Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 2021’in son AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın bitiminde gazetecilere, görüşülen konular hakkında bilgi verdi.
Borrell, bakanların iki yaptırım paketi hakkında karar aldığını, bunlardan birinin Mali’de siyasi geçişi engelleyen kişi ve kuruluşları, diğerinin ise Libya, Suriye, Ukrayna, Mozambik, Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde faaliyet gösterdiği belirtilen Rus güvenlik şirketi Wagner’i hedef aldığını hatırlattı.
“Rusya’nın hibrit savaşı dünyada birçok yerde tehdit oluşturmakta ve istikrarsızlığa yol açmaktadır” diyen Borrell, Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askeri tahkimat yaptığını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne tam destek verdiklerini söyledi.
Josep Borrell, “AB bakanlarının hepsi bugün şu konuda çok netti. Ukrayna’ya karşı herhangi bir saldırganlığın Rusya için siyasi sonuçları ve yüksek ekonomik bedeli olacaktır. Bu konuda küresel anlamda transatlantik ortaklarımız ve benzer düşünen ülkelerle koordinasyon içindeyiz.” dedi.
Borrell, konunun 16 Aralık’ta düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde de ele alınacağı bilgisini paylaştı.
Bugünkü toplantıda Belarus’u da görüştüklerini aktaran Borrell, Belaruslu muhaliflerle temas halinde olduklarını, “demokratik bir Belarus için” muhalefeti desteklemeyi sürdüreceklerini dile getirdi.
AB Yüksek Temsilcisi Borrell, Belarus’tan AB ülkelerine geçmek isteyen kişilerin, bu ülkeye gelmesini engellemek amacıyla gösterdikleri çabaların başarılı olduğunu, kaynak ülkeleriyle temaslarının süreceğini bildirdi.
Maraş
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Kıbrıs’taki kapalı Maraş’ın bir kısmının açılması kararının etkilerini de görüştüklerini dile getiren Borrell, bunun BM Güvenlik Konseyi kararlarına karşı olduğunu savunarak, AB üyelerinin Kıbrıs Rum yönetimiyle dayanışma içinde olduğunu belirtti.
Borrell, AB ülkelerine Maraş ile ilgili bir “seçenekler belgesi” sunduğunu ifade ederek, “Bu seçenekler belgesini değerlendirme konusunda mutabık kaldık. Seçenekler arasında geçen temmuzda Maraş’ın bir kısmının açılması kararıyla doğrudan ilgili kişi ve kuruluşlara özel yaptırım rejimi oluşturulması da bulunuyor.” sözlerini sarf etti.
Konuyu AB ülkelerinin daimi temsilcilerinin takip edeceğini kaydeden Borrell, Türkiye’nin BM sürecine dönmesini istediklerini kaydetti.
Josep Borrell, “AB Dış İlişkiler Konseyi, olumlu bir çözüme yönelik ortamın yaratılmasının ve Maraş ile ilgili güven artırıcı önlemlerin hayati önemde olduğunu, bunların Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olacağını düşünmektedir.” diye konuştu.
Afganistan
Bakanların toplantısında öğle yemeği bölümüne Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’nin katıldığını ve Afganistan’ı ele aldıklarını bildiren Borrell, Katar’ın Afganistan söz konusu olduğunda önemli bir ülke haline geldiğini aktardı.
Borrell, Afganistan’daki geçici Taliban hükümeti ile bazı operasyonel ilişkilerin gerekli olduğunu, bunun Taliban’ı tanıma anlamına gelmeyeceğini, özellikle Afganistan ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kapsamında Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri artırmak istediklerini vurguladı.
“Etiyopya benim için hüsrandır”
Venezuela ve Afrika ile ilişkileri de görüştükleri bilgisini paylaşan Borrell, Etiyopya’da ordu ile isyancı Tigray Halk Kurtuluş Cephesi arasındaki çatışmaları engellemek için uğraştıklarını, ancak bunu başaramadıklarını belirtti.
Ülkede ağır bir insani kriz yaşandığını, ciddi insan hakları ihlalleri bulunduğunu, Etiyopya’nın kuzeyinde insani yardımların sadece yüzde 10’unun ihtiyaç sahiplerine ulaşabildiğini söyleyen Borrell, şöyle devam etti:
“AB dışişleri bakanları toplantılarında bu yıl en çok konuştuğumuz konu Etiyopya oldu. Bu konu aynı zamanda benim için çok büyük hüsrandır, çünkü ciddi insan hakları ihlallerine, toplu tecavüzlere, cinsel şiddetin savaş silahı olarak kullanılmasına, cinayetlere ve etnik temelli toplama kamplarına, uygun şekilde tepki veremedik. Bunları durduramadık. Oy birliği olmadığı için zorlayıcı tedbirler alamadık.”