Geçen hafta Başbakanlık Ofisi 10 Numara önünde yaptığı açıklamada İngiltere sokaklarındaki Gazze’ye destek eylemlerinin tehdit, tahrik ve planlı şiddet olayları haline dönüştüğünü savunan Sunak’ın eylemleri aşırılık yanlılarının ele geçirdiği yönündeki ifadeleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasiler tarafından sert şekilde eleştiriliyor.
Konuşmasında eylemleri organize edenlere ve katılanlara da seslenen Başbakan’ın, “Yürüyüşlerinizin elinden alınmasına izin vermeyin. Gelecek haftalarda barışçıl biçimde, diğer vatandaşlarla empati yaparak yürüyebileceğinizi gösterme şansınız var.” ifadelerini kullanması, gösterilerin akıbetine ilişkin endişeleri de beraberinde getirdi.
AA muhabiri, İngiltere’de Filistin’e destek gösterilerini organize eden gruplardan “Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition)” adlı sivil toplum hareketi ve Britanya Müslüman Konseyi (MCB) yetkililerine Sunak’ın açıklamalarını ve gösterilerin akıbetine ilişkin değerlendirmelerini sordu.
“Gösterilere sadece Müslümanların katıldığı izlenimini yaratmaya çalışıyorlar”
“Savaşı Durdurun Koalisyonu”nun kurucularından Lindsey German, Sunak’ın açıklamalarının şok edici olduğunu belirterek, “Karşımızda Gazze’deki soykırımı kınamayı defalarca reddeden, her politikasında ABD’nin yanında yer alan bir Başbakan var ve bu durum giderek toplum tarafından beğenilmeyen bir hal alıyor.” dedi.
İngiltere Başbakanı Sunak’ın, şimdi de Gazze’ye destek gösterilerine katılanları hedef göstermeye çalıştığını söyleyen German, “(Sunak) İnsanları aşırılık yanlısı ve tehlikeli göstermeye çalışıyor. Bu gösteriler çok ama çok büyük ve barışçıl. İngiliz toplumunun her kesiminden, farklı ırklardan ve dinlerden çok çeşitli insanları içeriyor ve amaçları Gazze’de ateşkes ve Filistinliler için adalet çağrısında bulunmak.” diye konuştu.
German, bu taleplerin bir şekilde kabul edilemez görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
“Tabii ki yaptıkları şeylerden biri de bu gösterilerin tamamının, sadece Müslümanların katıldığı gösteriler olduğu izlenimini yaratmaya çalışmak. Bu, doğru değil. Gösterilerde çok sayıda Müslüman var ancak çok sayıda (Müslüman olmayan) başka insanlar da var. Yine Müslümanların bir şekilde ‘aşırılık yanlısı’ olduğu ya da ‘terörizmle bağlantılı olduğu’ sonucunu çıkarmaya çalışıyorlar. Gösterilerimize gelen insanlar açısından bunların her ikisini de reddediyoruz.”
“Muhafazakar Parti, soykırımı protesto edenlere saldırmaya çalışmak yerine Müslüman karşıtlığıyla ilgilenmeli”
German, halihazırda İngiltere siyasetindeki aşırılığın büyük bir kısmının, iktidardaki Muhafazakar Partinin sağ kanadından geldiği yorumunda bulunarak, eski İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman’ın, Kasım 2023’te düzenlenen Filistin’e destek gösterisine karşı “aşırı sağcı unsurları sokağa çıkmaya teşvik ettiğini” anlattı.
Lindsey German, “(Braverman) Şimdi de İngiltere’yi antisemitlerin ve İslamcıların yönettiğini söylüyor ki İngiltere’yi yöneten ve bu kadar kötü bir iş çıkaran kişiler aslında Muhafazakar hükümettir.” ifadesini kullandı.
İktidardaki Muhafazakar Parti Milletvekili Lee Anderson’ın, Londra Belediye Başkanı Sadık Khan’la ilgili, “İslamistlerin Khan’ı ve Londra’yı kontrol altına aldığı ve Khan’ın başkenti arkadaşlarına verdiği” yönündeki oldukça tepki çeken açıklamalarını da hatırlatan German, bunun tamamıyla gülünç ve kabul edilemez olduğunu söyledi.
German, “Yakın zamanda yapılan bir anket, Muhafazakar Parti destekçilerinin çoğunluğunun İslam’ın bu ülke için tehdit olduğunu düşündüğünü gösterdi. Bu da Muhafazakar Partinin Müslüman karşıtlığıyla (İslamofobi) ilgili büyük bir sorununun olduğu ve soykırımı protesto eden insanlara saldırmaya çalışmak yerine bu sorunla ilgilenmesi gerektiği anlamına gelmektedir.” diye konuştu.
“Hükümet, ABD ve İsrail’i destekliyor diye gösteri hakkımızdan vazgeçecek değiliz”
German, Gazze’de ateşkes çağrısıyla düzenlenen yürüyüşlere yönelik pek çok kısıtlamayla karşılaştıklarını belirterek, “Uzun yıllardır çeşitli konularda yürüyüşler düzenliyorum. Hiç böyle kısıtlamalar görmemiştim.” değerlendirmesinde bulundu.
Kısıtlamaların yanı sıra hükümetin yürüyüşleri yasaklamaya yönelik niyetini de ortaya koyduğuna işaret eden German, şunları dile getirdi:
“Artık hükümetin içerisinde ve başka yerlerde yürüyüşleri tamamen yasaklamak isteyen unsurların olduğu çok açık. İçişleri Bakanı James Cleverly dedi ki: ‘Amacınıza ulaştınız. Bu yürüyüşler neden yapılmaya devam ediyor? Demek istediğinizi anlattınız.’ Yürüyüşler devam ediyor çünkü Gazze’de hala ateşkes yok çünkü orada bir soykırım yaşanıyor. İşte bu yüzden yürüyüşlerde bu insanları görüyorsunuz. Her gün ölen çocukları görüyorsunuz. 30 binden fazla insan öldürüldü. Hastaneleri yok ettiler. Bütün bunları yaptılar, bu yüzden insanlar elbette yürüyüşleri bırakmayacaklar.”
German, gösteri yapma haklarını kısıtlamaya yönelik her türlü harekete şiddetle karşı çıkacaklarının altını çizerek, İngiltere’de demokratik şekilde protesto etme haklarının bulunduğunu hatırlattı.
Lindsey German, “Bu Muhafazakar hükümet, Gazze’ye yönelik acımasız saldırısı nedeniyle ABD ve İsrail’i desteklemek istiyor diye bundan vazgeçecek değiliz.” şeklinde konuştu.
“Demokrasi, gösteri yapılmasını giderek zorlaştıran yasaları dayatan hükümetin tehdidi altında”
German, Başbakan Sunak’ın yaptığı konuşmada “Demokrasimiz tehdit altında.” ifadesini de sert şekilde eleştirerek, “Bu, tam bir saçmalık. Demokrasi, insanların gösteri yapmasını giderek zorlaştıran yasaları dayatmaya devam eden hükümetin tehdidi altındadır.” dedi.
İngiltere’de demokrasinin, hiçbir meşruiyeti bulunmayan ve her bir anketin gelecek seçimde ezici çoğunlukla yenileceğini gösterdiği hükümetin tehdidi altında olduğunu savunan German, “Hala popüler olmayan yasalar çıkarıyorlar, örneğin kamu harcamalarında kesintiye gidiyorlar ve bu da ülkenin pek çok yerinde belediyeleri iflas ettiriyor. Bunlar demokrasinin karşı karşıya olduğu büyük sorunlardır.” şeklinde konuştu.
German, Başbakan’ın Gazze’de acil ateşkes talebiyle düzenlenen eylemleri hedef alan açıklamalarının ardından yarın düzenlenecek Gazze yürüyüşüne çok büyük katılım olacağı öngörüsünü paylaştı.
“Başbakan, tüm kesimlerden gösterilere katılan yüz binlercesini aşırılık yanlısı olarak damgalıyor”
MCB Genel Sekreteri Zara Muhammed de Başbakan’ın Filistin’e destek gösterilerine ilişkin açıklamalarına tepki göstererek, “Bu, son derece sorunlu bir yaklaşım çünkü her şeyden önce bu protestolara katılanların sadece Müslümanlar olmadığını bildiğimiz halde, İngiliz nüfusunun tüm kesimini, yüz binlercesini aşırılık yanlısı olarak damgalıyorsunuz.” dedi.
Gösterilere katılanların her inançtan ya da inançsız insanlardan oluştuğunu, ailelerin ve gençlerin de barış için yürüdüklerini dile getiren Muhammed, “Her zaman uçlarda bazı insanlar olacaktır ve haklı olarak polis bu tür insanları ayıklayacaktır ancak genel olarak konuşmak gerekirse bu, yanlış bir varsayımdır ve bu varsayım yüz binlerce göstericiyle ilgili adil ve doğru bir resim çizmiyor.” diye konuştu.
Muhammed, sadece İngiltere’de değil tüm dünyada şu anda Gazze’de acil ateşkes çağrısında bulunan yüz binlerce insanın olduğunu ve gösteriler düzenlediklerini ifade etti.
“Ne yazık ki Müslümanlar, bir kez daha günah keçisi olarak kullanılıyor”
Muhammed, İngiliz hükümetinin gelecek hafta açıklaması öngörülen “daha geniş aşırılık tanımı” kapsamında MCB dahil bazı sivil toplum kuruluşlarını “aşırılık yanlısı olarak tanımlanan gruplar” arasına dahil edeceği iddialarına da yanıt verdi.
MCB Genel Sekreteri Muhammed, “Her şeyden önce bu, tamamen çirkin. Bu tipik bir kültür savaşı ve genel seçimler öncesinde son derece bölücü görüşlerin yayılmasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Müslüman toplulukları bu şekilde şeytanlaştırmanın, İngiltere’nin tüm sosyal dokusunu tehdit ettiğine ve Müslümanları daha da marjinalleştirebileceğine dikkati çeken Muhammed, sözlerini şöyle tamamladı:
“Britanya Müslüman Konseyi, İngiltere’nin her yerindeki Müslüman toplulukları temsil etmektedir. 500’den fazla üyemiz var ve üyelerimiz yüzlerce, binlerce Müslüman’ı temsil ediyor, İngiltere’ye katkıda bulunuyorlar, diğer topluluklara Gıda Bankası, yoksulluk ve sorunlarla mücadelede yardım ediyorlar. Herkes, sadece iyilik yapmaya çalışan sıradan insanlardan oluşuyor ve siz (hükümet) şimdi bizi ‘aşırılık yanlısı’ olarak tanımlamayı düşünüyorsunuz. Bu, tamamen tuhaf bir durum ve hatırlarsanız bu konu, eski Başbakan, eski İçişleri Bakanı ve partinin eski Genel Başkan Yardımcısı dahil önde gelen isimlerin İslamofobik açıklamalar yaptığının tespit edilmesi sonrası Muhafazakar Partiyi ‘kurumsal İslamofobi’ ile suçladığımız bir haftanın ardından geldi.
Öyle ki parti bunun İslamofobi olup olmadığını bile söyleyemedi. Bence gördüğümüz şey daha fazla kültür savaşı. Parti içinde gerçek meselelerin saptırıldığını görüyoruz ancak aynı zamanda ne yazık ki Müslümanlar bir kez daha günah keçisi olarak kullanılıyor.”