Sudan’ın Darfur eyaletinin Nyala şehrinde görev yapan Türkmen, Nisan 2023’ten bu yana ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü ülkede insani yardımlar ve sağlık alanındaki krize ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Nyala ve Darfur’un güneyinde hava saldırılarının artmaya devam ettiğine dikkati çeken Türkmen, ülkenin batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir kentinin HDK tarafından kuşatma altında olduğunu ve şiddetli çatışmaların yaşandığını dile getirdi.
Türkmen, “BM verilerine göre, Sudan’da yaşanan son çatışmalarla beraber 11 milyona yakın yerinden edilmiş insan var. Bunların 2 milyonu komşu ülkelere mülteci olarak gitti, geri kalanı da ülke içinde yerlerinden edildi. Başkent Hartum ve ülkenin doğusunda da yaşanan çatışmalarda cephe hattının genişlediği yerler var. Darfur bölgesi, genel olarak insani yardım ve BM’nin ulaşmadığı bir bölge olarak insani ihtiyaçlar ve gıda krizinin en derinden hissedildiği yerlerden birisi.” diye konuştu.
Çatışmaların aktif sürdüğü bölgelerde çalışmalarını sürdürmekte zorlandıklarını anlatan Türkmen, bulundukları bölgenin 1980’lerden bu yana görülmemiş sel felaketiyle karşı karşıya kaldığını, bunun da yardım faaliyetlerini etkilediğini söyledi.
Türkmen, bulundukları bölgeye bekledikleri yardımların BM ve diğer yardım kuruluşları tarafından ulaştırılamadığını belirterek, bunun sebepleri arasında güvenlik riskinin yanı sıra idari ve bürokratik engellemelerin yer aldığını kaydetti.
Darfur bölgesinin hem doğal hem de çatışmaların neden olduğu felaketle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Türkmen, bu bölgedeki insanların 2003’ten bu yana yaşanan çatışmalardan dolayı birden fazla kez yerinden edildiğini söyledi.
“Dünyanın en büyük yardım krizi, felakete dönüşmüş durumda”
Türkmen, “Sudan’da devam eden dünyanın en büyük insani yardım krizi, büyük bir felakete dönüşmüş durumda.” dedi.
Sudan’ın dünya medyası ve kamuoyundan da yeterli ilgi ve desteği görmediğine işaret eden Türkmen, şunları dile getirdi:
“Burada tıbbi malzeme tedarikinde çok ciddi sorun var. Uluslararası çalışanlar ve BM gelemediği için buradaki acil yardım operasyonlarının yürütülmesinde çok büyük sorun var. Hala BM Dünya Gıda Programının kamyonlarının Güney Darfur’a gelmesini bekliyoruz ancak bunların hiçbiri ulaşamadı. Bu, katman katman bir kriz. Sağlık sistemi tamamen çökmüş durumda.”
Yağışların etkili olduğu süreçte Güney Darfur’da kurdukları mobil sağlık noktalarıyla sıtma salgınıyla mücadele etmeye çalıştıklarını anlatan Türkmen, ülkedeki 9 eyalette kolera salgının yaşandığını ve buna yönelik de önlemler aldıklarını dile getirdi.
Türkmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda Güney Darfur’daki çocuklar yetersiz beslenmeyle ilgili acil durum eşiklerini aştı. Gıda yetersizliği en çok çocukları etkiliyor. Binlerce çocuk, açlık ve ölüm riskiyle karşı karşıya. Krizin tam boyutu ve ölçeği de gizli çünkü hesaplamadığınız zaman durumu tam göremiyorsunuz. Şu anda kriz durumundayız ve geniş çaplı ölümleri önlemeye çalışıyoruz. Size verebileceğim en önemli mesaj: Uluslararası yardım kuruluşları, BM ve uluslararası donörler, buraya acilen çok büyük miktarda yardım gönderilmesi için çaba göstermeli. Şu anda akut gıda yetersizliği de çok büyük boyuta ulaşmış durumda. İnsanların sağlık tesislerine gelebilecek, ulaşım masraflarını bile karşılayabilecek durumları yok. İnsanların çoğu günde bir öğün veya daha az yemek yiyebiliyor.”
Türkiye’nin inşa ettiği hastane umut oluyor
Türkmen, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) Sudan hükümeti işbirliğiyle yaptığı Nyala Sudan Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 2014’ten bu yana hizmet verdiğini söyledi.
Hastanenin daha önce Türkiye’den gelen doktor ve sağlık çalışanlarıyla hizmet verdiğini belirten Türkmen, sözlerini şöyle tamamladı:
“Savaştan sonra ekip gönderilememesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının eğittiği ekip, bütün savaş boyunca bu hastaneyi çalışır durumda tutmayı başardı. Bu hastane hala bütün zorluklara rağmen hizmet veriyor. Bu hastaneyi ayakta tutmak için gösterdiği çaba nedeniyle özellikle Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına teşekkür ediyorum. Biz de MSF olarak elimizden gelen desteği, yardımı ve koordinasyonu Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Türkiye’nin Hartum Büyükelçiliği ile yürütmeye çalışıyoruz. Bu da Türkiye açısından büyük bir gurur kaynağı.”