Bakanlıktan yapılan açıklamada, Rus hükümetinin sınırlarının içindeki ve dışındaki muhaliflere karşı sinir gazı kullanarak Kimyasal Silahlar Sözleşmesi kapsamındaki taahhütlerini açıkça ihlal ettiği, hem kendi vatandaşlarını hem de diğer ülkelerin vatandaşlarını ölümcül riske attığı belirtildi.
Açıklamada, Bakanlığın Rusya’nın kimyasal silah faaliyetlerinde kullanılabilecek hassas ABD teknolojilerine erişimini engellemeye kararlı olduğu vurgulandı.
Bu kapsamda Rusya’ya yönelik ihracat kısıtlamalarının genişleteceği aktarılan açıklamada, Mart 2018’de eski Rus askeri istihbarat subayı Sergei Skripal ve kızının İngiltere’de sinir gazıyla zehirlenmesi üzerine uygulanan yaptırımların sıkılaştırılacağı aktarıldı.
ABD yönetimi, 2 Mart’ta, Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın zehirlenmesiyle ilgili olarak aralarında Federal Güvenlik Servisinin (FSB) Başkanı Aleksandr Bortnikov, Rusya Devlet Başkanlığı İdaresi İç Politika Yöneticisi Andrey Yarin ile Savunma Bakan Yardımcıları Pavel Popov ve Aleksey Krivoruçko’nun aralarında bulunduğu 7 Rus yetkiliye yaptırım uygulama kararı almıştı.
Navalnıy’ın zehirlenmesi
Rusya’nın Tomsk şehrinden Moskova’ya gitmek üzere 20 Ağustos 2020’de uçağa binen Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın uçuş esnasında zehirlendiği iddia edilmişti.
Kremlin’e muhalif Navalnıy, 22 Ağustos 2020’de ilk tedavi gördüğü Omsk’tan özel bir uçakla Berlin’deki Charite Hastanesine nakledilmişti. Tedavi gördükten sonra Aleksey Navalnıy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus istihbarat servisi aracılığı ile kendisini zehirlettiğini iddia etmişti.
Navalnıy, Almanya’dan döner dönmez Moskova’daki havalimanında 17 Ocak’ta tutuklanmıştı. 2 Şubat’ta Moskova Şehir Mahkemesi, Navalnıy’ın geçmişte yolsuzluk davası sonucunda verilen 3,5 yıllık ertelenmiş hapis cezasını, evde geçirdiği hapis cezasını da hesaplayarak, 2,5 yıllık normal hapis cezasına çevirmişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 16 Şubat’ta Navalnıy’ın derhal serbest bırakılması için Rusya’ya geçici tedbir aldığını bildirmeye karar vermişti. Kremlin ise AİHM’in kararının yasa dışı olduğunu savunmuştu.