TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay Kılıç, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyesi bazı gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Uluslararası ilişkilerde Rusya-Ukrayna savaşı ve beraberinde getirdiği gıda krizi gibi konulara, ABD, Asya-Pasifik ve Avrupa’daki gelişmelere dikkati çeken Kılıç, Kovid-19’a ilişkin kısıtlamalar kalktıktan sonra siyasilerin yanı sıra parlamentolar arası temasların da arttığını ve yoğun bir diplomasi trafiği olduğunu söyledi.
Kılıç, ABD’de New Jersey Senatörü Bob Menendez ve Maryland Senatörü Chris van Hollen’ın sunduğu ve Türkiye’ye F-16 satışını sınırlandırıcı koşullara bağlayan eklemelerin, ABD 2023 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısının Senato versiyonundan çıkarılmasına ilişkin bir soru üzerine; ABD’ye AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı Efkan Ala başkanlığında yapılan 9-13 Mayıs ve 28-30 Eylül’deki ziyaretleri hatırlattı.
Ziyaretlerde edindiği izlenimi aktaran Kılıç, Senato ve Temsilciler Meclisi yetkilileri, basın, hükümet temsilcileriyle yaklaşık 40 görüşme yapıldığını kaydetti.
Kılıç, ABD Kongresinde Türkiye’nin siyasi olarak pek de dostu olmayan kişiler olsa da, dünyadaki bazı gelişmelerin kişileri istemese de gerçekleri görmeye zorladığını belirterek, “Fakat şunu gördüm, geçen seneden beri gelen ve son iki yaptığımız Parti ziyaretimizde de şahsi gözlemim olarak, havanın çok da basında yer aldığı kadar veyahut da sesi olumsuz çıkanların yansıtmak istediği kadar olumsuz olmadığını gözlemleme şansımız oldu.” dedi.
Kılıç, Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin uygulanması, tahıl koridorunun oluşturulması ve esir takası konusunda oynadığı role dikkati çekerek, “Türkiye’nin, ABD’deki birtakım manipülatif hareketlerin sonucu olarak yayılan olumsuz algıdaki gibi bir ülke olmadığının” görüldüğünü belirtti.
Mayıstaki ziyaretlerinin, Ukrayna’daki durumun sıcak olduğu ve ABD Kongresinde bazı brifinglerin verildiği döneme denk geldiğini aktaran Kılıç, şöyle devam etti:
“O brifingler sonucu olduğunu düşündüğüm şekilde, ilk kez ABD’li siyasilerin, Kongredekilerin bölgemizde cereyan eden durumları çok da iyi algılayabilmiş olduklarını gördük. Ama bu çerçevede, hem Türkçe kelimeler öğrenmişlerdi, ki; zaten öğrenmeye de devam ediyorlar. Özellikle, ‘Bayraktar’. Hem de, Türkiye’nin ortaya koymuş olduğu istikrarlı duruşu hem de savaşın iki tarafıyla da görüşebilme kabiliyetini ve güven verebilmiş olma özelliğini de takdir ettiklerini gördük.”
Kılıç, eylüldeki ziyaretlerinde Türkiye’nin duruşundan taviz vermemesinin ABD’nin Türkiye’yi anlamasında etkili olduğunu gördüklerine işaret ederek, “Şunu gördüm ki, iki ülkenin arasındaki ilişkinin, ABD Kongresindeki kişilerin görüşlerinden daha önemli olduğunu artık herkes algılamış ve bunu ön plana çıkarmış şekildeydi.” diye konuştu.
F-16 uçaklarının zaten Türkiye’de üretiliyor olmasının ve Silahlı Kuvvetler envanterinde oluşunun, Türkiye’nin savunma sanayiindeki gelişiminin de bu algıda etkisinin olduğunu dile getiren Kılıç, “Şunu biliyorlar ki, Türkiye’nin savunma sanayii ile alakalı olarak bir ihtiyaç duyması halinde ilk başvurduğu yer, NATO müttefikleri. Fakat NATO müttefikleri, müttefiklik ruhu içerisinde hareket etmez ise Türkiye’nin kendi savunma sanayisini geliştirme konusundaki kapasitesini de görüyorlar artık ve Türkiye’nin acil gidermesi durumda hareket edebileceğini de biliyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Senatodaki tasarıdaki atılan adım, gerçekleştirilen tutum çok olumlu bir tutumdur”
Kılıç, Türkiye’nin talep ve ihtiyaçlarının aynı zamanda NATO müttefikliği ve caydırıcılığı açısından öneminin de altını çizdi.
ABD’nin güvenlik politikasının ve algısının NATO temelli olduğuna da dikkati çeken Kılıç, şunları kaydetti:
“Bütün bu faktörler bir araya geldiğinde, gördüğüm kadarıyla ABD yönetiminin de bu nokta Türkiye’nin caydırıcılık kabiliyetinin daha da yüksek olması noktasındaki bilgi paylaşımı zannedersem, genel havada böyle bir unsur oldu. Tabii bir ayak daha var. Temsilciler Meclisinde bu bizim kabul etmediğimiz iki öneri geçmişti. Fakat Senato ayağında şimdi geçmedi, tasarıdan çıkarıldı. Şimdi iki tasarının arasında bir uyumsuzluk olmasından mütevellit, bir uyumlaştırma çalışması yapılacak. Bunun da genel anlamda, uyumlaştırma çalışmasının, kasım ortası gibi olması muhtemeldir. Tabii orada şimdi seçimler de mevzubahis. Ama kasım ayının ortası gibi bir süreçte bunun çalışmasının yapılması öngörülebilir, mantıklı olan bir zamandır diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, bu adım da bittikten sonra bu iş gerçekleşir. Ama şunu söyleyebilirim ki, Senatodaki tasarıdaki atılan adım, gerçekleştirilen tutum çok olumlu bir tutumdur. Müttefiklik ruhu içerisinde olması gereken bir tutumdur zaten, bizim beklediğimiz de buydu. Olumlu bir tutumdur. Bu anlamda biz de ümit ediyoruz ki, gerçeklerle uyumlu bir sonuca varırız.”
“Türkiye olarak hiçbir şartı kabul etmeyiz”
Kılıç, konunun ABD’nin iç mevzuatıyla, bütçesiyle ortaya koyduğu kurallarla ilgili olduğunu, aslında Türkiye’ye F-16 satışını engelleyen bir şeyin bulunmadığını belirterek, “Bunu getirmek isteyenler şunu söylüyor: ‘Satmayalım.’ demiyor. ‘Satarsak, verirsek bile bunu şarta bağlayalım.’ diyor.” ifadesini kullandı.
F-16’ları “şartlı satalım” yaklaşımını Türkiye’nin kabul etmediğini vurgulayan Kılıç, şöyle devam etti:
“Ama biz de diyoruz ki Türkiye olarak, ‘Hiçbir şartı kabul etmeyiz. Biz eğer bu savunma sanayii ürünlerini alırsak, Türkiye olarak istediğimiz şekilde, uygun gördüğümüz şekilde egemen bir ülke olarak aldığımız, Silahlı Kuvvetlerimizin envanterinde olan herhangi bir ürünü nasıl kullanıyorsak bunu da öyle kullanırız.’ Buradaki anlaşmazlık, daha çok silahların veya savunma sanayii ürünlerinin şartlı olup olmayışı.”
Kılıç, Türkiye’nin başka beklentilerinin olup olmadığına ilişkin ise, “Birinci önceliğimiz, bu tasarıdan istediğimiz şekilde bir sonuç alalım, olumlu bir gelişme olması durumunda, diğerlerini bunun üzerine bina edelim. Yani pozitiften başlayıp ondan sonra ihtilaflı durumlara geçelim hedefindeyiz.” diye konuştu.
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvuruları
Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine Kılıç, “Finlandiya ile İsveç aynı kategoride değerlendirilmiyor bizim açımızdan. Bu noktada Finlandiya daha avantajlı, İsveç daha dezavantajlı konumda diyelim.” ifadesini kullandı.
Kılıç, İsveç’teki seçimlere işaret ederek, “Bundan önceki hükümet Türkiye karşıtı olan ve ciddi manada terör örgütünün yanında yer almış, bunu da gizlemeyen ama ne hikmetse İsveç’te milletvekili seçilebilmiş bir kişinin desteğiyle ayakta duruyordu. Ümit ediyorum ki yeni İsveç hükümeti bu şekilde olmayacaktır, onların da hareket alanları, kabiliyetleri daha yüksek olacaktır.” dedi.
İsveç’in de süreçte attığı bazı olumlu adımlar bulunduğunu ancak bunların Türkiye’nin istediği ölçüde olmadığını belirten Kılıç, “Biz ne istediğimizi, ne yapılmasını beklediğimizi açık olarak söyledik.” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıç, Finlandiya’nın NATO üyeliğinin onay için TBMM’ye İsveç’ten önce gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soruya, henüz her iki ülkenin üyeliğinin onay için TBMM’ye sevk edilmediği yanıtını verdi.
ABD’yi ziyaret ettiklerinde de Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusuna ilişkin tutumunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin ise Kılıç, kendilerine bu konuyla ilgili soru soranlara Türkiye’nin net tutumunu ilettiklerini ancak bu konuyu gündemdeki başka konularla ilişkilendirmediklerini aktardı.
AKPM’nin Şengen başvurularının haksızca reddedilmemesine yönelik Türkiye’nin teklifini onaylaması
Kılıç, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM), Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Şengen vizesi başvurularını haksız nedenlerle reddedilmemesini öngören ve Türkiye’nin hazırladığı karar tasarısını Genel Kurul oylamasında kabul etmesini de değerlendirdi.
AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız’ın hazırladığı raporun, mevcut eksikliklere değinmesinin ve onaylanmasının çok önemli olduğunu belirten Kılıç, “AKPM’deki bir rapora bunun dercedilmiş olması ve dile getirilmiş olması referans noktası açısından, argümanlarımızı ortaya koyarken veyahut da Şengen sistemi içindeki birtakım aksaklıkları dile getirdiğimizde bizim için bir referans noktasıdır. Bu anlamda bu eksikliklerin tespit edilmiş olması ve rapora yazılmış olması önemli. Çünkü Şengen sisteminin ciddi manada bir sıkıntısı var şu anda.” diye konuştu.
Kılıç ayrıca, Libya’ya parlamenterler düzeyinde bir heyet ziyaretinin yapılıp yapılmayacağıyla ilgili bir soruya, ziyarete ilişkin bir tarih belirlenmediğini ancak ilk fırsatta Trablus ve Tobruk’a bir ziyaretin gerçekleşeceğini söyledi.