Binyamin Netanyahu hükümeti, öne sürdüğü yargı düzenlemesinin “yasama, yürütme ve yargı yetkilerini dengelemeyi” amaçladığını söylerken, muhalefet bunun “İsrail’i bir diktatörlüğe dönüştüreceğini” belirtiyor.
Gösterilerde, yasama ve yürütme organlarının kararları karşısında Yüksek Mahkeme’nin yetkilerinin korunmasına ilişkin sloganlar yükseliyor.
35 haftadır her cumartesi günü İsrail’in yaklaşık 150 bölgesinde gösteriler düzenlenirken İsrail vatandaşı Filistinlilerin bulunduğu belde ve kentlerde hareketlilik görülmüyor.
Tarihi Filistin topraklarında 1948’de İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte yaklaşık 1 milyon Filistinli topraklarından sürüldü, bir kısmı da artık İsrail sayılan sınırlar “içinde” kaldı. Daha sonra İsrail vatandaşı olan bu Filistinliler, “48 Arapları” veya “içerideki Filistinliler” şeklinde anılmaya başlandı.
İsrail vatandaşı Filistinliler, bugün İsrail’deki nüfusun yaklaşık yüzde 21’ini oluşturuyor. İsrail’deki nüfusun beşte birini oluşturan İsrail vatandaşı Filistinliler, devlet kurumları tarafından ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade ediyor.
“Yüksek Mahkeme kararları aleyhinde oy kullandık”
İsrail Meclisindeki Arap Milletvekili Ahmed et-Tıybi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yüksek Mahkeme’nin kararlarının, Yeşil Hattın her iki tarafındaki Filistinlilere yardımcı olmadığını belirtti.
Değişim için Arap Listesi lideri Tıybi, “Yüksek Mahkeme, tehcir, yerleşim birimleri, kontrol noktaları, suikastlar da dahil olmak üzere işgal güçlerinin zulmünü onayladı. Ayrıca İsrail’i Yahudilerin ulusal vatanı olarak gören Yahudi ulus devlet yasasını da onayladı.” dedi.
Bunlara rağmen yargı sisteminin zayıflatılmasına karşı olduklarını belirten Tıybi, bu nedenle hükümetin Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlamak için önerdiği yasalara karşı oy kullandıklarını aktardı.
Tıybi, Arap toplumunu, yargı sisteminin meselelerinden daha çok ilgilendiren konular olduğuna dikkati çekti.
İsrail resmi kurumlarının Arap vatandaşlara karşı ayrımcılık uygulamasına ilişkin şikayetini her zaman Meclis platformundan ifade eden Tıybi, İsrail’in Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze Şeridi’nde uyguladığı politikaya tepki gösterdi.
“Siyonist ve asker ağırlıklı” gösteriler
Tıybi, gösterilerin, özellikle Siyonist ve askerî nitelikte olduğunu, gösterileri düzenleyenlerin “silah arkadaşları” isimli grup olduğuna dikkati çekti.
Gösterilerin çoğunluğunda askerlerin, yedek subayların yanı sıra İsrail bayrağının olduğunu kaydeden Tıybi, eylemlerde söz alan konuşmacıların eski istihbarat şefi ya da eski istihbarat görevlisi yahut özel ordu birliğinde eski subay olduğunun altını çizdi.
Tıybi, bu durumun Arap kitlelerinin hassasiyetlerine dokunmadığını, bilakis uzaklaştırdığını ifade ederek, “Arap toplumunun sesi olarak hükümetin yargı sistemi aleyhinde sunduğu yasalara karşı Meclis’te oy kullanmamıza rağmen, gösterilere katılmıyoruz.” diye konuştu.
Arap milletvekili Tıybi, “Göstericiler şimdiki İsrail hükümeti kurulmadan yaklaşık yarım sene önceki hale dönülmesini istiyor. Biz ise 1 sene, 5 sene, 10 sene hatta daha da önceki durumun Arap kitlelerine yönelik tüm alanlarda net bir şekilde yapılan ırk ayrımcılığının, adaletsizliğin değişmesini istiyoruz.” dedi.
Yabancılaşma duygusu
İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü tarafından temmuz ayında yayınlanan araştırmaya göre, İsrail vatandaşı Filistinlileri protestolardan uzak tutan pek çok faktör bulunuyor.
“Coğrafi mesafe, tarih sürecinde yaşanan baskı deneyimleri, yabancılaşma duygusu, demokrasinin kapsayıcılığına ilişkin şüpheler ve kişisel güvenlik korkuları” bu faktörler arasında yer alıyor. Bunlar da Arap vatandaşların, yargı düzenlemesine karşı yapılan protestolara sınırlı şekilde katılması sebeplerini güçlendiriyor.
Araştırmada, kapsayıcılığı artırmak, yargı düzenlemesi arayışında Arap vatandaşların maslahatının uygun şekilde temsil edilmesini sağlamak için bu endişelerin ve sıkıntıların ele alınması gerektiği belirtildi.
İsrail vatandaşı Filistinlilerin ise, Yahudi yerleşimciler ve işgalin göstericilerin bugünkü çabalarının ortak noktası olmadığını anlamaları gerektiği de kaydedildi.
Arap vatandaşlarının protesto konusunda çabalarının temelindeki konuların neler olduğu ile bu hedeflere ulaşmak için Yahudi protestocularla ve İsrail toplumunun unsurlarıyla nasıl daha etkili çalışabilecekleri konuları üzerinde açıkça düşünmesi gerektiği vurgulandı.
– Mesele farkındalık eksikliği değil
Araştırmada, “İsrail vatandaşı Filistinlilerin, yargı düzenlemesi protestolarına sınırlı katılımı, siyasi farkındalık eksikliği veya kayıtsızlık olarak yanlış şekilde yorumlanmamalı.” ifadesine yer verildi.
İsrail’in daha kapsayıcı olmak, gösterilerdeki Arap vatandaşlarının eksikliğini gidermek istiyorsa İsrail vatandaşı Filistinlilerin seslerinin duyulduğu ve spesifik konuların ele alındığı kapsamlı diyalog yaklaşımını benimsemesi gerektiği aktarıldı.
“İsrail vatandaşı Filistinlilerin, protestolara daha fazla katılımının İsrail’de daha kapsayıcı bir demokratik sisteme yol açacağı” görüşüne yer verildi.
Bu hedefe ulaşmak için etnik veya kültürel kökenlerine bakılmaksızın herkes için sosyal uyum ve eşit fırsatların desteklenmesine odaklanan çabaların gerektiği kaydedildi.
Bu çabaların sadece protestolarda daha fazla Arap vatandaşı temsilini sağlamayacağı aynı zamanda tüm vatandaşların maslahatının ve taleplerinin toplum dokusuyla daha fazla bütünleştiği bir geleceğin tohumlarını da atabileceği belirtildi.
Tartışmalı yargı düzenlemesi
İsrail’de Yüksek Mahkeme’nin hükümet üzerindeki denetimini kaldıracak yasa tasarısı ülke çapındaki kitlesel protestolar ve yoğun kamuoyu tartışmalarına rağmen, 24 Temmuz’da Mecliste muhalefetin boykot ettiği oturumda kabul edilmişti.
Yüksek Mahkeme, yargı düzenlemesi kapsamında Meclisten geçen iki yasayı eylülde görüşeceğini açıklamıştı.
İsrail’de siyaset, ordu, güvenlik, ekonomi ve yargıda üst düzey görevlerde bulunmuş isimler, hükümetin yargı düzenlemesine karşı olduklarını açıklamıştı.
Binyamin Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesine karşı protesto hareketi, yaklaşık 8 aydır gösterilerine devam ediyor.