Kopuz, yazılı açıklamasında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında küresel bir güç olma yolunda kararlı adımlarla yürüyeceğine inandığını belirtti.
Tarıma önem veren endüstrileşmiş bir bilgi toplumu olunması gerektiğini vurgulayan Kopuz, bunun yolunun da milli değerlere sıkı sıkıya sarılarak, bilim ve teknolojinin öncülerinden biri olmaktan geçtiğini kaydetti.
Ali Kopuz, 2023’ün yıllardır süren küresel salgın ve bölgesel savaşların yüküyle başladığını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu sorunlara şubat ayında yaşadığımız korkunç bir deprem felaketi de eklendi. İnsan ve maddi kayıplarımızın yanında hem tarımsal hem de sanayi üretimimiz büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı. Aziz milletimizin, her zaman olduğu gibi bu felaket karşısında da tek vücut olmasıyla sorunların büyümesini engellemeyi başardık. Tüm bu sorunlara rağmen, Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılını kutladığımız 2023’te üretimimiz, büyümemiz ve ihracatımız gelişti. Ülkemizde bunlar yaşanırken, kurulduğu günden beri dünya için en büyük tehditlerden biri olan İsrail, Gazze’de bir soykırıma girişti. Dünyanın her yerindeki İslam ülkelerinin ve Müslümanların yıllardır gördükleri zulme yeni bir halka ekleyen bu saldırılar, ne yazık ki hala sürüyor ve Filistinli kardeşlerimiz katlediliyor.”
Bu saldırıları önlemenin tek yolunun güçlü olmaktan geçtiğinin altını çizen Kopuz, “Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar, birliği, dayanışmayı ve ortak hareket etmeyi bu kadar talep ederken, İslam ülkelerinin basit bir ortak kararı bile alamadıkları bir dünyada yaşıyoruz maalesef. Ama buna rağmen, milli bir bilinçle bilimsel çalışmalar yapmak ve öncü teknolojiler geliştirmenin nasıl başarılı sonuçlar doğurduğunu görmek için 30 yıldır kangren olmuş Karabağ sorununun birkaç haftada nasıl Azerbaycan lehine çözüldüğüne bakmak gerekiyor. Türkiye’nin bölgesel politik dengeleri göz önünde bulunduran girişimleri ile SİHA ve askeri desteği sayesinde Karabağ’da büyük bir zafer elde edildi.” açıklamasında bulundu.
İSTİB Başkanı Ali Kopuz, 2023’ün en önemli olaylarından olduğuna inandığı Karabağ sorununun çözülme sürecinin herkese ilham vermesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Müslüman milletler, çok çalışmalı, çok üretmeli, bilimsel çalışmalarda öncü olmalı, yeni teknolojiler geliştirmeli ve bunları yaparken de güçlerini milli değerlerinden almalıdır. İslam ülkelerinin yöneticilerinin ise dayanaklarının ve esas meşruiyet kaynaklarının milletleri olduğu sürece dik duracaklarını, küresel güçlere eğilmeyeceklerini unutmamalıyız.
Dünya daha önce yaşanmamış yeni sorunlara gebe. Artan nüfus, korkunç boyutlara ulaşmış israf, giderek büyüyen iklim krizi, ivmesi artan tarım alanı kayıpları, küresel salgınlar ve savaşlar 21. yüzyılı muhtemelen insanlığın en zorlu yüzyılı haline getirecek. Bu sorunlarla baş etmek için elimizde çok fazla seçenek yok. İnsanlığın hayat kaynağı tarıma her zamankinden çok önem vermeliyiz. Hem artan nüfus ve tarım alanı kayıpları, hem de iklim krizi dolayısıyla üretim yöntemlerimizi ileri teknoloji ile donatmalıyız. Tüm bunları yaparken de bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizden ayrılmamalıyız. Yani, tarıma önem veren endüstrileşmiş bir bilgi toplumu olmalıyız.”