Kayseri’de beyin ölümü gerçekleşen akranının bağışladığı kalple yaşama dönen, ailesiyle 6 Şubat depremlerini atlatan 16 yaşındaki Çağatay Şahan, yeni bir hayata başlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Ailesiyle Kahramanmaraş’ta yaşayan Çağatay Şahan’a yaklaşık 3 yıl önce kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Bilkent Şehir Hastanesine yatırılarak acil nakil listesine alınan, bir süre yapay kalp cihazıyla yaşamını sürdüren 16 yaşındaki çocuk ve ailesinin tükenen umutları, 1,5 yıl önce sabaha karşı gelen bir telefonla yeniden yeşerdi.
Kayseri’de beyin ölümü gerçekleşen bir çocuğun bağışlanan kalbi, Kalp-Damar Hastanesinde yapılan operasyonla Çağatay Şahan’a nakledildi. Yeni kalbiyle sağlıklı bir yaşam süren Şahan ve ailesi, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden kurtulmayı başardı.
Deprem sonrası sağlıklı bir ortamda kalabilmesi ve kontrollerinin yapılabilmesi için Bilkent Şehir Hastanesine yatırılan Çağatay Şahan, duygularını AA muhabirine anlattı.
“Yardım ettiğim teyzenin duası kabul oldu, o gece telefon geldi”
Yakında 17 yaşına basacağını belirten Şahan, enfeksiyon sonucu kalp yetmezliği geliştiğini, üç yıl boyunca yapay kalp cihazıyla yaşadığını, bunun hem psikolojik hem fiziksel olarak çok zor olduğunu dile getirdi.
Şahan, Bilkent Şehir Hastanesinde tedavi gördüğü dönemde umutla uygun bir bağışçının çıkmasını beklediğini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastanede yatarken bir teyze vardı, marketten bir şey almamı istemişti. Ona yardımcı olunca bana sağlığıma kavuşmam için çok dua etmişti. O günün gecesinde kalp nakli için uygun biri olduğu telefonunu aldık.
O teyzenin duası sayesinde olduğunu düşünüyorum, o güne kadar uygun biri çıkmamıştı. Sabaha karşı bir telefon gelmiş. Hemşire odama kan almaya geldi, kalp nakli için uygun bir bağışçı bulunduğunu söyledi. Hemen ameliyat hazırlıkları başladı. O anki şaşkınlığımı, heyecanımı anlatamam. Uzun zamandan beri bekliyordum.”
“Herkes organ bağışında bulunmalı”
Çağatay Şahan, 1,5 yıl önce Kayseri’den kendisine kalbini bağışlayan akranına hep dua ettiğini dile getirdi.
Doktorları ve hastane çalışanlarına hem nakil süreci hem de deprem sonrası kendilerine sahip çıktıkları için teşekkür eden Şahan, “Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Organ bağışı gerçekten çok önemliymiş, yaşayan biliyor, herkes bağışçı olmalı. Biz üstüne depremi de atlattık, onu da cidden yaşayan anlıyor. Üç kuzenim vefat etti depremde. Psikolojik olarak çok zorlandım ama artık iyi olmaya çalışıyorum.” diye konuştu.
“Depremden kurtulmamız da bir mucizeydi”
Anne Nejla Şahan ise deprem gecesi çok korktuklarını dile getirerek, “Depremden kurtulmamız da gerçekten bir mucizeydi. Oğlum deprem sonrası iki aydan beri hastanede yatıyor. Artık taburcu olacak, tekrar Kahramanmaraş’a döneceğiz.” dedi.
Çağatay’ın nakil beklerken sürekli hastaneye yatırıldığını, zor dönemler geçirdiklerini aktaran Şahan, şöyle devam etti:
“Çok şükür oğlum artık iyi, normal hayatına dönüyor. Herkesin organ bağışında bulunmasını isterim. Nakil beklemenin zorluğunu biz yıllarca hastanelerde yaşadık. Oğluma kalbini bağışlayan çocuğu da Allahım rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ailesine sabır diliyorum.”
“Organ nakli yapılan kişiler gayet uzun bir ömür sürebiliyor”
Çağatay’ın kalp naklini ekibiyle gerçekleştiren Bilkent Şehir Hastanesi Kalp Nakil Sorumlusu Prof. Dr. Ümit Kervan, ilk olarak 5-6 yıl önce şiddetli kalp yetmezliğiyle hastaneye başvuran çocuğu nakil sürecine kadar yapay kalp cihazıyla hayatta tuttuklarını aktardı.
Üç yıl sonunda Çağatay’a kendi yaş grubundan bir çocuğun organ bağışı sayesinde kalp nakli yapıldığını belirten Kervan, gerekli barınma koşulları sağlandığı için Çağatay’ın taburcu edileceğini söyledi.
Prof. Dr. Kervan, “Çağatay’ın yeni kalbi vücuduna çok iyi bir şekilde uyum sağladı. Kullandığı ilaçlar da azalıyor. Kalp nakli sonrası uzun süre yaşayan hastalarımız var. İnsanlarımız şunu bilmeliler, organ nakli yapılan kişiler gayet uzun bir ömür sürebiliyor.” ifadesini kullandı.
“İnsanlarımız gönül rahatlığıyla organ bağışında bulunabilir”
Kervan, Türkiye’nin organ nakli konusunda çok başarılı olduğuna, 1978’de dünyada bu konudaki ilk kanunu çıkaran ülkeler arasında yer aldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Sağlık Bakanlığı organ bağışıyla ilgili süreci bu kanun çerçevesinde sıkı bir şekilde izliyor. İnsanlarımız gerçekten gönül rahatlığıyla organ bağışında bulunabilir. Buna çok ihtiyaç duyan, nakil bekleyen hastalarımız var. Karaciğer ve böbrekte canlıdan nakiller yapılabiliyor ama kalp ve akciğer nakli ancak kadavradan olabiliyor. Sağlıklıyken hepimiz bir anda nakil ihtiyacı duyan hastalardan biri olabiliriz.”
Organ bağışında bulunmak isteyen kişilerin bunu mutlaka yakınlarıyla paylaşması gerektiğini belirten Kervan, kişi yaşamını kaybettiğinde ailesinin bu kararını bilmesinin karar verme sürecinde büyük önem taşıdığını ifade etti.
“Her yaş grubundan nakil bekleyen hastamız var”
Kervan, toplumsal farkındalığın artmasının organ bağış oranlarını da artıracağına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Kalp yetmezliği geliştiğinde eğer nakil yapamaz, yapay kalp cihazı takamazsak hastalarımızın yüzde 85’ini maalesef bir yıl içinde kaybediyoruz. Ancak yüzde 15’ini bir yıl yaşatabiliyoruz. Küçük çocuklardan yetişkinlere her yaş grubundan nakil bekleyen hastamız var. Bu ülkeye katkı sağlayacak nice insanımızı kaybediyoruz. Bu nedenle organ bağışında bulunmak çok önemli.”
“Salgından önce yılda yaklaşık 25 kalp nakli yapıyorduk”
Bilkent Şehir Hastanesinin kuruluşundan itibaren organ naklinde bir merkez konumunda çalıştığını, ayrı bir kalp ve akciğer nakli yoğun bakım ünitelerinin bulunduğunu anlatan Kervan, merkezdeki sağlık çalışanlarının tamamının sadece organ nakli üzerine çalıştığını söyledi.
Kervan, geçen yıl uluslararası eğitim merkezi olduklarını anımsatarak, “Hastane olarak yılda yaklaşık 55-60 civarında hastamıza yapay kalp cihazı takıyoruz. Kovid-19 salgından önce de yılda yaklaşık 20-25 civarında kalp nakli yapıyorduk. Bu uluslararası rakamlara bakıldığında iyi oranlar. Salgın dönemiyle birlikte bir miktar azalan bu oranların en kısa sürede tekrar artmasını umut ediyoruz.” diye konuştu.