Scholz, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Genel Sekreter Antonio Guterres ve Türkiye’nin arabuluculuğuyla tahıl ihracatının yeniden mümkün kılınması, büyük bir takdiri hak etmektedir.” dedi.
Başbakan Scholz, ülkesinin, Ukrayna’yı gıda ihracatı konusunda desteklediğini vurguladı.
Ukrayna’ya açtığı savaş nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i eleştiren Scholz, “(Vladimir) Putin bu savaşı tek bir amaçla yürütüyor; Ukrayna’yı ele geçirmek. Kendi kaderini tayin hakkı ve siyasi bağımsızlık onun için önemli değil. Bunun için tek bir kelime var; bu, düpedüz emperyalizmdir. Emperyalizmin geri dönüşü sadece Avrupa için bir felaket değildir. Bu, aynı zamanda emperyalizm ve yeni sömürgeciliğin antitezi olan küresel barış düzenimiz için de bir felakettir. İşte bu nedenle 141 devletin bu salonda Rus fetih savaşını kesin bir dille kınaması çok önemlidir” diye konuştu.
Kuzey Kore, Suriye, İran ya da Belarus gibi ülkelerde yüzbinlerce insanın esir kamplarında ya da hapishanelerde acı çektiğini, keyfi muamele ve işkence gördüğünü belirten Scholz, “Bu yerlere de bakmalı ve harekete geçmeliyiz. Taliban Afganistan’daki kadınları ve kız çocuklarını en temel haklarından mahrum bıraktığında bunu görmeli ve harekete geçmeliyiz. Rusya Mariupol, Buça ya da Irpin’de savaş suçu işlediğinde bunu görmeli ve harekete geçmeliyiz. Katillerden hesap soracağız. Uluslararası Ceza Mahkemesine ve İnsan Hakları Konseyi tarafından kurulan bağımsız soruşturma komisyonuna tam destek vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Eski İnsan Hakları Yüksek Komiserinin Sincan’daki Uygurların durumuyla ilgili bir rapor sunduğunu anımsatan Scholz, “Çin, yüksek komiserin tavsiyelerini uygulamalıdır. Bu, egemenliğin ve gücün bir işareti ve daha iyiye doğru bir değişimin garantisi olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
Kuralların ve kurumların 21. yüzyılın gerçeklerine uyarlanması gerektiğinin altını çizen Scholz, “Bunlar çoğu zaman 30, 50 veya 70 yıl öncesinin dünyasını yansıtırlar. Bu durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi için de geçerlidir.” dedi.