Meclis Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, dün TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Irak ve Suriye’ye asker gönderme tezkeresinin süresinin uzatılmasına ilişkin Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dünyanın 2013-2014 yıllarında DEAŞ terörü yüzünden ayağa kalktığını anımsatan Akar, DEAŞ’la mücadele için BM’nin uluslararası komisyon kurma kararı aldığını, Türkiye ile birlikte 80 ülke ve NATO ile Arap Ligi’nin de aralarında bulunduğu 5 uluslararası kuruluşun bu koalisyona katıldığını hatırlattı.
Koalisyona üye ülkelerin; personel, malzeme, silah, araç, hava üssü, limanlar ve hava sahaları gibi alanların kullanımında iş birliği yaptığına işaret eden Akar, “Bu koalisyondan dolayı bazı ülkeler İncirlik’te yakıt ikmali yaptılar. İskenderun Limanı yine lojistik ve insani yardım noktasında değerlendirildi. Bu tür uygulamalar da Türkiye’nin izin ve kontrolü altında oluyor. 2019 yılından sonra bunlar da artık yapılmıyor. Tamamen teknik bir durum söz konusu. Daha önce kabul edilen ve ‘evet’ oyu verilen tezkerenin aynısını getirdik. Hiçbir değişiklik yok. Bu tutumunun nedeni, eğer bilgi eksikliği yoksa bir fitne fesatlık söz konusu. HDP kendisini zaten şartlandırmış ve tezkereye karşı çıkıyor ama CHP’de büyükelçilik yapmış biri çıkıp yabancı askerlerin Türkiye’ye gelmesinden bahsediyor. Bu iddiaların gerçekle hiç alakası yok. Kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorlar.” diye konuştu.
CHP’nin, tezkereden “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması” ifadesinin çıkartılması talebini de değerlendiren Akar, “Tezkereden bu ifadeyi çıkardığımız zaman başka sorunlarla karşılaşırız? Böyle bir adım attığınızda koalisyondan çıkmış olursunuz. Bu da DEAŞ’la mücadeleden ayrılmak anlamına gelir. Biz 4 bin 500 DEAŞ üyesini etkisiz hale getirdik. DEAŞ şüphesi nedeniyle 100 bin kişinin Türkiye’ye girmesini engelledik. Bunlardan 9 bin 500 kişiyi kendi ülkeleri itiraz etmelerine rağmen gönderdik. Bunu yapan bir Türkiye hakkında bile DEAŞ ile ilgili asılsız iddialar ortaya atılırken bir de kalkıp bu koalisyondan ayrılırsak ne olur? Bunu bir düşünsünler. Hem DEAŞ ile mücadele edeceksin hem de koalisyona üye ülkelerin askerlerine müsaade etmeyeceksin. Böyle bir şey olur mu? Yakıt ikmali veya buna benzer teknik nedenlerle gemi, uçak, helikopter gelebilir. Asla askerlerin gelip yerleşmesi gibi bir durum söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
“İncirlik Üssü’nün komutanı bir Türk subayıdır”
İncirlik Üssü’nün boşaltılmasına dönük bazı çevrelerden yapılan eleştirileri anımsatan Akar, şunları kaydetti:
“Bize bazen ‘neden İncirlik’i boşaltmıyorsunuz?’ diye eleştiriler yapılıyor. Boşaltırsak ne olacak? Sonra ‘neden Amerikan üsleri Yunanistan’a, Dedeağaç’a, Girit’e gitti?’ diye eleştiriyorsunuz. Ayrıca bizim ABD ile ilişkilerimiz, anlaşmalarımız var. İncirlik tamamen Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkünde olan bir yer. Türk devletinin bayrağı orada dalgalanıyor. Bütün faaliyetler üs komutanının emir ve bilgisi dahilinde yapılıyor. İncirlik Üssü’nün komutanı da bir Türk subayıdır. Ayrıca bizim de uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yabancı ülkelerde askerlerimiz var.”
Akar ayrıca, Türkiye’nin Kürtlerle ilgili bir sorunu olmadığını, teröre karşı mücadele verdiklerini, PKK/YPG’nin Kürtleri asla temsil etmediğini vurguladı.
Tezkerenin bağımsız, egemen Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği ve huzuru için çıkarıldığına dikkati çeken Akar, “Biz şimdiye kadar kimin egemenliğine saldırdık? Hangi ülkenin topraklarını işgal ettik? Böyle bir durum yok. Biz Suriye veya başka yerdeki teröristleri vuruyoruz ama ses buradan çıkıyor.” dedi.
İsrail’in Gazze’deki saldırılarına değinen Akar, “İsrail’in evrensel değerleri çiğneyerek fosfor bombası dahil savaş hukukuna aykırı eylemlerini de şiddetle lanetliyoruz.” ifadesini kullandı.
Akar, “Dünya nüfusunun yüzde 75’ine tekabül eden toplam 137 ülkenin tanıdığı Filistin için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının ve Oslo Mutabakatı gibi çeşitli toplantılarda verilen taahhütlerin bir an önce yerine getirilmesini bekliyoruz. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin artık gerçekleşmesi lazım. Bölgeye barış, huzur ve istikrar ancak bu şekilde gelebilir.” değerlendirmesinde bulundu.