Siyasi anlamda sıkıntıların yaşandığı bu süreçte ülkenin tamamında petrol vanaları kapatıldığı gibi güneyde yer alan El-Fil ve Şerara petrol sahaları da kabileler tarafından defalarca kapatıldı. Halbuki bu iki sahanın kapatılması, günlük 330 bin varillik bir kesintiye ve haliyle Libya ekonomisine günlük yaklaşık 36,6 milyon dolara mal oluyor.
6 Mart’ta kapatılan ve iki gün sonra tekrar açılan bu iki sahada üretim tekrar durduruldu. Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) 17 Nisan’da yaptığı açıklamada, ülkenin güneyinde Merzuk Havzası’nda yer alan ve günde yaklaşık 125 bin varil petrol üretilen El-Fil Petrol Sahası’nda oluşan “mücbir sebepten” dolayı üretimin durduğunu duyurdu.
Açıklamadan bir gün önce bölgede bulunan kabilelerden oluşan bir grup, sosyal medya üzerinden görüntülü açıklama yaparak, petrol üretimini durdurdukları bilgisini paylaşmıştı.
– Zeytuna Limanı’ndan petrol ihracatı durdu
Fil Petrol Sahası’nın kapatılmasından bir gün sonra ülkenin doğusundaki Zeytuna Limanı’na gelen bir grup protestocu ise çalışanları zorla alandan çıkararak, petrol ihracatını engelledi.
NOC tarafından konuya dair yapılan açıklamada da yine “mücbir sebep” gerekçe gösterildi.
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle artan petrol fiyatlarının, Libya’da yaşanan sorunların da etkisiyle daha da yükselmesi öngörülüyor.
Nitekim NOC Başkanı Mustafa Sanallah, ihracata engel olunmasının küresel enerji fiyatlarını ve Libya’nın ekonomik durumunu etkileyeceğini vurguladı.
Yaptığı açıklamada Libya halkına da seslenen Sanallah, ülke petrolünün dünya enerji piyasasına akışının sürdürülebilmesi için halkı bu duruma tepki vermeye çağırdı.
– Ülke yönetiminin Başağa’ya teslim edilmesi talebi
Ülkenin güneyindeki bir diğer petrol sahası Şerara’da da üretim 18 Nisan’da benzer gelişmelerden dolayı durduruldu. Gerekçe yine “mücbir sebep” olarak açıklandı.
Güneydeki kabile bileşenleri ve gençlik toplulukları, Ulusal Birlik Hükümeti yönetimi Fethi Başağa’ya teslim edene kadar ülkenin güneyi ve güneydoğusundaki sahalarda petrol üretimi ve ihracatının durdurulduğunu duyurdu.
– Libya Ulusal Petrol Kurumunun hükümete 8 milyar dolar verdiği iddiası
Bütün bu gelişmeler geçen hafta yerel medyada NOC’un, Abdulhamid Dibeybe başbakanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’ne 8 milyar dolar aktardığı iddialarının ardından yaşandı.
Ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi tarafından güvenoyu verilen Fethi Başağa hükümeti ise söz konusu meblağın 6 milyar dolar olduğunu açıkladı. 14 Nisan’da yapılan açıklamada, “NOC’un petrol gelirlerinden elde edilen 6 milyar doları, Libya Merkez Bankasına aktardığı” kaydedildi.
Yaklaşık bir aydır Tunus’ta ikamet eden Başağa da konu ile ilgili bir açıklama yaptı.
Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Başağa, petrol gelirlerinin başkent Trablus’taki Merkez Bankasına aktarılmasını, “Dibeybe hükümetine destek” olarak yorumladı.
Başağa, 17 Nisan’daki paylaşımında, “Kamu parasının heder edilmesi, Libya devletinin zenginliğinin, iktidarını sürdürmek için kaos yaymaya çalışan yasa dışı bir hükümet (Dibeybe hükümetini kastediyor) lehine kullanılmasını şiddetle kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ülkede, 24 Aralık 2021’de yapılması planlanan devlet başkanlığı ve parlamento seçimleri, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyinin hukuki altyapıyı belirleyecek kanunda uzlaşamaması nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Tobruk’taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti’nin görev süresinin 24 Aralık 2021’de dolduğu gerekçesiyle, 10 Şubat’ta eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa’yı yeni başbakan olarak seçti. 1 Mart’ta ise Başağa hükümetine güvenoyu verdi.
Başağa, yönetimi, barışçıl yöntemlerle Trablus’ta ele alacağını her fırsatta açıklarken, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisini Cenevre Anlaşması’nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak, görevini ancak seçilmiş bir hükümete devredeceğini vurguluyor.
– Ülkede bölünmüşlük sürüyor
Mart ayının başından bu yana Halife Hafter’in kontrolündeki bölgelerde faaliyetini sürdüren Başağa hükümetinin de petrol kartını masaya sürerek vanaları kapatması, “roller ve aktörler değişse de Libya’da problem ve çözümsüzlüğün aynen devam ettiği” şeklinde değerlendiriliyor.
Bunun nedeni ise söz konusu iki petrol sahası ve limanın Halife Hafter’in kontrolündeki bölgelerde yer alması.