Kripto para birimlerine yönelik talep her geçen gün artarken, dünya genelinde milyonlarca madenci Bitcoin üretimi için birbirleriyle yarışıyor.
Madencilik faaliyetleri için yüksek kapasiteli bilgisayarlar ve enerji gücü gerekirken, talebe paralel olarak madencilerin enerji ihtiyacı da artış gösteriyor.
Bitcoin, elektrik tüketimiyle Finlandiya ve Belçika gibi ülkeleri geride bırakıyor
Cambridge Bitcoin Elektrik Tüketim Endeksi verilerine göre, Bitcoin madenciliği için yıllık 87,2 teravatsaat elektrik tüketiliyor.
Bitcoin üretimi için kullanılan yıllık elektrik miktarı Finlandiya (84,2 teravatsaat), Belçika (82,1 teravatsaat), Şili (74,9 teravatsaat), Bangladeş (70,6 teravatsaat) ve Kolombiya (70,2 teravatsaat) gibi ülkelerin yıllık elektrik tüketimlerini geride bırakıyor.
Digiconomist’in verileri ise Bitcoin’in yıllık karbon ayak izinin 71,04 metrik ton seviyesinde olduğunu gösteriyor. Bunun Yunanistan’ın karbon ayak iziyle eş değer olduğu tahmin ediliyor.
Tek bir Bitcoin’in üretiminin karbon ayak izinin 227 ton olduğu hesaplanırken, bir Bitcoin değerindeki altın madenciliğinin karbon ayak izinin 18 ton olduğu belirtiliyor.
Tükettikleri enerji miktarı ve çevresel etkileriyle eleştirilerin odağında olan kripto para madencileri, enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin ve karbon salınımını azaltmanın yollarını arıyor.
Madencilik şirketleri enerji firmalarıyla iş birliği kuruyor
Temiz enerji arayışındaki madenciler, yenilenebilir kaynakların yanı sıra nükleer enerjiye yönelirken, madencilik şirketleri ile enerji firmaları arasındaki iş birliği anlaşmalarının sayısı da artıyor.
Son olarak, Kaliforniya merkezli mikro nükleer reaktör şirketi Oklo ile kripto para madenciliği alanında hizmet sunan Compass Mining’in temmuzda 20 yıllık bir iş birliğine imza attığı biliniyor. Anlaşma kapsamında Oklo, madencilik faaliyetleri için ilk aşamada en az 150 megavat temiz enerji sağlamayı planlıyor.
Öte yandan Ohio merkezli enerji şirketi Energy Harbour da 5 yıllık bir ortaklık kapsamında Aralık 2021 itibarıyla Standard Power’ın Ohio’daki madencilik merkezi için nükleer enerji sağlamayı hedefliyor.
Teksas merkezli Talen Energy şirketi de 2022’nin ikinci yarısında faaliyete geçmesi beklenen Pensilvanya’daki nükleer santralinin yakınında bir kripto para madencilik tesisi ve veri merkezi kurmayı planlıyor.
“Nükleer enerji, kripto para birimi için en uygun elektrik tedarikçisi”
Nükleer Enerji Enstitüsü Politika Geliştirme ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı John Kotek, AA muhabirine, endüstrilerin daha sürdürülebilir ve karbonsuz iş uygulamalarına odaklandığını söyledi.
Bu durumun kripto para sektöründe daha belirgin olduğunu belirten Kotek, “Finans sektörü ile rüzgar, nükleer ve güneş gibi karbonsuz teknolojiler arasında güçlü bir bağ kurmak, mevcut sistemlerin geliştirilmesinde ve iklim değişikliğinin ele alınmasında önemli bir adımdır.” dedi.
Kotek, finansal çevrelerin iş ve yatırım kararlarını alırken sürdürülebilirliği giderek daha fazla önemsediğini dile getirerek şöyle devam etti:
“Kripto para endüstrisi bu eğilimin farkına varıyor ve kripto para madencileri, operasyonları için hızla uygun fiyatlı, güvenilir, karbonsuz enerji kaynaklarına yöneliyor. Nükleer enerji, kripto para birimi için en uygun elektrik tedarikçisidir. Anlık ve bol tedarik sağlar. 7/24 karbonsuz enerjidir. Nükleer santraller daha esnek faaliyet göstermesine yardımcı olurken, madencilerin operasyonlarını diğer üretim kaynaklarının yapamayacağı şekilde ölçeklendirmesine izin verir.”
Nükleer enerjinin rüzgar ve güneş gibi karbonsuz enerji kaynaklarının yanı sıra kripto madencileri ile karbonsuz bir gelecek taahhüt eden diğer büyük enerji kullanıcılarına enerji sağlamak için benzersiz bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Kotek, ABD’deki nükleer santrallerin madencilere bol, güvenilir ve karbonsuz enerji sağlamaya hazır durumda olduğunu kaydetti.
“Kripto para birimlerinin enerji ihtiyaçları enerji sağlayıcılarının dikkatini çekecek noktada”
Düşünce kuruluşu Nükleer İnovasyon İttifakı Proje Yöneticisi Alex Gilbert de kripto para birimlerinin veri işleme ihtiyaçlarını karşılamak için önemli miktarda enerjiye gereksinim duyduklarını ve bu nedenle kripto para madencilerinin sürekli olarak en düşük maliyetli enerji kaynaklarını aradıklarını söyledi.
Daha önce kripto para biriminin nispeten küçük ölçeğe sahip olması nedeniyle enerji ve kripto para sektörleri arasında sınırlı bir işbirliği olduğunu belirten Gilbert, kripto para piyasasının büyümesiyle madencilerin enerji ihtiyacının ve sektörler arası iş birliğinin arttığını ifade etti.
Gilbert, “Kripto para birimlerinin enerji ihtiyaçları artık enerji sağlayıcılarının dikkatini çekecek kadar büyük bir noktaya ulaştı ve ileride daha fazla anlaşma görmemiz muhtemel.” dedi.
“Bitcoin madenciliği için temiz enerji kullanımına daha fazla odaklanılıyor”
Nükleer enerjinin Bitcoin madencilerinin temiz enerji ihtiyaçları için iyi bir seçenek olup olamayacağını değerlendiren Gilbert, şunları kaydetti:
“Nükleer enerji, yeni nesil gelişmiş reaktörler de dahil olmak üzere, Bitcoin madencileri için ideal bir temiz enerji kaynağı olabilir. Nükleer enerji, veri merkezlerinin enerji ihtiyaçlarını karşılamaya çok uygun, güvenilir, temel yük enerji kaynağıdır. Daha önce bu tür bir enerji tüketimi için en iyi kaynak, insan sağlığını tehdit eden ve iklim değişikliğine katkıda bulunan ‘kirli enerji’ olan kömürdü. Yeni mikroreaktörler, Bitcoin madenciliği faaliyetlerinin yapıldığı yerlere yerleştirilebilir ve bu da onları ideal enerji ortakları haline getirir.”
Gilbert, Bitcoin madenciliğinin şimdiye kadar insan sağlığı ve iklimsel maliyetleriyle kömürle üretilen elektriği yoğun şekilde kullanması nedeniyle ağır bir şekilde eleştirildiğine işaret ederek, normal şartlarda kapanmış olabilecek birçok kömür santralinin açık kalmak için Bitcoin madenciliğinden yeterli gelir elde ettiğini anlattı.
Bitcoin madenciliğinin karbondan arındırılmasının ve teknoloji inovasyonunu desteklemesinin mümkün olduğunun altını çizen Gilbert, “Bitcoin madencilerinin enerji kaynakları konusunda daha bilinçli olduklarını görüyoruz ve bu nedenle Bitcoin madenciliği için temiz enerji kullanımına daha fazla odaklanılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.