TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç, gıda fiyatlarındaki “fahiş artışa” ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, gıda fiyatlarındaki artışın sadece Türkiye’de değil, dünyada da görüldüğünü söyledi.
Fiyat artışın iç ve dış etkenlerden kaynaklandığına dikkati çeken Kılıç, konunun daha çok iç etkenler bağlamında ele alınarak “siyasete ve hükümete fatura kesilmesini” doğru bulmadığını söyledi.
Bu bakış açısının bilerek veya bilmeyerek olayın asıl aktörlerinin göz ardı edilmesine yol açacağına dikkati çeken Kılıç, “Fiyat artışını sadece iç etkinlere bağlamak doğru değil. Dünyada uluslararası gıda ticaretinin üretimini, lojistik ve pazarlamasını elinde bulunduran holdingler holdingi veya tekeller tekeli dediğimiz büyük konzernlerin önemli etkisi var. Gıda fiyatları artışlarının en önemli nedeni bu yapılardır.” ifadelerini kullandı.
Bu uluslararası firmaların özellikle mısır, soya, buğday ve bunlardan elde edilen şeker, nişasta ve yağ gibi ürünleri pazarladıklarını belirten Kılıç, “Şu anda bu ürünlerin fiyatlarının yükselmesine neden olacak haklı bir gerekçe yok. Kıtlık veya üretimde bir azalma yok. Herkes tarlasına giderek ürününü toplayıp sattı. Ama buna rağmen uluslararası karteller pandemiyi bahane ederek aşırı fiyat artışına gittiler.” diye konuştu.
Yağlı ve tohumlu ürünlerde yüzde 50’ye varan artışlar olduğuna işaret eden Kılıç, uluslararası firmaların, piyasaya bilerek ürün arzını kestiklerini ve oluşan panik havasında fiyat artışına gittiklerini dile getirdi.
Kılıç, “Ülkeler ve bu ürünlerin tedarikçisi olan işletmeler, oluşan bu atmosferde sanki ‘ürüne ulaşılamayacaklar, dünyada kıtlık var’ duygusuyla hareket ediyor. Bu uluslararası karteller insanlarda açlık korkusu oluşturarak fiyat artışının zeminini oluşturuyor. Onlardan ürün alan işletme ve ülkeler neye mal olursa olsun bir an önce ‘ben de ürüne ulaşayım’ diye bunların haksız ticaretine aracılık yapmış oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Yunus Kılıç, bu firmaların sadece gıda ürünlerinin değil, tarım üretiminde kullanılan kimyasalların da yönlendiricisi durumunda olduğunu kaydetti.
Tarımda kullanılan ilaçtan gübreye kadar bu kartellerin piyasayı ellerinde bulundurduğunun altını çizen Kılıç, “Mesela dünyada gübre sektörünü kontrol eden üç büyük firma var. Gübre, birtakım maden, fosfat kayaları ve doğal gaz gibi bileşenlerden oluştuğu için her ülkede üretilmiyor. Bunun için Türkiye dahil birçok ülke gübre konusunda ithalatçı ülke konumunda. Türkiye, yılda tükettiği 6 milyon gübrenin yaklaşık yüzde 95’ini ithal ediyor.” bilgisini paylaştı.
Rusya’nın, 17,5 milyon tonun üzerindeki hububat ihracatına yüzde 50 oranında ek vergi koyduğunu belirten Kılıç, “Ülkeler ürüne ulaşma korkusuna kapılınca sattığı ürünlere bile kısıtlama getirdiler. Çin stokçuluk yapmaya başladı. Çin, piyasadaki mısırı almaya başlayınca mısır fiyatlarında yüzde 135 artış oldu. Gıda sektörünü elinde tutan üç beş firma, nüfusu 1,5 milyarı bulan Çin başta olmak üzere panik içindeki ülkelerin bu durumunu kullanarak fiyat artışına gidiyor.” dedi.
“İç etkenler de fiyat artışında belirleyici”
Finansı elinde tutan küresel firmaların yanında içerdeki perakende mağazaları ve aracı kuruluşların da fiyat artışında önemli bir role sahip olduğunu dile getiren Kılıç, şöyle konuştu:
“Üreticiden 1 liraya alınan ürün, rafta 10 katına satılıyor. Türkiye’nin her tarafında 10 binlerce mağazayla tüketici tarafını eline geçiren perakendeciler var. Bunlar sadece tüketicileri değil, üreticileri de mağdur ediyor. Tarlada ürün eken vatandaşlarımız, ürünlerini toplayacak bir iş gücüne sahip değiller. Ulusal market dediğimiz ve sıkıntılı zamanlarda tefecilik yapmaya müsait bir anlayışa sahip bu gruplar üreticinin bu eksikliğini kullanarak ve baskı altında tutarak ürünü istediği fiyata alıyor. Sonra da ucuza aldıkları ürünleri ucuz iş gücüyle toplayarak kendi marketlerinde istediği fiyata satabiliyor. Perakende zinciri ve kötü niyetli tüccar ile komisyoncular üreticileri ezdikleri gibi tüketiciye de haksızlık yapıyorlar.”
Kılıç, piyasanın daha fazla denetlenmesi ve haksız fiyat artışlarının önlenmesi için daha dikkatli ve ciddi adımların atıldığını, önümüzdeki dönemlerde sahadaki denetimlerin daha da artacağını söyledi.
Tonu 390 dolara alınan bitkisel yağın fiyatının 800 dolara yaklaştığını kaydeden Kılıç, daha radikal önlemler alınarak bu sorunun en aza indirilebileceğini ifade etti.
Kılıç, “Üretici birliklerini ve kooperatifleri güçlendirmek, bunların imkanlarını arttırmak, piyasayı sıkı bir şekilde denetlemek ve halleri bütün ürünlerin getirilip serbest olarak fiyatlandırıldığı alanlara dönüştürürsek sorun önemli ölçüde çözülebilir.” dedi.
Yunus Kılıç, iyi bir sistemin kurulmasıyla hem iç piyasadaki dalgalanmaların hem de dış faktörlerin etkisinin azaltılabileceğini kaydetti.