Johansson, Avrupa Politika Çalışmaları Merkezinin (CEPS) “Ukrayna’daki savaştan kaçan kişilere AB ve uluslararası camianın verdiği karşılık” konulu seminerde videokonferans yöntemiyle konuşma yaptı.
AB ülkelerine Ukrayna’dan bugüne kadar 2,8 milyon kişinin girdiğini belirten Johansson, bunların yüzde 90’ının kadın ve çocuklardan oluştuğunu söyledi.
Johansson, AB ülkelerinin Ukrayna’daki savaştan kaynaklanan sığınmacı krizine hızlı karşılık verdiğini, 2001’de çıkarılan Geçici Koruma Yönergesini ilk kez harekete geçirdiğini hatırlattı.
Ukrayna’ya komşu ülkelerin ve bu ülkelerde halkın Ukrayna’dan gelenlere yardımcı olmak için çabaladığını aktaran Johansson, 2015’te Suriye’deki iç savaş nedeniyle ortaya çıkan göç krizinde durumun farklı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“2015’teki mülteci kriziyle şimdiki durumu karşılaştırmam gerekirse ben o zaman İsveç’te (bakan olarak) göç ve entegrasyon konularından sorumluydum, İsveç kişi başına en fazla sığınmacı alan AB üyesiydi. O zaman AB’nin ortada olmadığı izlenimini edindim. Kendimizi çok yalnız hissettik. Almanya ve Avusturya gibi bazı üye ülkelerin kolları sıvadığını gördük ama o zaman biz İsveç’te kendimizi çok yalnız hissettik.”
Johansson, AB’nin şu anda 2015’tekinden daha büyük bir sığınmacı krizi olmasına rağmen daha iyi iş çıkardığını dile getirerek Ukraynalılar için Geçici Koruma Yönergesi’ni gündeme getirdiğinde birçok AB üyesinin tereddüt ettiğini söyledi.
“Geçici Koruma Yönergesi bence 2015’te de kullanılmalıydı ama o zaman bu siyasi olarak mümkün olmadı.” diye konuşan Johansson, şunları kaydetti:
“Mesele göçün yönetilmesidir. Göç ve mülteciler korkulması gereken bir şey değildir. Korkulması gereken savaştır. Putin korkulması gereken biridir. Ancak göçmenlerden korkulması gereksizdir. Göç yönetilmesi gereken bir şeydir ve bunu birlikte yapmalıyız. Bence şu ana kadar AB üyelerinden, vatandaşlardan, AB Komisyonundan doğru karşılık aldık. Ancak bu daha başlangıç. Çok daha fazla mülteci gelecek.”