Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, 3-4 dakika süren ve dinlenmekle geçen göğüs ağrısının uzun sürmesi ve dinlenmekle geçmemesinin kalp krizi ve ani ölüm riskinin habercisi olduğunu belirterek, böyle bir durumda beklenilmeden, tam teşekküllü bir hastanenin acil kardiyoloji servisine başvurulması gerektiğini bildirdi.
Köksal, yaptığı yazılı açıklamada, en sık karşılaşılan kalp hastalığı belirtisinin, hareket etmekle hissedilen göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı olduğuna işaret ederek, aşırı efor veya günlük işlerini yaparken hissedilen göğüs ağrısının ise koroner kalp hastalığının en önemli belirtisi olduğunu anlattı.
Hastaların sıklıkla “göğsüme taş bastırıyorlar” veya “sanki birisi göğsüme oturuyor” şeklinde bir göğüs ağrısı tarif ettiğini aktaran Köksal, şu bilgileri verdi:
“Bu ağrının en tipik özelliği hareket etmekle gelmesi ve dinlenince geçmesidir. Ayrıca ağrı sol kola, sırta ve boyna doğru yayılabilir. Ağrı kısa sürer ve 30 dakikadan daha fazla sürmesi kalp krizinin habercisi olarak görülebilir. Bunun yanında hareket etmekle hissedilen nefes darlığı ve/veya çarpıntı, kalp kapak hastalıklarında kaçak veya darlık gibi bir problem olduğunun habercisi olabilir. Hareket etmekle nefesi daralan hasta durup dinlenmek ihtiyacı hisseder. Nefes darlığına sıklıkla çarpıntı eşlik eder. Nefes darlığı veya çarpıntı şikayetleri varsa mitral veya aort kapakta sorun olarak karşımıza çıkabilir.”
Köksal, acil doktora başvurmayı gerektiren durumun hareket etmekle veya istirahatte hissedilen göğüs ağrısı olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
“3-4 dakika süren ve dinlenmekle geçen göğüs ağrısının uzun sürmesi ve dinlenmekle geçmemesi kalp krizi ve ani ölüm riskinin habercisidir. Böyle bir durumda ise beklenilmeden tam teşekküllü bir hastanenin acil kardiyoloji servisine başvurulmalıdır. Aksi, kalp anjiyosu ile gösterilmedikçe 40 yaş üstü sigara içen, yüksek tansiyonu ve/veya şeker hastalığı olan bireylerde göğüs ağrısı, koroner kalp hastalığının bir belirtisi olarak kabul edilmelidir.”