Hatibzade, başkent Tahran’daki Dışişleri Bakanlığı binasında düzenlenen haftalık basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ankara ile Tahran arasındaki ilişkilerin siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlik alanında gelişme kaydettiğini belirten Hatibzade, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye ile İran arasındaki iş birliği kapasitesi gerçekleşenden fazla. Son yıllarda yakın ilişki içinde olduk ve uygulamaya geçecek birçok proje var. Yakın bir gelecekte Türkiye ile üst düzey diplomatik ziyaretler olacak.”
Son 30 yılda Azerbaycan’ın işgal edilmesine karşı durduklarını ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ile egemenliğini savunduklarını yineleyen İranlı Sözcü, “İşgalden kurtarılan bölgeler nedeniyle Azerbaycan yönetimi ve halkını tebrik ettik ve bunun yıl dönümünü de memnuniyetle karşılıyoruz.” dedi.
Tahran ve Bakü’nün ilişkileri geliştirmekten yana olduğunu ve dışişleri bakanlarının düzenli olarak görüştüğünü aktaran Hatibzade, “İlişkilerin gelişmesini ve basın üzerinden gerçekleşen yanlış anlaşılmaların tekrarlanmamasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
“ABD nükleer anlaşmaya dönüş için tüm yaptırımları kaldırmalıdır”
ABD yönetiminin nükleer anlaşmayla ilgili attığı adımların kendi iddialarıyla çeliştiğini savunan Hatibzade, “ABD nükleer anlaşmaya dönüş için yanlış yaptığını kabul etmelidir, tüm yaptırımları kaldırmalıdır. Bunun yanında bir daha hiçbir ABD yönetiminin mevcut şartları tekrar etmeyeceğinin garantisini vermelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin nükleer anlaşmanın bir tarafı olmadığını ve bu nedenle Viyana’daki toplantıya katılamayacağını dile getiren İranlı Sözcü, Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri’nin başmüzakereci olacağını ve heyetin de onun yönlendirmesiyle oluşturulacağını söyledi.
Hatibzade, Afganistan’da Taliban hükümetine karşı çıkan muhalif grup liderlerinden Ahmed Mesud’un İran’ı ziyaret ettiğini ve bunun Afganistan’daki muhtelif grupların ve birimlerin bilgisiyle gerçekleştiğini söyledi.
Sözcü Hatibzade ayrıca Suudi Arabistan ile müzakerelerin de devam ettiğini ve ilerlemenin Riyad’ın tavrına bağlı olduğunu savundu.