TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay Kılıç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, New Jersey Senatörü ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Menendez’in, Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik açıklamalarına tepki gösterdi.
Başka ülkelerin, Türkiye’nin iç işlerine müdahale anlamına gelecek tavır ve davranışlarına müsamaha göstermemenin, AK Parti hükümetinin dış politikada hassasiyetle üzerinde durduğu konuların başında geldiğini söyleyen Kılıç, “Bizler nasıl diğer ülkelerin iç işlerine, siyasi tercihlerine karışmıyor ve bu konularda tarafsız ve saygılı bir tavır sergiliyorsak aynı davranışı karşı taraftan da beklemeyi kendimize hak olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Kılıç, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Menendez’in, bir süredir açıklamalarıyla Türkiye karşıtlığını açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Aslen hukukçu olan Senatör Menendez’in, 2006’dan bu yana New Jersey eyaletinden ABD Senatosu’na seçilen bir siyasetçi olduğunu, 2013 ve 2015 yılları arasında ve 2020’nin başından bu yana ABD Senatosu Dış İşleri Komitesi Başkanlığını yürüttüğünü anımsatan Kılıç, 2015’te federal yolsuzluk suçlamalarıyla gündeme gelen Menendez’in, ABD Senatosu Seçilmiş Etik Komitesi tarafından “ciddi şekilde uyarıldığının” kamuoyu tarafından bilindiğini vurguladı.
“Senatör Menendez’in öz geçmişine bakıldığında, Türkiye’ye yönelik sözde Ermeni iddialarına ilişkin tutumunu bir nebze açıklasa da demeçlerinin siyasi ahlak ve etikten yoksun niteliğine mazeret olamamaktadır” ifadesini kullanan Kılıç, Menendez’in, bir süre önce Yunanistan tarafından Büyük Haç Onur Nişanı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından da Makarios Büyük Haç Onur Nişanı ile ödüllendirildiğini hatırlattı.
Senatör Menendez’in, bu iki ödül dışında başka bir ülkeden herhangi bir nişan ya da ödül almamasını da dikkate değer bulduğunu belirten Kılıç, şu görüşleri paylaştı:
“Bu verilere baktığımızda Senatör Menendez’in, ülkemize sempati ile yaklaşmasını beklemenin çok gerçekçi olmadığını bilmekle beraber, sanıyorum en azından, ABD Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak verdiği demeçlerin kişisel hissi yaklaşım ve değerlendirmelerden arındırılmış, üstlendiği görevin ve konumunun saygınlığına uygun olarak daha tarafsız ve önyargılardan uzak bir şekilde yapılmasını talep etmek hakkımızdır diye düşünüyorum. Ancak Senatör Menendez’in, genelde ülkemize özelde ise Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı son derece olumsuz hisler beslediğini ve bunun değişmesini sağlayabilecek temaslardan da özenle kaçındığını görüyoruz.”
TBMM Dışişleri Komisyonu olarak haziranda ABD’ye ziyaret gerçekleştirdiklerini anımsatan Kılıç, ziyarette muhalefet partilerine de mensup komisyon üyeleri ile çok sayıda senatör ve Temsilciler Meclisi üyesi ile görüştüklerini aktardı.
“Düşmanlığı açıkça ortaya koyduğunu gördük”
Bu temaslarda çok olumlu ve yapıcı geçenlerin yanı sıra muhatapların bir bölümünün çeşitli konularda hükümetin dış politikası ile ilgili olumsuz düşüncelerini de dinlediklerini, bu konularda kendi yaklaşım ve değerlendirmelerini aktarma imkanı bulduklarını dile getiren Kılıç, şöyle devam etti:
“ABD’de bulunduğumuz süre zarfında Senatör Menendez ile bir araya gelme imkanını ne yazık ki bulamadık. Bu durumun tek açıklamasının, Senatör Menendez’in, ülkemize ilişkin duygu ve düşüncelerini bizlere doğrudan aktarmak ve bizlerin görüşlerini de dinlemekten ziyade Türkiye aleyhtarı demeçlerini bu tavrından memnun olacak çevrelerde dillendirmekten hoşlandığı şeklinde olabileceğini ve siyasi varlığını da bu temel üzerine inşa ettiğini düşünüyorum. Aksi takdirde farklı görüşler taşısak da bunları medeni bir ortamda ve uygar insanlar olarak tartışma imkanı bulmanın mümkün olması gerektiği fikrindeyim. Nitekim Senatör Menendez geçtiğimiz ağustos ayında Yunanistan’ı ziyareti sırasında Sayın Cumhurbaşkanımıza ilişkin, siyasi eleştiri sınırlarının çok ötesinde son derece yakışıksız ifadeler kullandığını, Türkiye’deki siyasi yapı hakkında mesnetsiz iddialarda bulunduğunu sizler de hatırlıyorsunuzdur eminim. Bunların mevcut konjonktürde Yunanistan kamuoyunda memnuniyetle karşılandığına şüphe yoktur. Keza Senatör Menendez’in geçtiğimiz günlerde de New Jersey’de askeri bir dergiye verdiği mülakatta, Türkiye’ye F16 satışına karşı olduğunu ifade ederken, sorununun Türkiye ile ilgili olmayıp Sayın Cumhurbaşkanımız ile alakalı olduğunu açıkça belirterek, Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı beslediği kişisel düşmanlığı açıkça ortaya koyduğunu gördük.”
“Türkiye’yi ‘sorun’ olarak algılama düşüncesinin tezahürü”
Akif Çağatay Kılıç, şunları kaydetti:
“Türkiye’de 20 yıla yakın bir süredir iktidarda bulunan ve bu süre zarfında yapılan tüm seçimleri zaferle sonuçlandırmış olan bir siyasi partinin Genel Başkanı’nı, 2018’de de Türk halkının yüzde 50’sinin üzerindeki oyu ile doğrudan seçilmiş Cumhurbaşkanı konumundaki bir lideri, ‘sorun’ olarak nitelendirmek en hafif tabiriyle demokrasiye karşı olmak, bir halkın tercihini yok saymak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Senatör Menendez’in, Sayın Cumhurbaşkanımızı ‘sorun’ olarak görme eğilimi esasen Türkiye’yi ‘sorun’ olarak algılama düşüncesinin tezahürüdür. Senatör Menendez’in, Türk halkının oyları ile defalarca seçim kazanmış bir lideri bu şekilde tanımlama hakkını nereden kendinde gördüğü ve demokratik bir olguya bu şekilde saldırmayı hangi siyasi anlayış içerisinde değerlendirdiği gerçekten merak konusudur. ABD’li Senatör’e bir kez daha Türkiye’nin demokratik tercihlerine saygı göstermesi gerektiğini bu vesileyle hatırlatmak isterim. ABD’li Senatör’e buradan vereceğimiz tavsiye, ülkesinin yönetim ve değerlendirme hataları nedeniyle Türkiye’nin gereksinim duyduğu savunma sistemi için yaptığı tercihi karalamak ve bu haklı yönelimi cezalandırma arayışına girmek yerine yapılan yanlışı giderecek adımlar atılması yönünde çaba göstermenin daha yararlı sonuçlar doğuracağını belirtmek olacaktır.”