasyon Konseyi ve Devlet Dumasının Sayın Başkanları ile farklı vesilelerle temaslarımızı sürdürmekteyiz. Parlamentolar Arası Dostluk Gruplarımız ve İhtisas Komisyonlarımız arasındaki mevcut iş birliğimizi de önümüzdeki dönemde daha da güçlendirmek için gerekli adımları atmakta kararlıyız.”
TBMM Başkanı Şentop, iki büyük ve güçlü ülke olarak ticaret hacmini 100 milyar dolar seviyesine çıkartmaya kararlı olduklarını belirterek, “İş dünyasını Türk ve Rus pazarlarına daha fazla yatırım yapmaya davet ediyoruz.” dedi.
– “Bu ortak projeler, büyük yatırımlar ve büyük başarılardır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çevirim içi yöntemle katıldığı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üçüncü güç ünitesinin temel atma törenine ilişkin Şentop, “Bu ortak projeler, mikro düzeyde planlamalar gerektiren büyük yatırımlar ve büyük başarılardır.” ifadesini kullandı.
Türkiye-Rusya iş birliğinin bölgesel ve uluslararası meselelerde de anahtar bir rol oynadığının altını çizen Şentop, “Ülkelerimiz arasındaki diyalog, 21. yüzyılın en büyük insani krizlerinden birinin yaşanması ihtimali ortaya çıktığında hızla netice vermiştir. Müşterek gayretlerimiz sayesinde, Suriye’de binlerce masum insanın hayatı kurtarılabilmiştir. Keza, kimi görüş ayrılıklarımıza rağmen Libya’da barışın ve istikrarın tesisi ile ülkenin toprak bütünlüğünün korunması ilkeleri çerçevesinde yapıcı diyaloğumuz devam etmektedir. Rusya, sadece komşumuz değil, aynı zamanda istikbale giden yolda dostumuz ve iş birliği ortağımızdır. Son 18 yılda başardıklarımız bunun ispatıdır.” diye konuştu.
-“Rasyonel adımları atmak”
Şentop, ilişkilerde zaman zaman inişler ve çıkışların yaşandığı dönemlerin tabii olduğunu ifade ederek, “Burada önemli olan, istişare yoluyla meseleleri samimi bir niyetle ele almak, tarihten ders çıkartmak, ülkelerimizin, halklarımızın ve insanlığın faydasına güzel bir gelecek inşa etmek için gerekli rasyonel adımları atmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasındaki iş birliği ve diyaloğun halkların refahı ile bölgesel güvenlik ve istikrar için faydalı sonuçlar doğuracağına dair kanaatini vurgulayan Şentop, “Türkiye ve Rusya karşılıklı olarak aklıselim sahibi yol arkadaşları olmalıdır. Bunu başarabilmenin en iyi yolu, makul beklentiler içinde olmak ve samimi teşhislerde bulunarak hareket etmektir. Müreffeh bir geleceğe giden yolu hiçbir ülkenin tek başına kat edebilmesi mümkün değildir. Türkiye ve Rusya Federasyonu bu manada doğru yoldadır.” dedi.
Panelde, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, Türk – Rus Toplumsal Forumu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar, Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksei V. Erkhov birer konuşma yaptı.
Ayrıca Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü Fahri Başkanı Prof. Dr. Mihail Meyer, panele telekonferansla katılarak, “Moskova Antlaşması ve Rus-Türk ilişkileri” başlığında bir konuşma gerçekleştirdi.