Bayraktar, TEKNOFEST KARADENİZ’de ilk defa sergilenen Bayraktar Kızılelma’nın önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
TEKNOFEST’i 2018 yılında ilk kez İstanbul’da düzenledikleri hatırlatan Bayraktar, “Sonrasında 2019’da dünyanın en büyük havacılık ve teknoloji etkinliği oldu, 1 milyon 750 bin insan katıldı. Burada şunu fark ettik, Anadolu’dan çok büyük ilgi var. İstanbul’da 2 yılda bir yaparsak aslında TEKNOFEST yüksek teknoloji geliştirme tutkusunu, Türk milletinin evlatlarının böyle teknolojileri geliştirebilme kabiliyeti olduğu misyonunu sürdürebiliyor. Anadolu’da farklı yerde yapmanın da çok büyük anlamı var. Çünkü tekamül tüm yurtla beraber olacak, milli teknoloji hamlesi seferberliği toplumsal dalgası ancak tüm yurdu sardığında gerçek anlamda bu ateş tutuşacak.” diye konuştu.
İstanbul dışında ilk defa Gaziantep’te TEKNOFEST yapıldığını anımsatan Bayraktar şöyle devam etti:
“Sonrasında şu kararı aldık; bir yıl İstanbul, bir yıl Anadolu olacak şekilde TEKNOFEST düzenleyeceğiz. Gaziantep’te pandemi dönemine denk gelmişti, sonrasında İstanbul’da düzenledik. Tabii TEKNOFEST’in coşkusu yurdumuzun sınırlarını aştı. Yurt dışından da teklifler gelmeye ve ‘Bizim ülkemizde de bu organizasyonu düzenler misiniz?’ şeklinde teklifler geldi. Biz de tabii Azerbaycan’dan gelen teklif vardı, Karabağ muharebesi gerçekleşmiş ve zaferle sonuçlanmıştı. O teklifle ilk defa kardeş millet Azerbaycan’da düzenledik. Orada da TEKNOFEST yüksek hızlı bir şarj istasyonu gibi tüm Azerbaycan’ı kuşattı. Şimdi Anadolu’dayız. TEKNOFEST KARADENİZ olarak Samsun’da etkinlik yapıyoruz. Tabii Karadeniz’in her tarafında teknoloji yarışmaları oldu. Bu yarışmalara bu yıl 600 bin yarışmacı katıldı, bu inanılmaz bir rakam. Samsun’daki festival alanı da Türkiye’nin bu teknoloji serüveninde geleceğe dair bizi çok aydınlık günlerin beklediğini gösteren bir duyguya sahip.”
Kızılelma gelecek yıl uçuşa hazırlanıyor
Türkiye’nin teknoloji hamlesinin önemli olduğuna işaret eden Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Akıncı’yı düşünürseniz, dünyada sadece 3 ülke silahlı insansız hava aracı geliştirebiliyor. Hürjet var, insanlı savaş uçağımız. Türk mühendislerinin tasarladığı Gökbey var. Akıncı gibi Kızılelma var. Havacılıkta gelecek nesil anlamına gelen 5. nesil insanlı hava araçlarından sonra insansız hava araçları olacak. Bu anlamda geleceğin teknolojisini bugünden Türk mühendisleri tasarlıyor. Her şeyiyle, elektroniği, yazılımı ve mekanikle geleceğe hazırlanıyorlar. Şayet biz mevcut teknolojileri yakalamaya çalışacak olsak belki geri kalabiliriz ama paradigma noktalarına odaklandığınızda SİHA’larda gördüğümüz gibi tüm dünyanın da takdir ettiği teknolojiyi yakalayabiliyoruz. Kızılelma bir anlamda bunun ifadesidir. Artık sahnenin önünde Türk mühendislerinin geliştirdiği, tasarladığı ve kullanıma sunduğu uçaklar var. Kızılelma’nın uçacak portatifi burada sergileniyor. İnşallah 2023 yılında uçacak. Yani uçuşa hazırladığımız iki model var, bu onlardan bir tanesi. Yani maket değil. Uçuşa hazırlıyoruz şu anda, inşallah önümüzdeki yıl uçacak. Bunun yanı sıra Hürjet’in ilk uçuşu TUSAŞ tarafından önümüzdeki yıl yapılacak. Hürjet eğitim uçağıdır, aynı zamanda hafif taarruz uçağıdır.”
Bayraktar TB2’ye 24 ülkeden talep geldi
Bir basın mensubunun “Bayraktar TB2″ye yurt dışından ne kadar talep olduğu sorması üzerine Bayraktar, “Bayraktar TB2’ye şu ana kadar 24 ülkeden talep geldi. Sipariş ve ihracat sözleşmesi imzalandı. Bu sayı her geçen gün artıyor. Bir kısmı Doğu Asya bir kısmı Avrupa, yani dünyanın farklı yerlerinden talep var. Akıncı’ya da 4 ülkeden talep var. Onlarla da ihracat sözleşmesi imzalandı, ciddi bir talep ona da var.” ifadesini kullandı.
Selçuk Bayraktar, TEKNOFEST’in gelecek yıl İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirileceğini kaydetti.
Karabağ Zaferi’nin çok önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Karabağ bizim içimizde kanayan bir yaraydı. Gençlik yıllarımızda oradaki soydaşlarımızın manzaraları bizi derinden yaralamıştı. Adeta çocukluğumuzda hafızamıza kazınmıştı. Allah’a şükür, Türk orduları işgalden azat ettiler topraklarımızı. Kanayan yaramızı onarmış oldular, yüreğimize su serptiler. Burada milli teknolojilerimizin önemi bir kez daha anlaşıldı. Dünyanın her tarafından ambargo haberleri gelmeye başladı. Aslında o ambargolar daha önceden de vardı, bir yandan da propaganda maksatlı haberler geldi. Biz yurt dışından alıp uçaklarımıza taktığımız kameralar yerine yerli kameralar daha önce kullanmaya başlamıştık. Şunu gördük, bağımsızlık, egemenlik için milli teknolojilerimizi geliştirmemiz şart.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin son 20 yılda insansız hava araçları konusunda büyük ilerleme kaydettiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yunanistan bildiğim kadarıyla Amerika ve İsrail’den ya kiralama ya da tedarik edip satın alma yoluna gidiyor. Ufak bir program başlattıklarını duyurdular. Elbette bunlar alt sınıftaki İHA sistemleri. Türkiye bu alanda teknoloji geliştirme açısından son 20 yıllık mücadelesinde dünyada ilk üçe girdi. Hatta Türk Silahlı Kuvvetleri insansız hava araçları teknolojisini muharebeye adapte etme noktasında dünyada bir numara diyebiliriz. Bizim derdimiz yakaladığımız öncülüğü kaybetmemek. Bunu tüm topluma yaymak. Bizim derdimiz, buradaki başarıyı diğer alanlara da yaymak. Stantları gezdiğinizde göreceksiniz ki ülkemizin sivil, diğer alanlarında da önemli girişimler oluşturmaya başladı. Bunun dünyada konuşulduğunu göreceksiniz. Bizim gayretimiz bunu sürekli kılmak.”
Kızılelma’nın teknik özellikleri hakkında bilgi veren Bayraktar, “Kızılelma az görünür nitelikte tasarlandı. Mühimmat istasyonları gövde içine gömülü şekilde veya harici şekilde. Elbette az görünür olmak tümüyle radarda görünmeyeceği anlamına gelmez. Radar olmasa da kameralarda da hava araçları görünüyor. Elbette az görünürlük avantaj sağlıyor. Bizler muharebe alanına paradigma değiştirecek teknolojilerle girdik. Bu diğer teknolojilerin daha zayıf olduğunu göstermiyor ama yenilik yaptığınızda bir anlamda üstünlük sağlamış oldunuz.” diye konuştu
“Kızılelma’nın ismi bizim için önemli”
Kızılelma’nın isminin nereden geldiği hakkında bilgi veren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Kızılelma’nın ismi bizim için önemli. Kızılelma yaklaşık 20 senedir insansız hava araçları üzerinde ilk çalışmaya başladığımız günden itibaren hedefimiz olan bir platformdu. Biliyorsunuz Kızılelma, Türk-İslam tarihinde ve mitolojisinde çok önemli bir kavram. Sanıldığı gibi dünyayı fethetme, kontrol etme anlamını içermiyor. Bir anlamda bizler için ülkemizin milli teknoloji hamlesine ulaştıkça uzaklaşan soyut ve somut hedefler anlamına geliyor. 20 senedir de bizim Kızılelma’mız, bu sınıfta bir insansız hava aracı geliştirmekti. Dünyada da çok az sayıda ülke bu alanda çalışıyor. Bunu yapabilmek için 2003’te mini İHA yaptık. 6 kilodan başlayıp 6 tona giden yol ancak böyle gidebilirdi.”
“Yurt dışından gelecek ya da gelmeyecek sistemler bizi ilgilendirmiyor”
Uzay çalışmaları ve kanser araştırmaları üzerinde çalıştıklarını aktaran Bayraktar, “Uzay alanında yeni çalışmalarımız var ama biraz daha TEKNOFEST özelinde. Bunun yanında Can Sağlığı Vakfımızı kurduk. Psikoloji ve onkoloji kanser araştırmaları üzerine çalışıyoruz. Onlar da zaman alacaktır. 5-10 yıl sonra istediğimiz noktaya gelecektir. Bu işler sabır işidir. Uzay çalışmaları da öyle 5-10 yıl sürecektir. İnşallah havacılıktaki serüvenimizin yeniden doğuşu gibi uzayda da serüvenimize katkıda bulunmaya çalışacağız.” diye konuştu.
“İsviçre saati gibi Türk SİHA’ları bütün dünyada konuşuluyor artık” diyen Bayraktar, şunları kaydetti:
“Geleceği tümüyle insansız hava araçlarının, insansız savaş uçaklarının domine edeceğini bekliyoruz. Bütün teknoloji buna doğru gidiyor. Sadece havada da değil, karada denizde de böyle olacak. Yurt dışından gelecek ya da gelmeyecek sistemler açıkçası bizi ilgilendirmiyor. Allah’a şükür bugün yurt dışından gelen SİHA’lar olsaydı bunları göremeyecektik. Belki vermemeleri daha iyidir. Milli savunma sanayimiz acısından iyidir. Bugüne kadar bizi bu aşamaya getirmeyen neydi diye sormak gerekir. Niye bir Türk evladı dünya niteliğinde bir teknolojiyi geliştiremez. Buna inanmak gerek. Sonra büyük bir özveriyle, ruhla hayatını adaman lazım. Baykar’ın hikayesine bakın, Özdemir Bayraktar, ben, abim ve annem iş yerinde halen daha yaşıyorlar. Babam ölene kadar iş yerindeydi. ‘Biz zaten yapamayız’ algısı. TEKNOFEST’i neden yapıyoruz. İşte tam da bu nedenden yapıyoruz. Tam da bunun yıkıldığı yer TEKNOFEST. Futbolda elde ettik, kebapta elde ettik. Neden SİHA’larda elde etmeyelim? Çünkü kimse inanmadı. Şimdi çok daha fazlasını nasıl yapacağız?”