Geçen yılın 4 Ağustos’u Lübnan tarihinin en büyük patlamalarından birinin yaşandığı çok zor bir gündü. Ülke, Beyrut Limanı’nda bulunan 2 bin 750 ton amonyum nitratın infilak etmesiyle yeni bir felaketin ortasına düştü. Patlamada hayatını kaybeden 200’den fazla kişi ve yaklaşık 6 bin 500 yaralının ailelerinin acısını dindirecek ve gözyaşını silecek bir gelişme henüz yaşanmadı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Lübnan makamlarını, patlamayla ilgili 6 aydır adaletin sağlanmamasından sorumlu tutarak, 3 Şubat’ta uluslararası soruşturma çağrısı yaptı.
AA muhabirine konuşan acılı aileler, altüst olmuş bir şekilde hayatlarını sürdürürken tek istedikleri şeyin patlamayla ilgili gerçeklerin ortaya çıkarılarak sorumluların cezalandırılması olduğunu söyledi.
Soruşturma durmuş durumda
Beyrut patlaması hakkında yürütülen soruşturmaların durduğunu söyleyen kurban ailelerinin sözcüsü İbrahim Hatit, “Soruşturmaların bir buçuk aydan fazla bir süredir gerekçesiz bir şekilde durdurulmasını Lübnan halkı şaşkınlıkla ve üzüntüyle karşılıyor.” diye konuştu.
Beyrut limanı itfaiye ekibinde görevli ve patlamadan hemen önce çıkan yangını söndürmeye çalışan kardeşini kaybeden Hatit, “En azından gerçekler hakkında bilgi sahibi olmalıyız ve patlamayla ilgili bilgiler bugünkü gibi muğlak kalmamalı.” dedi.
Soruşturmaların gecikmesinin kurbanların ve yaralıların ailelerini daha da üzdüğünü söyleyen Hatit, “İstediğimiz tek şey soruşturmaların başarıyla tamamlanarak, yetimlerin gözyaşının silinmesi ve anaların yürek acısının dindirilmesidir.” şeklinde konuştu.
“Kalplerimizdeki acı dinmedi”
Patlamada hayatını kaybeden Yüzbaşı Eymen Nureddin’in kız kardeşi Servet Nureddin, hislerini aktardığı konuşmasında, “Patlamanın üzerinden geçen acı ve kederle dolu 6 aya rağmen, henüz bir sonuca ulaşamadık. Kalplerimizdeki büyük acı dinmedi ve gözyaşlarımızı silemedik.” ifadelerine yer verdi.
Kardeşinin limanın içerisindeki askeri hizmetler merkezinde görevli olduğunu ve patlamadan hemen önce çıkan yangını söndürmek için itfaiye ekiplerine yardım ettiğini söyleyen Nureddin, “Gülüşümüzü ve dayanma gücümüzü bizden çaldılar. Sadece kardeşim Eymen’i öldürmediler, ailesinin her bir ferdini ruhsal olarak öldürdüler. Onu çok özlüyoruz. Gözlerimize uyku girmiyor. Kurbanların ailelerinin acısı her geçen gün daha da artıyor.” diye konuştu.
Şeffaf bir soruşturma talebinde bulunan Nureddin, “Bu patlayıcıların kim tarafından limana sokulduğunu öğrenmeden ve suçluların cezalandırıldığını görmeden susmayacağız ve gözyaşlarımız dinmeyecek.” dedi.
Patlamadan Lübnan devleti sorumlu tutuluyor
Nureddin’in yaşadığı acının aynısını William Nunn adlı genç de yaşıyor. Limandaki itfaiye ekibinde çalışan kardeşi Joe Nunn’u patlamada kaybeden acılı kardeş, felaketin sorumluluğunu Lübnan devletine yükledi.
“Emniyet güçleri, limanın 12 numaralı ambarında şiddetli patlamalara sebep olabilecek amonyum nitratların olduğunu bildiği halde kardeşimi ve diğer itfaiyeci arkadaşlarını nasıl yangını söndürmeye gönderdi?” diye soran Nunn, kurban ailelerinin acısını hafifletmek için adaletin sağlanmasını amaçladıklarını söyledi.
Kurban aileleri olarak birçok ziyarette bulunarak “soruşturma dosyasındaki siyasi baskı ve engelleri” araştırdıklarını söyleyen Nunn, soruşturma sürecini hızlandıracak uydu görüntülerinin Lübnan yargısına ulaştırılmasında da uluslararası bir ihmalin söz konusu olduğunu söyledi.
Daha öncesinde Lübnan’da, eski Başbakanlar Saad el-Hariri, Necib Mikati, Temmam Selam ve Fuad Sinyora ile Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat’ın yanı sıra Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca ve Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan da patlama için uluslararası soruşturma açılmasını istemişti.
1400 dava açıldı
Hayatını kaybedenlerin aileleri ile patlamadan madden ve bedenen zarar gören mağdurlar, meseleye gönüllü olarak bakan Beyrut Barosu aracılığıyla şu ana kadar patlamayla ilgili 1400 dava açtı.
AA muhabirine konuşan Beyrut Barosu üyesi Şükri Haddad “soruşturmaların üç koldan devam ettiğini” söyledi.
Haddad, ilk olarak patlayıcıların limana nasıl geldiğini, ikinci olarak söz konusu patlayıcıların hangi sebeple 7 yıl boyunca limanda kaldığını ve son olarak da patlamaya neden olan eylemle ilgili soruşturmaların devam ettiğini belirtti.
Haddad, yapılan araştırmalar sonucunda bu olaylarla bağlantılı olabilecek her hangi bir kişi ve kurumla ilgili Beyrut Barosunun dava açarak soruşturma talep ettiğini söyledi.