İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depreme, kök hücre bağışında bulunduktan sonra evinin yakınında Yılmaz Erbek Apartmanı’nın zeminindeki markette yakalanan Soykan, ilk iki katı çöken binadan ekiplerin 16 saat süren çalışmasının ardından kurtarıldı.
Enkazda sağ bacağı ve kolu kolona sıkışan, yüzünde ciddi yaralar oluşan Soykan, Ege Üniversitesi Hastanesi’ndeki 3 aylık tedavinin ardından taburcu edildi.
Sağ bacağı tedavi sürecinde diz altından kesilen Soykan’a ağustosta hayırseverlerin destekleriyle alınan protez takıldı.
Kas ve tendonların zarar görmesi nedeniyle sağ kolunu kullanamayan ve İzmir’de bir süre fizik tedavi gören Soykan, çift kol nakillerinin yapıldığı Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdu.
Soykan, Türkiye’nin ilk çift kol naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibiyle görüştü. Özkan, gerekli tetkiklerin tamamlanması için hastaneye yatışı gerçekleştirilen Soykan’ı muayene etti.
Gülçin Aykut Soykan, AA muhabirine, deprem olduğunu tam anlayamadan iki, üç saniye içinde göçen binanın enkazında kaldığını hatırlattı.
Göçüğün altında 3 kişiden ses geldiğini ve Fadime Tolu’nun telefonu sayesinde dışarıyla iletişim kurarak kurtulduklarını belirten Soykan, şunları kaydetti:
“Depremden hepimiz çok etkilendik, hala tedavi görüyoruz. 5 Kasım’da yine deprem oldu, oturup ağladım. Dizlerimin bağı çözüldü, yürüyemedim. ‘Bina yıkılırsa çocuğumu nasıl kurtarırım?’ diye düşündüm. Düzce’de meydana gelen depremi duyunca çok üzüldüm. Her deprem haberinde aynı üzüntüyü, korkuyu yaşıyorum, dizlerim titriyor, kalbim duracak gibi oluyor. Yürüyemiyorum, ağlıyorum. Göçüğün altında 16 saat boyunca ‘Bugün son günüm.’ diye düşünmüştüm. ‘Enkazdan çıkabilirsem de felç kalırım.’ dedim çünkü hiç hareket edememiştim, ikiye katlanmıştım. Başım, kolum, bacaklarım komple sıkışmıştı. Üzerimizden insanların yürüdüğünü, iş makinelerinin gürültülerini duyuyorduk.”
Yüzde 93 engelli olduğunu anlatan Soykan, sağ kolunu kullanamadığını, elinde uyuşukluk olduğunu, sürekli ağrı çektiğini dile getirdi.
“Depremi yaşayanlar umudunu hiç kaybetmesin”
Sağlığına kavuşacağı günü hayal eden Soykan, şöyle devam etti:
“Buraya ‘Kol naklim olabilir mi?’ diye geldim ancak sadece çift kol nakli olabiliyormuş. Ömer hocama güveniyorum. Tetkiklerim yapılıyor, değerlendirme yapılacak. Depremden sonra bu kolumu hiç kullanamadım, tek elle yaşıyorum. Depremin izleri kolay kolay geçmiyor. O göçükten çıkabilmek mucizeydi. 1,5 ay yoğun bakımda kaldım, entübeydim ve hiç umut verilmemişti. Depremi yaşayanlar umudunu hiç kaybetmesin, hasarlı binalarda asla oturmasınlar.”
“Enkazda kalınan süre çok önemli”
Prof. Dr. Ömer Özkan da çok fazla hastanın kol nakli için merkeze başvurduğunu ancak bağışın çok az olduğunu belirtti.
Soykan’ın da nakil olmak istediğini anlatan Özkan, “Ezilmeye bağlı kollarında ciddi travması var. Kol nakli veya protez için uygun bir hasta değil, tıbbi olarak kolunu daha iyi kullanabilir mi diye ekip olarak değerlendiriyoruz. Yardımımız olabilir mi diye tetkiklerini yaptırıyoruz. Başka tedaviler için yatırdık. Tanı ve sonrasında yapılacaklar için çalışıyoruz.” diye konuştu.
Çift kol nakli için her şeyi tamamlanmış kayıtta 40 hastanın, 100 civarında da aday olabilecek hastanın olduğunu bildiren Özkan, donör çıktığı anda nakil yapılabilecek her kan, yaş ve cinsiyet grubunda hazır bekleyen hastanın olduğunu anlattı.
Depreme karşı hazırlıklı olmak gerektiğini bildiren Özkan, şunları aktardı:
“Bu konularda bizlerin de ilk müdahaleyi nasıl yaparız diye hazırlıklı olmamız gerekiyor. Doktordan sağlık çalışanlarına herkesin, her kurumun üzerine düşeni hızlıca yapması gerekiyor. Enkazda kalınan süre çok önemli. Uzuv ezildiğinde, enkazdan çıktığında hemen nasıl müdahale edilecek bunlar çok önemli konular. İlk müdahaleyi herkese çok iyi anlatmamız gerekiyor.”