TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu ilk toplantısını yaparak başkan seçimini gerçekleştirdi.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı, AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, komisyon başkanlığına seçildi.
Daha sonra Türk-Alman Üniversitesinden Doç. Dr. Enes Bayraklı, “Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamofobi” başlığında bir sunum yaptı.
Bayraklı, 2015 yılından beri 32 Avrupa ülkesindeki vakaları incelediklerini ve bu konuda her yıl bir rapor hazırladıklarını söyledi. Bugün yaşanan süreçte bazı Batı Avrupa ülkelerinde, İslam karşıtlığı üzerinden adeta bir nefret patlaması yaşandığına işaret eden Bayraklı, tarihsel algıda bir rekabet sonucu ortaya çıkan karşıtlığın, bugün zihinlerde oluşturduğu negatifliğe büyük etkisinin olduğunu belirtti.
Bazı Batı ülkelerinin dünya üzerindeki hegemonyasını sürdürmesinin bir aracı olarak 1990 sonrası İslamofobi’nin kullanıldığının görüleceğine dikkati çeken Bayraklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle soğuk savaş sonrası dönemde İslamofobi’nin, iç siyaset ve dış siyaset olarak iki boyutunun olduğunu düşünüyorum. İç siyaset boyutuna bakıldığında, Batı’da nüfusu yüzde 5-10 arasında değişen Müslüman bir azınlık var. Bunların nüfusunun arttığı ve asimile edilmesi gerektiğiyle ilgili bir algı da var. Bu azınlığı disipline etmek için kullanılan bir ‘sopaya’ dönüşmüş durumda. Yapılması kabul edilemeyecek, gündeme getirildiğinde şiddetle reddedilecek kimi uygulamaların normalleştirildiğini görüyoruz. Mesela İsviçre’de cami minareleri yasaklanıyor. Bugün Avusturya’da çocukların oruç tutmasının yasaklanması tartışılıyor. Diğer taraftan İslam düşmanlığı üzerinden Batı Avrupa siyasetinin yeniden dizayn edildiğini görüyorum. Burada toptan bir aşırı sağa kayma olduğunu görüyoruz. Son 10 yılda Batı Avrupa’da aşırı sağcı partilerin normalleştiğini, ırkçı partilerin siyasetin gündemini belirlediğini söyleyebiliriz. Ana akım partiler de oylarını artırmak adına bu söylemleri sahiplenmeye başladılar. Burada siyaseten toptan bir şekilde sağa kayma görüyoruz.”
“Ekonomik ve siyasi kazanç elde ediyorlar”
Bayraklı, İslamofobi’nin marka bir suç haline geldiğini, uluslararası literatürde aynı kavramın kullanıldığını söyledi. İslamofobi’nin, “Müslüman karşıtı ırkçılık” olarak tanımlanması gerektiğinin belirten Bayraklı, İslamofobi’nin, özellikle Batı’da hakim sınıflar tarafından kullanılan bir kavram olduğunu vurguladı. Bunun Müslümanları ötekileştirmek amacıyla kullanıldığını ifade eden Bayraklı, şunları kaydetti:
“Müslümanların ya da İslam dininin, makul bir şekilde eleştirilmesi ile Müslümanlara yönelik nefret söylemleri üreten tutumlar birbirinden net bir şekilde ayrılmalıdır. Bugün Batı Avrupa’da aşırı sağcı bir radikalleşme var, aşırı solcu radikalleşme de var ve bunlar terör üretiyor. 2019’da yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’da nüfusun yüzde 37’si Müslümanlar hakkında olumsuz görüşe sahip. Avrupa toplumunun yüzde 50’sinden fazlası Müslüman toplumların göçüne karşı. Polonya’da bu karşıtlık yüzde 70 seviyesinde. Polonya’nın nüfusunun yüzde 0,2’si belki Müslüman. Ama medyanın, siyasetin söylemine baktığınız zaman müthiş bir Müslüman düşmanlığı olduğunu görüyoruz. Bu insanlar bu görüşe, medyada kullanılan dil üzerinden vardılar. Bugün Avrupa’da İslam düşmanlığını körükleme, elitler eliyle yürütülen bir şey. Bunda da ekonomik ve siyasi kazanç elde ediyorlar.”