Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, ihracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesinin beklendiği belirtilerek, “Bu eğilimin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir.” denildi.
Para Politikası Kurulu’nun 21 Ekim’deki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, eylül ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1,25 arttığı, yıllık enflasyonun 0,33 puan yükselişle yüzde 19,58 olarak gerçekleştiği hatırlatıldı. Bu gelişmede, hizmet ve enerji gruplarındaki fiyat artışlarının etkisinin hissedildiği belirtilen özette, yaz aylarında fiyat artışları hızlanan gıda grubunda ise yıllık enflasyonun sınırlı bir şekilde gerilediğine işaret edildi.
Tedarik zincirindeki sorunlar ile emtia piyasalarında ve yurt içinde enerji fiyatlarındaki artışların devamıyla üretici enflasyonunun yüksek seviyelerde seyretmeye devam ettiği aktarılan özette, “Bu görünüm altında B ve C endekslerinin yıllık enflasyonları yükselirken, yakın dönem eğilimleri bir miktar gerilemiştir.” denildi.
Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanmaya rağmen yakın dönemde açıklanan güven endekslerinin, salgının etkisiyle gerilemeye başladığına vurgu yapılan özette, şunlar kaydedildi:
“Aşılama programlarında ilerleme kaydeden ekonomiler kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilemektedir. Aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir. Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.”
“Yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi bekleniyor”
Özette, eylül ayının ikinci yarısından itibaren gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasalarından çıkışların başladığı belirtilerek, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu vurgulandı.
Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği aktarılan özette, “Uluslararası emtia fiyatları, tedarik zincirlerinde devam eden sorunlar ve yurt içi enerji sektöründeki gelişmeler üretici enflasyonu üzerinde eylül ayında da etkili olmuştur. Bu dönemde ulaşım araçları, enerji, kağıt, mobilya, ağaç-mantar ürünleri, fabrikasyon metaller fiyat artışı öne çıkan alt gruplar olmuştur. Enerji sektörleri ve yoğun ana metal girdisi kullanan sektörlerde görece yüksek fiyat artışları görülmektedir.” denildi.
Özette, yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret edilerek, ciro endeksleri ve anket bazlı verilere göre 3. çeyrekte yurt dışı talebin sanayi üretimini desteklemeyi sürdürdüğü, imalat sanayi firmalarının gelecek 12 aylık döneme ilişkin yatırım eğilimlerinin de güçlendiği kaydedildi.
Aşılamanın toplumun geneline yayılmasının salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanıdığı belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Perakende satış hacim endeksi, açılmanın etkisiyle kuvvetli bir artış kaydetmiştir. Haziran ayından bu yana aşılamadaki güçlü ivmeyle birlikte kısıtlamaların hafifletilmesi, turizm faaliyetindeki ve ilgili hizmet kalemlerindeki toparlanma eğiliminin belirginleşmesinde rol oynamıştır. Dayanıklı tüketim malları talebi yavaşlarken, dayanıksız tüketim mallarında bir toparlanma gözlenmektedir. Temmuz-ağustos döneminde istihdam, açılma ve turizmdeki olumlu seyrin etkisiyle hizmetler sektörünün öncülüğünde artış kaydetmiştir. Bu dönemde tarım dışı istihdam ve tüm alt bileşenleri salgın öncesi seviyelerinin üzerine çıkmıştır. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, açılma ve iktisadi faaliyetin seyrine bağlı olarak istihdam görünümündeki iyileşmenin ve iş gücü piyasasındaki olumlu seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. Cari işlemler dengesi, ağustosta 0,5 milyar dolar fazla vermiş, 12 aylık birikimli olarak ise 4,6 milyar dolar azalışla 23 milyar dolara gerilemiştir. Geçici dış ticaret verileri, mevsimsellikten arındırılmış altın hariç ihracat ve ithalatın eylül ayında, ithalatta daha kuvvetli olmak üzere, kısmi bir düzeltme hareketi yaptığına ve ihracatın ithalatı karşılama oranının yüksek seviyelerdeki seyrini sürdürdüğüne işaret etmektedir.”
Özette, turizm gelirlerinde toparlanma eğiliminin belirginleştiği, ihracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesinin beklendiği, bu eğilimin güçlenerek devam etmesinin fiyat istikrarı hedefi için önem arz ettiği vurgulandı.
“Politika faizinde aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldı”
PPK özetinde, “Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir. Bu doğrultuda politika duruşu, enflasyon gelişmeleri, enflasyon beklentileri ve bunlar üzerinde kısa vadede etkili olacağı öngörülen geçici unsurlar da dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.” ifadeleri kullanıldı.
Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte, gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmelerinin etkili olduğu aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır. Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için güçlendirilen makroihtiyati politika çerçevesinin olumlu etkileri gözlenmeye başlamıştır. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede politika faizi 200 baz puan indirilerek yüzde 16 olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı Kurul tarafından değerlendirilmiştir. Kurul, ayrıca iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı almıştır.”
“Kararlar şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede alınmaya devam edilecek”
Özette, enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesinin beklendiği bildirildi.
Geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruşun; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi göreceği belirtilen özette, “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.” ifadesi kullanıldı.
Özette, fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesi ile döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacağı kaydedildi.
Kredi piyasası, iktisadi faaliyet, arz yönlü unsurlar ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkilerin yakından izlendiği aktarılan özette, “Gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.” denildi.