Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelindeki engelli sayısının 1 milyarı aştığı ve yaklaşık her 5 engelliden 4’ünün gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı bildirildi.
Engellilik, bir sağlık sorunuyla kişisel ve çevresel faktörler arasındaki etkileşimi ifade ediyor.
Engellilerin sayısı hızla artmaya devam ederken, artışın başat nedenleri olarak demografik eğilimler, kronik sağlık sorunlarındaki artış ve yaşlanma gösteriliyor.
Dünya genelinde bir milyardan fazla kişinin engelli olduğu tahmin edilirken, bu sayı dünya nüfusunun yüzde 15’ine tekabül ediyor.
Öte yandan 15 yaş ve üzeri yaklaşık 190 milyon kişi işlevsel hareketlerde önemli güçlükler yaşıyor ve rutin sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyuyor.
DSÖ, hemen herkesin hayatının belli bir döneminde geçici veya kalıcı bir tür engelle karşı karşıya kalmasının muhtemel olduğunu belirterek engelli kişilerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından orantısız şekilde etkilendiğinin altını çizdi.
İnsan hakları ihlallerine maruz kalıyorlar
Engelliler, bedensel engellerin yanı sıra engelli oldukları için maruz kaldıkları insan hakları ihlalleriyle de mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
Dünyanın birçok bölgesindeki engelliler şiddet, istismar, ön yargı ve kötü muamele gibi birden fazla hak ihlaline maruz bırakılıyor.
Engelli bireyler ayrıca sağlık ya da sağlıkla ilgili hizmetlere erişim noktasında engellemeler, ayrımcılık ve damgalamalarla karşılaşabiliyor.
Engelliler, sağlık hizmetlerinden faydalanmak istediklerinde ön yargı ve ayrımcılığa maruz bırakılarak düşük kalitede hizmet almak zorunda kalıyorlar.
DSÖ, engellilerin, sağlık sistemlerinin tüm seviyelerinde, özellikle de birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre edilmesinin ivedi bir şekilde yaygınlaştırılmasının önemine dikkati çekiyor.
Sağlık hizmetlerine erişimde maddi bariyer
Engellilik son derece çeşitlilik gösterebiliyor ve engelli insanların bazıları kapsamlı sağlık bakımı gereksinimlerine ihtiyaç duyarken, bazılarının söz konusu bakımlara ihtiyacı olmayabilir. Ancak tüm engelliler, her insan gibi temel sağlık hizmetlerine erişime ihtiyaç duyuyor.
Düşük gelirli ülkelerde yaşayan engellilerin yarısından fazlasının uygun sağlık hizmetlerini karşılayacak imkanlara sahip olmadığı tahmin ediliyor.
Engelliliğin düşük gelirli ülkelerde daha yaygın olması ve engellilikle yoksulluk arasındaki doğru orantı, engellilikle mücadelenin en etkili yolunun toplumsal kalkınma olduğunu ortaya koyuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 25. Maddesi, engelli kişilerin ayrımcılığa uğramadan en yüksek sağlık imkanlarına ulaşma hakkını savunuyor. Ancak çok az ülke engelli vatandaşları için yeterli kalitede sağlık hizmeti sunuyor.
Birçok engellinin temel sağlık hizmetinden yararlanmak için seyahat ve temel ilaç masraflarını dahi karşılayamayacak durumda olduğu ifade ediliyor.
Engellilerin yüzde 80’i gelişmekte olan ülkelerde
BM’nin aktardığı verilere göre, bir milyar engellinin yüzde 80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Engelli nüfusun yaklaşık yüzde 46’sı 65 yaş ve üzeri kişilerden oluşuyor.
Söz konusu verilere göre, her beş kadından birinin hayatının bir bölümünde engelli olması muhtemel görünürken, bu oranın çocuklarda 10’da bir seviyelerinde görüldüğü tahmin ediliyor.
Öte yandan engellilerin şiddete maruz kalma olasılığının 4 ila 10 kat daha fazla olduğu belirtiliyor.