İlk kez 1906’da Alman psikiyatrist ve patolojist Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve genellikle 65 yaş üstü kişilerde görülen alzaymır, başta unutkanlık olmak üzere; çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan, günlük yaşam aktivitelerini etkileyen ilerleyici bir beyin hastalığı olarak biliniyor.
Henüz kesin bir tedavisi bulunmayan alzaymır, özellikle ileri evrede hastayı geri dönüşsüz bir şekilde bakıma muhtaç duruma getiriyor.
Yaşlı nüfusun ve risk faktörlerinin artmasıyla birlikte hastalığın dünya genelinde 30-40 yıl sonra en önemli sağlık sorunlarından biri olacağı düşünülüyor. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, alzaymırın da dahil olduğu demans hastalıkları, dünyada ölüme yol açan 10 başlıca sebepten birini oluşturuyor.
Hastalarla birlikte yakınlarını da derinden etkileyen alzaymırın belirtileri, risk faktörleri ve korunma yöntemlerine ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kronik Hastalıklar ve Yaşlı Sağlığı Daire Başkanı Uzm. Dr. Banu Ekinci, alzaymırın her şeyden önce yaşlanmanın doğal seyri değil bir hastalık olduğuna dikkati çekti.
Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusun yüzde 5,7’si alzaymır
Ekinci, “Tüm demanslı hastaların yüzde 50-70’ine alzaymır teşhisi konuluyor. Dünya genelinde 50 milyon demans hastası olduğunu biliniyor ve her yıl 10 milyon yeni vaka bu gruba ekleniyor.” bilgisini paylaştı.
Türkiye’de ise dünya ile aynı olarak 65 yaş üstü bireylerin yüzde 5,7 civarında alzaymır ve demans hastası olduğunu bildiren Ekinci, kadınlarda daha sık görülen alzaymırın başlıca risk faktörleri arasında genetik yatkınlık, kalp hastalığı, kolestrol yüksekliği, diyabet, tütün ve tütün ürünleri ile alkol kullanımının yer aldığını anlattı.
“En önemli risk faktörlerinden biri depresyon”
Kronik Hastalıklar ve Yaşlı Sağlığı Daire Başkanı Uzm. Dr. Ekinci, alzaymırın altında yatan psikolojik faktörlere de dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Alzaymırın en önemli risk faktörlerinden biri de depresyondur. Ayrıca sosyal izolasyon yani evde kimseyle görüşmeden, zihinsel faaliyet gerçekleştirmeden oturmak alzaymır açısından bir risk faktörüdür. Bu nedenle yaş almış bireylerimize sosyal ortamlara daha çok katılmasını, zihinsel faaliyetlere eşlik etmesini, bilgi, beceri ve zihinsel fonksiyon gerektiren aktivitelere yönelmelerini öneriyoruz.
Yaşamın tamamında sağlıklı yaşam davranışlarını seçmek koruyucu bir yaklaşımdır. Kişinin sağlıklı beslenmesi, yeterince fiziksel aktivite yapması, sosyal yaşama katılması, bulmaca, basit el işleri gibi zihinsel faaliyetlerde bulunması ve bunların düzenli olarak yapılması önem taşıyor.”
“Alzaymırın çok erken evrede yakalanması en kritik nokta”
Basit unutkanlıklarla başlayan alzaymır hastalığının ileri evresinde kişilerin yakınlarını tanıyamaz, yemek, giyinmek gibi temel ihtiyaçlarını gideremez hale geldiğini aktaran Ekinci, hastalığın tedavisine yönelik devam eden yeni ilaç çalışmalarından sevindirici sonuçlar çıkmasını beklediklerini vurguladı.
Ekinci, “Alzaymırın çok erken evrede yakalanması en kritik nokta. Çünkü bu evrede yakalandığında hastalığın orada sabit tutulma olasılığı da bulunuyor. Örneğin, yemeğin altını sık açık unutma, kapının üzerinde anahtarı bırakma veya basit kelimeleri, anlamlarını hatırlamama gibi unutkanlıklar, hasta yakınları açısından bir alarm olmalı.” diye konuştu.
Aile hekimliklerinin de alzaymır şüphesinde kişilere basit testler uygulayabildiğini ve bunlardan birinin de saat çizme olduğunu anlatan Ekinci, doktorun belirttiği saati tam olarak çizemeyen veya hatırlayamayan kişilerin ileri tetkikler için hastaneye yönlendirildiğini söyledi.
“Kronik hastalıkların tedavisi alzaymırın ilerlemesini yavaşlatıyor”
Hastanelerde nöroloji ve psikoloji uzmanlarınca yapılan detaylı inceleme ile alzaymır teşhisi konulan kişilerin var olan kronik hastalıklarının da tedavi edilmesinin önemine vurgu yapan Ekinci, “Alzaymır teşhisi konan bir hastanın hipertansiyon, diyabet, kolesterol ve farklı kronik hastalıklarının kontrol altında olması, alzaymırın ilerlemesini yavaşlatır. Bu nedenle kişilerin bütüncül bir kronik hastalık yönetimine, hem uzman hekimiyle hem de aile hekimiyle ortak izlenmesine ihtiyacı vardır.” dedi.
Alzaymırlı bireylerin izole bir hayat sürdürmesinin durumlarını kötüleştireceğini belirten Ekinci, hastanın sosyalleşmesi, zihinsel ve düzenli fiziksel aktivitelerde bulunması ile sağlıklı beslenmesinin, hasta yakınlarının dikkat etmesi gereken konular arasında bulunduğunu aktardı.
Ekinci, geriatri uzmanları ve sağlıklı hayat merkezlerinde görev yapan fizyoterapistlerin bu konuda hasta yakınlarına yol gösterdiğini dile getirdi.
21 bin kişinin katılımıyla Türkiye Yaşlılık ve Sağlık Araştırması yapılacak
Aile hekimleri ve hastanelerdeki geriatri, nöroloji, psikoloji uzmanlarıyla hastalara hizmet verdiklerini belirten Ekinci, kişilerin sağlık ve sosyal hizmete bütüncül bir şekilde erişebilmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve ilgili diğer Bakanlıklarla ortak çalışmalar yürüttüklerini aktardı.
Bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü iş birliğinde yeni bir araştırma yapacaklarını bildiren Ekinci, şunları kaydetti:
“2022 yılında yapacağımız Türkiye Yaşlılık ve Sağlık Araştırmasıyla yaşlılarımızın evlerine gidip onların durumlarını tek tek tespit edeceğiz. 21 bin yaşlı vatandaşa ulaşmayı planlıyoruz. Böylelikle yaşlılarımızın ne kadarının bakıma ihtiyacı var, onlar için nasıl bir hizmet planlanmalı noktasında ülke genelinde değerlendirme yapma imkanımız olacak. Bu sonuçlar doğrultusunda sağlık ve sosyal hizmetin bütünleşik bir şekilde sunumuna yönelik yeni modeller çalışacağız.”