Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) blog sayfası Merkezin Güncesi’nde yer alan “Bireysel Kredi Kartlarında Azami Akdi Faiz Oranlarının Bakiyeye Göre Farklılaştırılması” başlıklı analizde, TCMB’nin kredi kartı azami akdi faizlerinde bakiyeye göre farklılaşmaya giderek kredi kartı borçluluğunu azaltmayı teşvik ettiği ve iç talepteki dengelenmeye katkı verdiği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) asgari ödemesi geciken kredi kartları için borç yapılandırma programını açıklaması ile halihazırda borçları gecikmiş bireylerin bu sıkılaştırıcı politikadan en az ölçüde etkilenmesinin sağlandığı belirtilerek, “Kurumlar arası eş güdümle alınan makroihtiyati tedbirler ile dezenflasyon süreci destekleniyor.” denildi.
TCMB’nin internet sitesinde Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü Makro Finansal Analiz Müdürlüğü Uzmanı Kübra Bölükbaş, Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü Makro Finansal Analiz Müdürü Mehmet Selman Çolak ve Başdanışman Eren Ocakverdi tarafından hazırlanan bir analiz yayımlandı.
Analizde, bireysel kredi kartları bakiyesinin diğer bireysel kredi türlerine göre daha hızlı büyüdüğüne işaret edilerek, bireysel kredi kartları bakiyesindeki yıllık büyüme oranının geçen yıl yüzde 180’e kadar yükseldiği, bu büyümede talep kaynaklı gelişmelerin yanında kredi kartının ödeme aracı olarak kullanımının da rol oynadığı vurgulandı.
Söz konusu blog yazısında, bireysel kredi kartları bakiyelerine ilişkin çeşitli dağılımların incelendiği aktarılarak, “Kart kullanıcılarının büyük çoğunluğunun düşük borç bakiyesine sahip olduğu, toplam bakiyenin az sayıda ve yüksek tutarlarda borç bakiyesine sahip kullanıcılarda yoğunlaştığı görülüyor. Bireysel kredi kartları borç bakiyesi bulunan 28 milyon aktif kart kullanıcısının yaklaşık yarısı (14 milyon kişi) 25 bin liranın altında bakiyeye sahip. Tutarlar yükseldikçe kişi sayısının gerilediği ve 150 bin liranın üzerinde borcu bulunan kullanıcı sayısının toplam içerisindeki payının yüzde 9 olduğu görülüyor. Bu grubun toplam bireysel kredi kartları tutarı içerisindeki payı ise yüzde 50’yi aşıyor.” ifadelerine yer verildi.
Bireysel kredi kartlarının hanehalkı tarafından yaygın kullanımı ve aylık harcamalardaki dalgalanmayı yumuşatan rolü göz önünde bulundurularak azami akdi faizin diğer bireysel kredi türlerinin altında belirlendiği hatırlatılan analizde, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Bu durum, bireysel kredi kartları kanalından borçlanmayı ve tüketimi teşvik ediyor. Diğer yandan, bireysel kredi kartları borç bakiyesini kredilendirme davranışının yüksek bakiye gruplarında daha yaygın olduğu görülüyor. Kart kullanıcılarının büyük bölümünün yer aldığı düşük bakiye gruplarında ise kredilendirme davranışının daha sınırlı olduğu gözleniyor. Dolayısıyla bireysel kredi kartları bakiyesinin sürükleyicisi olan yüksek bakiyeli grubun kredilendirme motivasyonunu azaltacak düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. TCMB’nin kart bakiyesine göre kredi kartı azami akdi faizlerinde farklılaşmaya gitmesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.”
“Bireylerin gelir profilleriyle de büyük ölçüde uyum arz ediyor”
Analizde, bakiyelerin kart kullanıcıları bazında gösterdiği farklılaşmanın, aynı zamanda söz konusu bireylerin gelir profilleriyle de büyük ölçüde uyum arz ettiği belirtildi.
Ücretli çalışanların idari kayıtları baz alınarak yapılan hesaplamaya göre gelir arttıkça bireysel kredi kartları bakiyelerinin de yükseldiğine dikkatin çekildiği analizde, şunlar kaydedildi:
“Yüksek bireysel kredi kartları bakiyelerinin aylık brüt gelir dağılımının üst diliminde yoğunlaştığı dikkati çekiyor. TCMB’nin atmış olduğu adımın yüksek gelirli bireylerin bireysel kredi kartları bakiyelerinin büyümesine sıkılaştırıcı etki yapması bekleniyor.
Özetle, TCMB, kredi kartı azami akdi faizlerinde bakiyeye göre farklılaşmaya giderek kredi kartı borçluluğunu azaltmayı teşvik ediyor ve iç talepteki dengelenmeye katkı veriyor. BDDK’nin asgari ödemesi geciken kredi kartları için borç yapılandırma programı açıklaması ile halihazırda borçları gecikmiş bireylerin bu sıkılaştırıcı politikadan en az ölçüde etkilenmesi sağlanıyor. Kurumlar arası eş güdümle alınan makroihtiyati tedbirler ile dezenflasyon süreci destekleniyor.”