Lüleburgaz Devlet Hastanesi Kovid-19 servisinde görevli Özdoğan, Kovid-19’a iki kez yakalandı. Tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan Özdoğan, AA muhabirine, hastalık döneminde çok ciddi sırt, eklem ve kemik ağrıları yaşadığını söyledi.
Genç ve aşırı hareketli olmasına ve kronik bir rahatsızlığının olmamasına rağmen sürecin kendisi için çok acı verici olduğunu anlatan Özdoğan, nefes almakta çok zorlandığını ifade etti.
Bir süre solunum güçlüğü çektiğini dile getiren Özdoğan, “Ağrılardan zaten uyku olmuyor. Yediğim ve içtiğimden tat alamıyordum. Hastalığı yendikten sonra bile kalp ağrısı, göğüs sıkıştırmaları, efor kaybı, nefes alamama şikayetlerim devam etti. Her şeyden önce beni psikolojik olarak çok kötü etkiledi. Günlük yaşamda karamsar olmamama, neşeli biri olmama rağmen o süreç o kadar kötü etkiledi ki beni… Hep ‘Bu hastalıktan kurtulabilecek miyim?’ diyerek yaşamı sorgulamaya başladım. Biz şu an karşımızda görünmeyen bir düşman ile savaş içerisindeyiz. O bize göre çok daha avantajlı. Bizim onun üstesinden gelebilmemiz için kurallara uymamız gerekiyor” diye konuştu.
“Yoğun bakımda çok acı olaylara şahit oldum”
Görev yaptığı yoğun bakım servisinde çok acı olaylara şahit olduğunu aktaran Özdoğan şöyle devam etti:
“Hala bu hastalığa inanmayanlar var, bu sayı azımsanmayacak kadar çok. ‘Sen benim arkadaşımsın, virüs senden gelsin’, ‘Ben gencim bana bir şey olmaz’, ‘Benim kronik rahatsızlığım yok’ diyorlar. Bu virüs genç-yaşlı, hasta-sağlıklı ayırt etmiyor. Belki onlara bir şey olmuyor ama tanımadıkları birçok kişiyi yaşamdan koparabiliyorlar. Virüsün varlığına inanmayanlar bizim ve yoğun bakımda yatan hastaların yaşadıklarını keşke bir görebilseler.”
Virüs nedeniyle çok genç hastalar ile birçok yaşlı insanın hayatını kaybettiğine tanıklık ettiğini dile getiren Özdoğan şöyle devam etti:
“Çok genç yaşta bir hastamız vardı ve tedavi olmak istemiyor, virüsün olduğuna inanmayarak ‘Ben buradan çıkacağım’ diyordu. Biz kendisinin tedavisine devam etmek zorunda olduğumuzu ve buradan çıkmasına müsaade edemeyeceğimizi söylediğimizde bizi tehdit edecek şekilde konuşuyordu. Tedaviye uyum sağlayamadığı için bir süre sonra entübe oldu. Entübe olduktan bir süre sonra maalesef ki kendisini kaybettik.
Bir başka hastamız ise beni çok etkiledi. Hastamız ilk geldiğinde durumu çok kötüydü ve iyiye doğru giderken umutlanmıştım. ‘Buradan çıkınca size tatlı getireceğim.’ diyordu. Şarkı söylüyordu bize ama bir süre sonra hastalığa yenik düştü. Bu beni çok etkiledi. 8 yaşlarında bir kız çocuğu vardı, babasına hep mektup yazıyor ve babasının eve geldiği anı resmetmişti. Resimleri babasına ulaştırıyorduk. Bir süre sonra resimlerini yaptığı babasını göremeyeceğini söylemek çok zor gelmişti.”