TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu, AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu başkanlığında toplandı.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Avrupa’da kuvvetlenen ırkçılık ve İslamofobi’nin, İslam karşıtlığının hukuki bir zemine oturtulma çabası olduğuna değinerek, ırkçı, yabancı düşmanı İslam karşıtı saldırıları sadece bireysel eylemler olarak görmenin ve göstermenin büyük bir yanlış ve eksiklik olacağını kaydetti.
Kıran, saldırılara ve ayrımcı yaklaşımlara zemin hazırlayan sistemli ve hukuki arka planın asla göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Fransa, Almanya, Avusturya, Danimarka gibi ülkelerde İslam ve yabancı düşmanı eylem ve saldırılara dair örnekler paylaşan Kıran, Avrupa’daki Türklerin ve Müslüman toplumun karşılaştığı saldırıların onların günlük hayatına, siyasi, ekonomik ve sosyal faaliyetlerine olumsuz yansımalarına dikkati çekti.
Birçok Avrupa ülkesindeki Müslümanların çoğunluğunu oluşturan Türk vatandaşlarının sistemli ayrımcılıktan doğrudan etkilendiğini ve doğrudan hedefi haline geldiğini dile getiren Kıran, “Milyonlarca insanımızın İslam düşmanı ve ırkçı politikalar ile saldırılardan zarar görmesine asla göz yumamayız. Bugün İslam düşmanlığı görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaştı. Dönemsel bir meseleden ziyade yapısal ve sistemli şekilde büyüyen bir tehditle karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Kıran, Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinin kurumsal, hatta hukuki bir kimliğe kavuşturulduğunu, Batı Avrupa ülkelerinde Müslümanların bireysel ve sosyal hayatlarının özel yasal düzenlemelerin konusu yapıldığını, Müslümanlar için ayrımcı kısıtlayıcı alan oluşturulduğunu aktardı.
Siyasi atmosferin de İslam düşmanlığı ve ırkçılığı normalleştirmeye çalıştığını, ana akım basından sosyal medyaya, okul sıralarından televizyon ekranlarına kadar Müslümanları hedef alan nefret söyleminin olağan kabul edildiğini, tepki görmediğini, hatta tepki gösterilmesinin de yadırgandığını anlatan Kıran, Müslümanların temel hak ve hürriyetlerinin siyasi polemik konusu yapıldığını belirtti.
Kıran, bugün Batı Avrupa’nın, İslam karşıtlığının siyaseti rehin aldığı bir coğrafyaya dönüştüğünü dile getirerek, “Son dönemde pek çok Avrupa ülkesi yapay bir Avrupa İslamı oluşturma çabasında. Bu Avrupa İslamı ülkelere göre de yerelleştirilmeye çalışılıyor. Fransa’da Fransa İslamı, Belçika’da Belçika İslamı, Almanya’da Almanya İslamı gibi her ülke kendine has bir İslam yorumuyla bunu hukuki ve kurumsal bir zemine oturtmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle Avrupa ülkeleri İslamı kendi meşrepleriyle şekillendirme yarışına girmiş durumda.” değerlendirmesinde bulundu.
Nefret söylemine, kutsal değerlere hakarete en fazla Müslümanların maruz kaldığını vurgulayan Kıran, uluslararası raporlar ve verilerin de bunu açıkça gösterdiğini ifade etti.
Batı Avrupa’nın, her biri insanlık tarihine kara bir leke olarak kaydedilen kendi acı tecrübelerinden gereken dersleri halen çıkaramadığını dile getiren Kıran, İslam düşmanlığı ve bunu besleyen haberlerin de salgın gibi yayıldığını söyledi.
Kıran, Kur’an-ı Kerim’i yakanların sırtını sıvazlayanların, mescitlere saldırıları görmezden gelenlerin yarın daha da büyümesi muhtemel bir fanatizme zemin hazırladığını belirterek, “Son 5 yıl içinde Batı’da İslam düşmanı saldırılar 2,5 kat artış gösterdi. Yine son 5 yılda sivil toplum kuruluşlarına rapor edilen İslam düşmanı hadiseler 15 bine ulaştı. Almanya’da İçişleri Bakanı 2020’de 900 İslam karşıtı saldırı olduğunu açıkladı.” dedi.
Müslümanların hayatlarını etkileyen çok yönlü bir saldırının söz konusu olduğunu ifade eden Kıran, şunları söyledi:
“Avrupa’nın bedenini esir alan İslam düşmanlığı ve nefret zehrinin daha fazla yayılmasının önlenmesi temel bir öncelik halini almış durumda. İslam karşıtlarının aslında kendi geleceklerine düşmanlık ettiklerini, uyumu ve barışı yaraladıklarını anlayacaklarını ümit ediyoruz. İç politika uğruna, günlük siyasi kaygılar uğruna toplumda aşırıcılığa zemin kazandıran siyasi anlayışın sona ermesi için merkez siyasetinin güçlenmesini çok önemli buluyoruz. Bu nedenle sağduyulu bir merkez siyasetinin temsilcileriyle ilişki ve işbirliğimizi geliştirmek için çaba harcıyoruz.”
Kıran, bakanlık olarak İslam karşıtlığına karşı aktif ve ön alıcı kurumsal bir mücadele yürüttüklerini de kaydetti.