AA muhabirine konuşan Akdağ, Türkiye’de doktor sayısının nüfusa göre çok yetersiz olduğunu belirterek “Bu, hem doktorların üzerine büyük bir yük hem vatandaşın işinin görülmesi için bir kısıt.” dedi.
Bakan olduğu yıllarda bunu TBMM kürsüsünde de dile getirdiğinde muhalefet partilerinin tepki gösterdiğini anlatan Akdağ, “Çünkü her nedense kafalarında şöyle bir şey vardı; Türkiye’de doktor sayısı yeterinden de fazla. Bu yanlış bir bilgiydi. Türkiye çok eskiden beri, şimdi de maalesef öyleyiz, hem OECD ülkeleri içinde hem Avrupa bölgesinde nüfusuna göre doktor sayısı itibarıyla en sonlarda yer alıyor. Bu büyük bir yük, o zaman doktor sayımızı artırmak lazım. Doktor sayısını artırmak için de elbette tıp fakültesi sayısını artırmak lazım.” diye konuştu.
Akdağ, hem sayıyı artırmak hem de kaliteden taviz vermeden hekimi iyi yetiştirmek gerektiğinin altını çizdi.
“Kalitesiz hekim yetişir, sayıyı artırmayalım, demek işi çözer mi?”
Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) eski açıklamalarına işaret eden Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de doktor sayısının artırılmasına hep karşı çıktılar, şimdi pek karşı çıkamıyorlar ama bu sefer de ‘Kalite düşmemelidir.’ tezine sarıldılar. Bu son tez doğru. O zaman TTB’nin de YÖK ve üniversitelerle, Cumhurbaşkanımızla birlikte hekimlerin daha kaliteli yetişmesi için öğretim üye sayısının kaliteli biçimde artırılması ya da mevcut öğretim üyelerinin sayıca fazla olduğu fakültelerden yenilere yardım yapılması konusunda destek vermesi lazım. Sadece ‘Kalitesiz hekim yetişir, sayıyı artırmayalım.’ demek işi çözer mi? Bu bir çözümsüzlük. TTB’ye de hepimize de düşen hem sayıyı artırmak hem bu sayıyı artırırken kaliteyi düşürmeyecek şekilde öğretim üye sayısını ve yetkinliğini artırmak.”
“YÖK, bunu birkaç sene önce yapmaya çalıştı”
Öğrencilik yıllarında Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi tıp fakültelerinden kıymetli hocaların gelerek kendilerine eğitim verdiklerini anlatan Akdağ, “Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi Türkiye’deki birçok tıp fakültesini Hacettepe Üniversitesi kurmuş, yetiştirmiştir. Öğretim üyelerini oraya göndermiştir, bilimsel destek vermiştir. Bu, o kadar lüzumlu bir şey ki.” görüşünü paylaştı.
YÖK’ün bunu birkaç yıl önce yapmaya çalıştığına işaret eden Akdağ, “Öğretim üyelerini yeni açılan tıp fakültelerine ya da ihtiyacı olan Anadolu’daki tıp fakültelerine göndermeye çalıştı. Bu iş mahkemelik oldu ve bunu YÖK yapamadı.” dedi.
“Böylece yeni açılan tıp fakültelerini canlandırabiliriz”
TBMM Komisyon Başkanı Akdağ, şunları söyledi:
“Ben diyorum ki bir kanuni düzenleme yapalım, YÖK’ün, üniversitelerimizin elini daha güçlendirelim. Bu kanuni düzenlemeyle büyükşehirlerdeki öğretim üye sayısı fazla olan tıp fakültelerimizden yeni açılan fakültelere öğretim üyesi gönderebilelim. Tamamen oraya gönderme şeklinde değil, gidip belli bir müddet eğitim verip geri dönmek şeklinde. Öğrenciliğimden misal vereyim; Ankara’dan gelen bir hocamız, bize 2 ay boyunca yoğun bir patoloji eğitimi vermişti. Ben ondan çok fazla istifade etmiştim. Bunu yaparken gönüllüğü biraz öne almak lazım, öğretim üyelerinin bu emeklerinin karşılığını da iyi ödemek lazım. Bu da bir kanuni düzenleme gerektirebilir. Böylece biz yeni açılan tıp fakültelerini canlandırabiliriz.”
TBMM Sağlık Komisyonu üyelerine anlattı
Sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini de içeren kanun teklifinin görüşmeleri sırasında TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyelerine bunu teklif ettiğini bildiren Akdağ, “Önerim, büyükşehirlerdeki öğretim üyesi fazla olan fakültelerdeki öğretim üyelerini hem maddeten destekleyerek hem de bu hususta YÖK’e ve üniversitelere bir mevzuat gücü vererek bunların Anadolu’da belli bir süreyle çalışmalarını sağlamak. Ben öyle inanıyorum ki hocalarımızın da büyük ekseriyeti buna ‘Evet’ diyeceklerdir.” şeklinde konuştu.
Akdağ, bu konunun taraflarla görüşüp geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.