TBMM Çevre Komisyonu, AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta başkanlığında toplandı.
Marmara Denizi’ndeki müsilajla ilgili olayın ilk gününden itibaren çalışmaların başlatıldığını vurgulayan Balta, Marmara Denizi Eylem Planı’na ilişkin yaşanan süreci anlattı.
Marmara Denizi Eylem Planı’nın kamuoyuna açıklandığını anımsatan Balta, “Eylem planı açıklandıktan sonra dün herkese sorumluluklar verildi, her il kendi adına valilikler kanalıyla eylem planlarını ve aynı zamanda da en alt seviyede ilçeler de eylem planlarını hazırlayarak müsilajla alakalı topyekun bir mücadelenin içerisinde olmamız gerektiği eylem planında söylendi. Bu müsilaj sorununu çözüp havası, suyu, toprağı daha temiz bir Türkiye hayalimizi hep beraber gerçekleştireceğimize hiç kimsenin şüphesi olmasın.” diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, komisyonun kanun teklifi gündemi olmadan da toplanması gerektiğini belirterek “Marmara’nın can çekişmesi, müsilaj sorunu, aslında doğanın bize haykırışıdır. Biz bunu eğer bu komisyonda konuşmayacaksak nerede konuşacağız? Dolayısıyla bu toplantı geç kalmış bir toplantıdır.” dedi.
Müsilaj meselesinin ortak sorun olduğunu ve çözümü noktasında da ortak tavır almaya hazır olduklarını dile getiren Bakan, “Bu müsilaj meselesinin müsebbibi sizsiniz. 1999 yılında İstanbul’da, Türkiye’nin en büyük kentinde, sanayinin merkezinde iktidara geldiniz. İstanbul, Kocaeli… Bu müsilaj sorunu çok net bir şekilde organik madde kökenli. Denize bırakılan organik maddelerden dolayı oluyor. Marmara Denizi ölüyor. Bunun sorumluluğunu önce alacaksınız. Elbette çözümü beraber yapalım. Biz zaten çözüm için mücadele ediyoruz. Haykırışımızın sebebi de bu.” ifadelerini kullandı.
Komisyon Başkanı Muhammet Balta ise “Sorumlu sizsiniz.” sözünü kabul etmediğini belirterek “Yerel yönetimlerin 1994’te İstanbul’u nasıl aldığını hep beraber biliyoruz. Ben o tartışmaların içerisine girmek istemiyorum. 1994 öncesiyle 1994 sonrasında İstanbul’un durumu belli.” karşılığını verdi.
“Hep beraber bu hale getirdik, hep beraber çözmek istiyoruz”
Konuşmaların ardından konuya ilişkin komisyon üyelerine bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, “Hiç kimse birbirini suçlayarak vicdanlarını rahatlatmasın. Bu işi hep beraber biz bu hale getirdik yıllardır Türkiye’de. Hep beraber de bunu çözmek istiyoruz. Burada bence söylenmesi gereken bu.” dedi.
Fitoplanktonların denizdeki en ufak canlılar olduğunu belirten Birpınar, “Fitoplanktonlar güneş ışığıyla aslında mikro organizma olarak büyüyor. Bunu zooplankton dediğimiz hayvansal olan mikro organizmalar yiyor. Onu da küçük balıklar yiyor. Onu daha büyük balıklar yiyor. Onu da köpek balığı yiyor. Böyle bir denge, zincir var. Eğer bu zincirlerden bir tanesi koptuysa ne olur? Onu yiyen tür kaybolunca öbürü çok fazlalaşmaya başlar ve her tarafı sarar. Bu karada da denizde de öyle. İnşallah öyle değildir.” diye konuştu.
Marmara Denizi’nin dünyanın en küçük denizlerinden biri olduğuna dikkati çeken Birpınar, bu denizin dünyadaki diğer denizlerden çok farklı olduğunu söyledi. Marmara Denizi’nde su sıcaklığının diğer denizlere göre de farklı olduğunu anlatan Birpınar, tam tersi bir eko sisteminin bulunduğunu ve bunun sebebinin ise akıntılar olduğunu söyledi.
Marmara Denizi’ndeki akıntılara ilişkin bilgi veren Birpınar, “İklim değişikliğinden dolayı nehirler kurumaya başladı, daha az su gelince dolayısıyla Marmara Denizi bir göl gibi davranmaya başladı. Göl gibi davranıyor yani durgunluk oluşuyor. Vortexler hem dikeyde hem yatayda azalınca, dalgalanma olmayınca… Marmara’da sıcaklık son 10 senede 2,5 derece artmış durumda. Bir de kirlilik eklenince belki de türlerin biri yok oldu. Dolayısıyla mikro organizmaların, demin söylediğimiz fitoplankton dediğimiz şeylerin çoğalmasıyla ortaya çıktı.” değerlendirmesini yaptı.
Akdeniz’in de “inanılmaz ısındığını” belirten Birpınar, “Artı 0,5 derecelik bir limiti kaldı Akdeniz’in. Yani eğer artı 0,5 derece daha Akdeniz suyu ısınırsa buna benzer sorunlar burada daha da büyüyerek olabilir. Fırtınalar, siklonlar olabilir. Büyük hortumlar meydana gelebilir.” ifadelerini kullandı.
Marmara’nın etrafında 25 milyon insanın yaşadığına, 7 ilin ve Türkiye sanayisinin yüzde 60’ının burada bulunduğuna işaret eden Binpınar, “Durgunluk, sıcaklığın artması, hem kirliliğin gelmesi belki de o zincirin bir tane türünün kaybolması, bunun sebeplerinden bir tanesi olabilir.” dedi.
Adriyatik Denizi’nde de aynı şeyin olduğunu ve oradaki ülkelerin bir araya gelerek bu işi çözdüklerini anlatan Binpınar, “Bunu nasıl çözeceğiz? Hep beraber çözeceğiz. Beraberce toplantılar yapacağız. Bilim adamlarımızı içimize alacağız. Ben İstanbul’daydım. Üç gündür günde üç saat uyumuyorum. Herkesle konuşuyoruz, herkesi dinliyoruz. Bu problemi çözmemiz lazım. Çünkü görüntü hakikaten kötü.” değerlendirmesinde bulundu.
Müsilajın yüzde 99’unun su olduğunu ancak suyu bırakmadığını belirten Binpınar, müsilajın laboratuvardaki görüntülerini komisyon üyelerine izletti.
Binpınar, “Sizlerin de desteğini bekliyoruz. Bize güvenin. İnşallah bu sorunu Marmara için hep beraber hiçbir parti, belediye ayrımı yapmadan çözmemiz lazım. Çünkü bu, ülkemizin dünyada turizmini, her şeyini etkileyecek bir konu.” diye konuştu.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu ise müsilajın oluşma nedenlerini anlatarak “Olası sonuçları; her şeyden önce oksijen azalması. Oksijen azaldığı zaman diğer canlıları da etkiler ve kitlesel canlı ölümlerine bu yol açabilir. Biyoçeşitlilik kaybı, balıkçılığın tamamen çökmesi, turizm ve sosyoekonomik zararlar veriyor.” dedi.
Salihoğlu, Marmara Denizi’nden bilim gemisiyle elde edilen müsilajla ilgili son durumu komisyon üyelerine gösterdi.