TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı.
Komisyonun çalışmalarına devam ettiğini belirten Çalık, “Günümüzde uluslararası ve ulusal düzeyde alınan tüm önlemlere, tedbirlere rağmen şiddet, özellikle kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet; ekonomik gelişmişlik düzeyi, kültür, coğrafi alan, dini farklılıklar gösteren tüm toplumlarda maalesef yaygın olarak görülmeye devam ediyor. İnsan hakları sorunu olarak hepimizin gündeminde.” diye konuştu.
Çalık, özellikle kadına yönelik şiddetin, kamusal bir sorun olarak toplumun topyekun mücadele etmesi gereken bir alan olduğunu ifade ederek, bu nedenle toplumun konuya bakışı ve algısının, hayati önem taşıdığını vurguladı.
Kadına yönelik şiddet sorununun çözümünde, toplumun meseleye olan bakışının doğru inşa edilmesinin önemine işaret eden Çalık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle medyanın konuyu doğru şekilde ele alması ve uygun bir haber diliyle sunması, kamu algısının ve karar mercilerinin düşüncelerinin şekillenmesinde çok önemli. Geniş kitlelerde büyük etkisi olan medyanın, kadına yönelik şiddeti haberleştirirken sahip olduğu sorumluluğu dikkate alarak özenli bir haber dili kullanması, hepimizin en önemli temennisi. Toplum vicdanını derinden sarsan, hepimizin yüreğini kanatan kadına yönelik şiddet eylemleri toplumun ilgisini çekmesi sebebiyle medyada çok geniş yer bulmakta, toplumu korku ve infiale sürükleyebilmekte, saldırıya uğrayan kadınların kişisel haklarını maalesef çiğneyebilmekte; cinayetler başta olmak üzere, şiddet haberlerini toplumun sıradanlaştırarak algılayacağı şekilde sunabilmekte.”
“Prestijli uluslararası kuruluşların şiar edindikleri etik ilkeler”
TRT Haber Kanal Koordinatörü Yahya Bostan ise uluslararası kriterler konusuna değinerek, “Dünyada ne yazık ki kadına karşı şiddet haberlerinin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin, bu işin evrensel anayasası diyebileceğimiz, çerçevesi belli etik kriterler yok. Yani hazırlanmış bazı metinler var ancak bunlar yaygın kabul görmüş değiller.” dedi.
Bostan, bazı prestijli kurumların, kendilerine şiar edindikleri etik kuralların olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Nedir bunlar? Bunları kısaca özetlemek istiyorum. Kadına karşı şiddet vakasını aktarırken sansasyondan kaçınmak, dehşet verici ifadeler kullanmamak, infial, korku uyandırmamak, haberlerde buna dikkat etmek, kadının özel hayatının gizliliğine özen göstermek, olayı aktarırken saldırganın dilinden ifadeler kullanmamak, kadını doğrudan ya da dolaylı olarak suçlayabilecek sebeplerden bahsetmemek, mağdurun kimliğini açıklamamak, fotoğrafını yayımlamamak, kadınların destek alacağı yardım hatlarıyla ilgili bilgilendirici yayınlar yapmak. Prestijli uluslararası kuruluşların kendilerine şiar edindikleri etik ilkeler olarak sıralanabilir. Bunları özet olarak söylüyorum.”
“Kurumsallaşmış bir davranış kodu ne yazık ki yok”
Bostan, Türkiye’de medyanın konuya yaklaşımına da değinerek, bu konuda dönemsel farklılıkların bulunduğunu belirtti.
Geçmişte çok hayati hatalar yapıldığını dile getiren Bostan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ancak ben bugün gördüklerimi özetlemek istiyorum. Bir genelleme yapmak şu an için yanlış olur, çünkü bu konuda gerçekten hassasiyet gösteren, hassas davranan yayın kuruluşları da var; kadına şiddet haberlerini, vakalarını vakur bir şekilde aktaran yayın kuruluşları da var; konuyu bir reyting malzemesi olarak gören yayın kuruluşları da var. Kimi zaman aynı kurumun her iki tavrı da takınabildiğini görüyoruz. Bu bize şunu gösteriyor: Kurumsal bir bakış açısı, kurumsallaşmış bir davranış kodu ne yazık ki yok. Haberi yazan muhabirin, okuyan editörün, yayına veren kişinin kişisel hassasiyetlerine göre değişen bir durumla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.”
Türk medyasının bu konuda aslında çok yol katettiğini hatırlatan Bostan, “Geçmişte yaşanan hayati, çok sansasyonel hataları artık biz çok fazla yaşamıyoruz.” ifadesini kullandı.
“TRT Haber meseleye nasıl bakıyor?” sorusuyla, konuya yaklaşımlarını anlatan Bostan, şu görüşleri paylaştı:
“Biz bu konuda çok hassasız. Kadına karşı şiddeti, toplumu tehdit eden bir mesele olarak görüyoruz. TRT Haber’e, kadına karşı şiddet olaylarını duyurmada, işlemede ve kamuoyuna aktarma konusunda çok hassas bir görev düştüğüne inanıyoruz. Bu konuda yaptığımız yayınlar da var. Toplumu bilgilendirecek, kadının, mağdurun haklarını gözetecek bir düzlemde dengeli bir yayıncılık ortaya koymaya çalışıyoruz yayın politikası açısından.
Şiddeti özendirici, eşitlik ve adalet ilkelerini zedeleyici, insan onurunu küçültücü vurgulardan kaçınıyoruz, kaçınmaya çalışıyoruz. Sansasyondan sadece kadına karşı şiddet haberlerinde ya da şiddet haberlerinde değil, tüm haberlerde, konularda uzak duruyoruz. Şiddet haberlerini yalın bir şekilde ana hatlarıyla aktarıyoruz. Yetkililerce teyit edilmemiş bilgilere yer vermiyoruz. Mağdur ve yakınlarının kimliğini ortaya çıkaracak detaylara, özel hayatın gizliliğini ihlal edecek detaylara yer vermiyoruz. Suçlunun ya da saldırganın bakış açısını yansıtmıyoruz. Masumiyet karinesine özen gösteriyoruz.”
Yahya Bostan, konuya ilişkin çözüm önerilerini de sıraladı.
Komisyonda, CNN Türk Ankara Haber Müdürü Elçin Ergün, Habertürk TV Ankara Temsilcisi Sibel Demirci Erdem, Halk TV Ankara Haber Müdürü Umut Yertutan ve NTV Ankara Haber Müdürü Uğur Şevkat da sunum yaptı.