İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılımcılara hitap ettiği “Vatandaş Diplomat Projesi” tanıtım programının ardından düzenlenen panelin moderatörlüğünü Doğuş Yayın Grubu Dış İlişkiler ve Haberler Koordinatörü Ahmet Yeşiltepe yaptı.
Panelde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Timuçin Güler, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilge Demirköz, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gaye Aslı Sancar Demren ve müzisyen Büşra Kayıkçı konuşmacı olarak yer aldı.
Ahmet Yeşiltepe, 30 yıl önce yurt dışında yüksek lisans yaparken hayalini kurduğu projenin bugün hayata geçirilmesinden duyduğu mutluluğu ifade etti. Bir kişinin ülkesini çok iyi tanımanın yanında onun çıkarlarını da bilmek zorunda olduğunu belirten Yeşiltepe, Vatandaş Diplomat Projesi’nin uzun zamandır eksikliği hissedilen, ancak adı konmayan bir boşluğu doldurduğunu söyledi.
Yeşiltepe, “Ülkemizin temsili ve tanıtılmasında vatandaşlarımızı da birer kamu diplomasisi aktörü haline getirmeyi amaçlayan Vatandaş Diplomat Projesi, gerçekten çok kıymetli bir proje. Her bir vatandaşımızın yaptıkları, deneyimleri, yaşadıkları, başarıları ve birikimlerinin çok kıymetli olduğu kanaatindeyim. Siz gençlerimiz, her biriniz çok kıymetlisiniz ve her biriniz bu ülkenin bugünü ve geleceğisiniz. Sizin başarılarınız ve iyi yerlere gelmeniz, sadece sizin için değil, temsil ettiğiniz, içinden çıktığınız, yetiştiğiniz vatan, memleket, ülkeniz için de paha biçilmez bir değer.” diye konuştu.
“Vatandaşlar da kamu diplomasisinin aktörü”
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gaye Aslı Sancar Demren ise hedef kitlesi yabancı halklar olan kamu diplomasisinde vatandaşların da bir aktör olduğunu ifade etti.
Bir konuda verilecek mesajın devlet aracılığıyla değil de vatandaş aracılığıyla verilmesinin, o mesajı daha inandırıcı kıldığını dile getiren Demren, “Çünkü içten ve samimi bir diyalog ortamında bu mesajı vermiş oluyorum. Ben diplomatik konulardaki mesajlarımı kendi vatandaşlarıma anlatmalıyım ki o da yurt dışına gittiğinde ülkenin haklılığını orada anlatabilsin.” ifadelerini kullandı.
Demren, vatandaş diplomasisinin, verilecek mesajı üçüncü taraf aracılığıyla verme imkanı sağladığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Önce kültürel diplomatlar yetiştirmeliyiz. Kamu diplomasinin başarısında kültürel diplomasi çok önemli. Çünkü zihinlerde ve kalplerde kültürümüz, değerlerimiz, yemeklerimiz ve müziğimiz aracılığıyla cazibe yaratabiliyoruz. Dolayısıyla kalpler ve zihinler arasında ilişki inşa ederek diyaloğa dayalı bir ortamda uzun soluklu kazanmayı amaçlıyorsak burada vatandaş diplomatlara çok önemli rol düşüyor.”
“Turizm, bu noktada kullandığımız en güçlü unsurlardan biri”
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Timuçin Güler, herkesin bir ülkenin tanıtım elçisi olduğunu ifade ederek, Türkiye’ye gelen yabancıların ve Türkiye’den yurt dışına giden vatandaşların, kişilerle yaptıkları görüşmelerde anlattıklarının ve neyi ön plana çıkardıklarının önemli olduğunu kaydetti.
Diplomasinin temelinde karşılıklı anlaşma, ilişkiler, kendini iyi anlatabilmek ve ön yargıların yıkılmasının olduğunu bildiren Güler, şöyle konuştu:
“Ülke tanıtımında en çok zorlandığımız konuların başında bizimle ilgili bazı ön yargıların zaman zaman gündeme getirilmesi, bunlar üzerinden hareket edilmesi, ne zaman başarılı işler yapsak hep bu noktalardan birtakım anti propagandaların oluşması geliyor. Buna karşın ne yapıyoruz? Artık markalarda, ülkenin tanıtımında ‘Şöyle değilim’ demek dönemi çok tutarlı bir nokta değil. Neyi anlatıyorsunuz? Gerçekten doğru olan ve en iyi çalışan noktalarımızı anlatıyoruz. Turizm, aslında bizim bu noktada kullandığımız en güçlü unsurlardan bir tanesi. Niçin? (Turistler) Geliyorlar, ülkemizde deneyimliyorlar, zaman içerisinde duydukları yanlış noktaların, onlarla ilgili algıların tamamı kırılıyor. Biz burada nasıl davranıyorsak, nasıl cevap veriyorsak, otelde aldıkları hizmetler, yolda karşılaştıkları noktalarda yaşananlar, tamamıyla onların buradaki yeni bir deneyim yaşamalarını ve bütün 50-60 milyon insanın farklı düşüncelerle ülkesine geri dönmesini sağlıyor.”
Bir kişinin milyonlarca kişiyi etkileyebildiği dijital bir dünyanın olduğuna işaret eden Güler, “En önemlisi, yaşadığımız yerin ne kadar değerli ve kıymetli olduğunu bilip bunu yurt dışındaki temsillerde ya da buraya gelen kişilere çok iyi anlatmak ve bizim yaptığımız da bunu bir marka mimarisi çerçevesinde ele alıp aktarmak.” dedi.
“İlk kez vatandaş diplomat olduğumu hissettim”
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilge Demirköz, konuşmasına çoğu ülkede var olmayan vatandaş kavramının Türkiye’de kullanılmasını ve kadınlara seçme-seçilme hakkını verilmesini sağladığından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak başladı.
Yurt dışında bulunduğu süreçlerde bu hakların verdiği gururla konuşabilmenin öneminden bahseden Demirköz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk kez vatandaş diplomat olduğumu hissettiğim anı sizinle paylaşmak istiyorum. 1998 senesi 24 Nisan’da Ermeniler ‘soykırım’ falan diye MIT’nin gazetesine çok uzun yazılar yazdılar. 23 Nisan’da yani onların yazdıkları yayımlanmadan önce biz yazacağız ve olayları nasıl gördüğümüzü anlatacağız dedik. 23 Nisan’da o ilk yazının çıktığı gün büyük ihtimalle benim kendi şahsi tarihimde ilk kez böyle küçük bir gururdur yani. Bir dakika, tarih öyle değildi. Biz bunun doğrusunu bilimsel şekilde, yani tarihin de bir bilimi var ve o bilimsel gerçekleri ortaya koymak için bir platform varsa o platformu kullanmak için şanslarımızı zorlayan bireyleriz Türkler olarak. Ama bunun arkasında da büyük bir adanmışlık olduğunu ben görüyorum, görmeye de devam ediyorum.”
“Şarkıya verdiğim Türkçe bir ismi anlatırken aslında kültürümüzü anlatıyorum”
Müzisyen Büşra Kayıkçı, piyano ve elektronik müziği kullanarak oluşturduğu şarkılarında Türk geleneksel müziğinden ziyade daha çok Kuzey Avrupa’ya öykündüğünü söyledi.
Buna karşın kendisinin ilham kaynağının ise doğup yaşadığı coğrafya olduğunu belirten Kayıkçı, “Mesela Zeytin Ağacı diye bir şarkım var. Ege’deki evimizden, oradaki zeytin ağaçlarından bahsediyorum. Ege’nin coğrafyasını anlatıyorum şarkımı çalmadan önce. Kuledibi No.1 diye bir parçam var. Pera’da bir sokak ismi. Onu ve o hikayenin nasıl ortaya çıktığını anlatıyorum. Şarkıya verdiğim Türkçe bir ismi anlatırken aslında kültürümüzü anlatıyorum, dilimizi anlatıyorum.” dedi.
“Vatandaş diplomasisi, sorumluluk, görev ve taahhütlere dayanıyor”
Global Persuasion Strategies CEO’su Dr. Nancy Snow ise konuşmasında, “vatandaş diplomasisi” kavramının 21. yüzyıla özgü olduğunu vurgulayarak, bu kavramın sorumluluk, görev ve taahhütlere dayandığına işaret etti.
Türk toplumunun çeşitliliğine ve zenginliğine değinen Snow, Türkiye’de olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Snow, vatandaş diplomasisi konusunda Türkiye’nin güçlü pozisyona sahip olduğu değerlendirmesinde bulunarak, bu alanda Türkiye’nin liderliği üstlenebileceğini söyledi.
Herkesin vatandaş diplomat olabileceğini kaydeden Snow, vatandaş diplomat olma konusundaki önerilerini paylaştı.
“Vatandaşlar dış politikanın şekillenmesinde önemli aktör haline geldi”
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten de iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve sınırların giderek belirsizleşmesiyle birlikte artık sadece resmi görevlilerin değil, vatandaşların da Türkiye’nin dış politikasının şekillenmesinde ve aktarılmasında önemli birer aktör haline geldiğini söyledi.
“Vatandaş diplomatlar” olarak adlandırdıkları bu kişilerin, toplumun ortak kültür ve değerleri doğrultusunda ülkeyi temsil ettiğini ve ülkenin uluslararası ilişkiler alanında itibarını güçlendirdiğini belirten Ökten, Milli Eğitim Bakanlığının 1929’dan bu yana yurt dışına eğitim için gönderdiği bursiyer öğrencilerin “vatandaş diplomat” kavramının en güzel örneklerinden olduğunu ifade etti.
Ökten, “Vatandaş diplomasisini süslü ve teknik cümlelerle tanımlıyor olsak da aslında bu projenin özü, ülkemizde yabancı misafirlerimizi ağırlarken veya yurt dışında tanıştığımız farklı kültürden insanlarla ‘Ben şu an ülkemi tanıtıyorum’ bilinciyle iletişim kurmaktır.” dedi.