TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Türkiye Yazarlar Birliğinin düzenlediği, “2021 Anayasa Çalıştayı-Yeni Anayasanın Usulü ve Üslubu” programının açılışına video konferansla katıldı.
Anayasa tartışmalarının, her zaman kendisini heyecanlandırdığını belirten Şentop, Türkiye’de bu tartışmalarının sadece anayasa tartışmaları olmadığını; hukuk sistemiyle, devlet yönetimiyle, algısıyla, paradigmasıyla, siyasetle ilgili tartışmalar olduğunu söyledi.
Mustafa Şentop, siyasi tartışmaların en kalitelisinin, anayasa çerçevesinde yürütülen tartışmalar olduğuna işaret etti.
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonunda yürütülen çalışmaları hatırlatan Şentop, bu çalışmalardan somut bir anayasa metni çıkmadığını ancak anayasa konusundaki tartışmalara önemli katkılar sunduğunu dile getirdi.
Geçmişteki anayasa tartışmalarına ve değişikliklerine işaret eden Şentop, “Türkiye’de anayasa tartışmaları uzun zamandır süregelen tartışmalar. Anayasa üzerinde yapılan bu tartışmaların, Türkiye’yi genel olarak devlet-millet ilişkisi bağlamında, hukuk sistemi ve üst siyaset bakımından daha iyi noktalara taşıdığına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Anayasacılık fikriyle ilgili iki temel yaklaşım var”
TBMM Başkanı Şentop, anayasa tartışılırken, anayasa fikrinin yerli yerine oturtulması gerektiğini vurgulayarak, bütün dünyada genel olarak anayasacılık fikriyle ilgili iki temel yaklaşım olduğunu anımsattı.
Bunu İngiltere örneği üzerinden anlatan Şentop, İngiltere’nin yazılı anayasasının bulunmadığını, ancak anayasal bir düzeninin olduğunu belirtti.
Türkiye’de yazılı bir anayasa olmasına rağmen, detaylı yazılan konular üzerinde bile konjonktüre göre farklı yorumlar yapıldığını, ciddi tartışmalar yaşandığını söyleyen Şentop, bunun, herkesin hafızasındaki örneğinin “367 meselesi” olduğunu kaydetti. Şentop, Anayasa Mahkemesinin, 367 ile ilgili kararının, çok vahim bir tabloyu ortaya koyduğunu ifade etti.
“Aslında temel problem bu”
Şentop, “Anayasacılıkta birinci yaklaşım; kamu hukukunun, siyasetin genel esasları, teamülleri, gelenekleri, siyasi örfler, kamu hukuku örfleri eğer bir anayasa zemini oluşturuyorsa, buna bağlılığın, sadakatin gücüne göre yazılı bir anayasa ortaya koymak bazen gerekli bile olmayabiliyor.” yorumunda bulundu.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı’nın, İngiltere’ye gemiyle giderken bir hukukçuyla olan sohbetini aktaran Şentop, şöyle devam etti:
“Aldıkaçtı Hoca, ‘Sizde Kraliçe’nin, parlamentoyu fesih yetkisi var, bu bir yerde yazmıyor. Fesihten sonra seçime gitmesi gerekiyor. Bu da bir yerde yazmıyor. Dolayısıyla Kraliçe, parlamentoyu feshetse ve seçime gitmese, bir süre böyle idare edilse İngiltere nasıl olur?’ diye soruyor. O da diyor ki; ‘Bu soru, İngiltere’de hiç kimsenin aklına gelmemiştir. Kraliçe’nin parlamentoyu fesih yetkisi bir yerde yazmıyor ama herkes böyle bir hakkı olduğunu kabul eder’. İngiltere’de hiç kimsenin aklına gelmeyen sorular, Türkiye’de herkesin aklında olan sorular. Aslında temel problem bu.”
“Milletin, devleti düzenlediği anayasalar”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şu görüşleri paylaştı:
“Bir ülkede anayasal düzen, kamu hukukunun ve siyasetin genel teamülleriyle, esaslarıyla, örfleriyle mutabık ise orada bir anayasa sorunundan bahsedemeyiz. Yazılı da olsa bir anayasa sorunu olmaz, anayasayı yazılı bir metne dökmeseniz bile sorun olmaz. ‘Milletin, devleti düzenlediği anayasalar’ diyebiliriz buna. Milletin, tarihi devamlılık içerisinde kendi kültürü, dünya görüşü, hayata, devlete, siyasete bakışıyla ilgili paradigmalar içerisinde oluşan anayasalar anlamında milletin, devleti düzenlediği anayasalar. İkinci grupta ise ‘Devletin yaptığı anayasalar’. Bunu çoğu zaman, devlet içerisinde bazı güçler yapıyor. Bunun en yakın örneği Fransa’dır.”
Fransa’nın tarihin içerisinde oluşan siyasi ve kamu hukukunun, temel teamülleri ve örfleri üzerine değil, onları ortadan kaldırmak üzere bir anayasa yaptığını dile getiren Şentop, “Devrimler yoluyla anayasacılık gelişmesi var Fransa’da. Türkiye’nin de bir ölçüde 19. yüzyılın ikinci yarısının modası üzerinden Fransa’ya yakın hukuk sisteminde adımlar attığını söyleyebiliriz. Bu tercih zaman içerisinde biraz daha belirginleşmiş, özellikle kamu hukuku ve idare hukuku alanında. Devletin, devlet içerisindeki bazı unsurların yaptığı anayasalar.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, milletin yaptığı anayasaların, siyaset ve kamu hukukunun temel örfleri ve teamülleri ile mutabık anayasalar olduğuna dikkati çekti. Şentop, devletin yaptığı anayasaların ise millete bir şekil vermek, birtakım ideolojik, siyasi amaçları gerçekleştirmek üzere yapılmış, araçsallaştırılmış anayasalar olduğunu aktardı.
“Türkiye’de anayasa bir anlamda araçsallaştırıldı”
Türkiye’nin, maalesef bu ikinci grupta yer aldığını dile getiren Şentop, ilk anayasa olan Kanun-i Esasi’nin de bu grupta olduğunu belirtti.
Türkiye’de anayasanın bir anlamda araçsallaştırıldığının söylenebileceğini kaydeden Şentop, devlet ve devlet içinde bazı unsurların yaptığı anayasaların, uzun ömürlü olmadıklarına dikkati çekti.
“Bu anayasalarla maksadın hasıl olmadığını, bir bakımdan anayasa fetişizmine gidildiğini görüyoruz” diyen Şentop, bugün de öyle olduğunu vurguladı.
Mustafa Şentop, “Bütün sorunların çözüm noktası, anayasadır” anlayışının, yüzde yüz haksız olduğunu söyleyemeyeceğini ama bunun abartılmaması gerektiğini anlattı. Şentop, “Buradaki esas mesele; Bir ülkedeki siyasi ve kamu hukuku geleneklerinin, örflerinin, teamüllerinin anayasa ile mutabık olmasıdır.” dedi.
Şerif Mardin’in, Osmanlı hukuk düzenini tanımlarken kullandığı “nomokrasi” kavramına değinen Şentop, “Benim en çok sevdiğim, toparlayıcı bir ifade. En iyi açıklayıcı, izah edici kavram. Nomokrasi olabilmesi için birtakım metinleri kağıtlar üzerine yazmak yeterli değil, bunun aynı zamanda bir hukuk anlayışıyla beraber hukuka, teamüllere, örfe saygı içerisinde teşekkül etmesi lazım.” ifadesini kullandı.
Anayasayı tartışırken eskiye göre daha iyi bir noktada bulunulduğunu vurgulayan Şentop, eskiden millete bir şekil vermek üzere bir araç olarak düşünülen anayasa tartışmaları yerine, bugün halkın, milletin içinden gelen bir taleple anayasanın tartışıldığına dikkati çekti.
“Er veya geç…”
“Türkiye’nin yeni bir anayasa ihtiyacı şüphesiz var” diyen Şentop, “Türkiye’de yeni bir anayasa mutlaka yapılacak. Bunu Meclis mi yapar, daha sonraki Meclis mi yapar, ayrı mesele. Ama Türkiye’nin devlet-millet bütünleşmesinin, değerler bazında bütünleşmenin sağlandığı bir noktada, bunu ifade edebilecek, bunu sağlayacak değil bunu dile getirecek bir anayasa ihtiyacı, tabii zaruret haline gelmiş durumda. Er veya geç ama mutlaka bu şekilde bir anayasanın bu anlayışta, bu paradigmayla yapılacağına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin büyük hamleler yaptığı dönemlerin, hep milletin devletle bütünleştiği dönemler olduğunun altını çizen Şentop, “Milletin devletini oluşturduğumuz zaman büyük hamleler yapabilmişiz. 15 Temmuz’da da böyledir. Milletimiz, anayasal düzeni, devleti, kendi oylarıyla seçtiği siyasi iktidarı muhafaza etmek için canı pahasına sokaklara dökülmüştür. 15 Temmuz’daki anlayış, paradigma, ruh, millet-devlet bütünleşmesinin çok somut bir tezahürüdür.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, “Siyasi ve kamu hukukunun temel esaslarıyla, teamüller ve örflerle bütünleşmiş bir anayasa anlamında, milletin yaptığı anayasa anlamında bir yeni anayasayı Türkiye’nin yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki bu konuda ciddi, samimi bir irade ortaya konulsun. Bu yapılabilir.” görüşünü dile getirdi.
Bunun için tek prensibin yeterli olduğunu vurgulayan Şentop, “Kendimiz için istediğimiz bir şeyi başkaları için de istemeliyiz. Kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkaları için de istememeliyiz. Bu prensipten hareket edersek, bütün farklı görüşlere sahip insanlar olarak, toplumun farklı kesimleri olarak o zaman bir anayasa yapabiliriz. Bu anlayışla yola çıkarsak, herkesin kabul göreceği bir anayasa yapabiliriz.” dedi.
Mustafa Şentop, çalıştayı düzenleyen Türkiye Yazarlar Birliğine ve toplantıya katılan bilim insanlarına katkıları için teşekkür etti.
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, darbelerin anayasası yerine milletin anayasasını yapma teklifinin, sadece siyasi partilere değil, bu alanda hizmet veren tüm kurumlara yönelik olduğunu belirtti. Arıcan, bunun yeni bir anayasa yapmak için tarihi bir fırsat olduğunu söyledi.
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Muhammet Enes Kala da “2021 Anayasa Çalıştayı”nın detayları hakkında bilgi vererek, “Fıtrat, adalet ve hikmet ipleriyle örülmüş, birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu gözetebilecek güçlü ve sivil bir anayasanın hazırlanmasına çalıştayımızın mütevazı çerçevede de olsa vesile olmasını diliyorum.” diye konuştu.