Türkiye’nin Seul Büyükelçisi Ersin Erçin, 1950-1953 yıllarında yaşanan “Kore Savaşı”na ilişkin “Türk askerleri sadece cephelerdeki kahramanlıklarıyla değil zor savaş koşullarında sivil halka ve özellikle yetim çocuklara sağladıkları tıbbi destek, gıda, malzeme ve eğitim yardımlarıyla da fark yarattı.” dedi.
Kuzey Kore’nin 25 Haziran 1950’de sınırı teşkil eden 38’inci paralel boyunca Güney Kore’yi işgal etmesiyle başlayıp 27 Temmuz 1953’te sona eren “Kore Savaşı”, birçok girişime karşın barış anlaşması imzalanamadığı için teknik olarak hala devam ederken; “Panmunjom Ateşkes Antlaşması”nın 68’inci yılında taraflar arasında hala kalıcı barış aranıyor.
Türkiye’nin Seul Büyükelçisi Erçin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na katılmamak için büyük direniş gösterdiğini, BM Güvenlik Konseyinin “savaşa birlik gönderilmesi” çağrısıyla kritik bir dönüm noktasına gelindiğini belirterek, “Ülkemizin 15 ülkeyle Kore’ye birlik göndermesi, 27 günde ülkenin tamamını kontrol altına alan istilacılar açısından beklenmedik bir direniş yarattı. Toplam 3 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanan 3 yıllık kanlı savaş, 27 Temmuz 1953’te bir ateşkes anlaşması ile durdurulurken; Güney Kore özgürleştirildi, Soğuk Savaşın ilk krizinde komünizmin kuzeydoğu Asya’da yayılması engellendi.” ifadesini kullandı.
Kore Savaşı’na katılımın, Türkiye’nin 1923’ten beri sürdürdüğü uluslararası ihtilaflara karışmama prensibini değiştirdiğini aktaran Erçin, Türkiye’nin NATO İttifakıyla Batı sistemi içinde yer almasında ve evrensel normları benimsemesinde uluslararası toplumun saygın üyeleri arasına girdiğini dile getirdi.
“Türk askerleri, üstün birlik nişanlarına layık görüldüler”
Erçin, Türkiye’nin BM komutası altında diğer ülkelerle Kore’ye asker göndermesinin savaşın seyrini değiştirdiğini vurguladı.
Türk tugayının ilk yurt dışı savaş tecrübesinde, yetersiz teçhizatına, ABD komutanlığı ile ciddi iletişim sıkıntılarına ve sert iklim koşullarına rağmen en zor cephelerde sayısal üstünlüğe sahip düşman kuvvetlerini durdurmayı ve yok etmeyi başardığını belirten Erçin, şunları söyledi:
“ABD komutasındaki BM birliklerinin savaştan umutlarını kestikleri bir dönemde yeniden zafer umudu yarattı. Amerikalı Başkomutan General Mc Arthur’un ‘kahramanlar kahramanı’ olarak övdüğü Türk askerleri, ölümü hiçe sayan kahramanlıklarıyla hem ABD Kongresi hem de Kore hükümetince üstün birlik nişanlarına layık görüldüler. Ayrıca Türk askerleri sadece cephelerdeki kahramanlıklarıyla değil zor savaş koşullarında sivil halka ve özellikle yetim çocuklara sağladıkları tıbbi destek, gıda, malzeme ve eğitim yardımlarıyla da fark yarattı.”
Erçin, Türkiye’nin 9 bin kilometre uzaklıktaki bir ülkenin özgürlüğü için büyük bir askeri birlik göndermesinin ve 1000’den fazla şehit vermesinin, Kore halkında ve Kore hükümetlerinde büyük bir minnet duygusu yarattığını kaydetti.
Kore hükümetlerinin, Türkiye açısından hassasiyet taşıyan sorunlarda aleyhte tutum almamaya özen gösterdiğine dikkati çeken Erçin, “Türkiye-Güney Kore ilişkilerinin, bu sağlam tarihi bağlar temelinde hem siyasi hem de ekonomik ve ticari olarak hızla ilerlemeye devam edeceğine inanıyorum.” dedi.
“Koreliler, Türkleri ‘kan kardeşi’ olarak görüyor”
Güney Kore’nin Ankara Büyükelçisi Lee Won-Ik ise Türk ordusunun Kore Savaşı’nda göz kamaştırıcı başarılar elde ettiğini ve muhaberelerde sağladığı başarılarla savaşın ateşkes sürecini hızlandırdığını ifade etti.
Türkiye’nin Kore Savaşı’na katılmasının Türk gazilerinin fedakarlığı ve özverisinin, Kore ile Türkiye arasındaki ulusal ilişkilerin temeli olduğuna işaret eden Lee, şunları söyledi:
“Savaştan sonra 8 Mart 1957’de Kore ve Türkiye, resmen diplomatik ilişkiler kurdu. O zamandan beri dünyanın iki farklı tarafında yer alan iki ülke, uluslararası toplumda birbirlerine destek olmuş ve siyaset, ekonomi, kültür, ulusal savunma gibi çeşitli alanlarda fikir alışverişinde bulunmaya devam etmiştir.”
Lee, Türkiye’nin Kore halkıyla birlikte özgürlük ve barış için savaştığına dikkati çekerek, “Bu, Kore ile Türkiye arasındaki tutkulu kardeşliğin tarihi bir örneğidir. Koreliler, Türkleri ‘kan kardeşi’ olarak görüyor.” dedi.
Kore Savaşı
Japonya, 1910’da ilhak ettiği ve 1945’e kadar yönettiği Kore Yarımadası’ndan 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle geri çekilirken, yarımadada 1945’te kurulan iki hükümet, 1948’e kadar karşılıklı olarak “birbirine katılma” çağrısı yapmıştı. Çağrıların sonuç vermemesi üzerine Kuzey ve Güney, ayrı ayrı kendi devletini kurmuştu.
BM Güvenlik Konseyinin (BMGK), BM güçlerini, Kuzey Kore işgalini sonlandırmak için Kore’ye göndermeye onay vermesi üzerine Türkiye de BM tarafında savaşa katılma kararı almış, Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrindeki 1. Türk Tugayı, 17 Eylül 1950’de Hatay’ın İskenderun Limanı’ndan yola çıktı ve 12 Ekim 1950’de Pusan Limanı’na varmıştı.
Türkiye’den Pusan Limanı’na tugayların gelebilmesi için gemiyle en az 30 gün yol alınması gerekiyordu. Bu limana gelen Türk askerleri, hazırlıkların ardından 21 Kasım 1950’de bugün Kuzey Kore tarafında olan Kunuri’ye ulaşmıştı.
Güney Kore Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre, savaşa 21 bin 212 askerle toplamda 4 tugayla katılan Türkiye, asker sayısı bakımından Kore Savaşı’na katılan 16 ülke arasında 4’üncü sırada yer aldı.
ABD, 1 milyon 789 bin askerle Kore Savaşı’na en çok asker gönderen ülke oldu. İngiltere 56 bin askerle 2’nci, Kanada 26 bin 791 askerle 3’üncü sırada bulundu.
Savaşta, Güney Kore’de 40 bin 670 BM askeri, 137 bin 899’u Kore askeri olmak üzere 178 bin 569, Kuzey Kore’de ise 508 bin 797 asker hayatını kaybetti.
Kore Savaşı’nda 36 bin 940 askerini yitiren ABD, “en çok kayıp veren ülke” oldu. ABD’yi 1078 kayıpla İngiltere izledi.
Kore Gazi Bakanlığının kayıtlarına göre, cephede hayatını kaybeden 700’ü aşkın askerle yaralanıp cepheden ayrıldıktan sonra vefat eden ve kaybolanlar da dahil Türkiye, Kore Savaşı’nda 900’ü aşkın şehit vererek, 3’üncü sırada yer aldı.
Türk birlikleri ile Çin kuvvetleri arasında 25-27 Ocak 1951’de Kumyangjang-ni Muharebesi’nde, Türk birlikleri büyük bir başarı gösterdi.
Türk birliği, Kumyangjang-ni’de, kendisinden üç misli kuvvetli düşmana karşı kazandı. Kumyangjang-ni Muharebesi’nde süngü hücumu yapıldı ve bu tarihteki son süngü taarruzlarından biri olarak görülüyor.
Kumyangjang-ni Muharebesi’ndeki başarıdan dolayı ABD Kongresi tarafından Türk birliklerine, “Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı” verildi.
Türk birliklerine, Kore Cumhurbaşkanlığınca da “Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı” takdim edildi.
Türk Tugayına “Kutup Yıldızı” adı verildi
Savaşa katılan her birliğe bir isim veriliyordu. BM Silahlı Kuvvetler Başkomutanı General Mc Arthur, Türk Tugayına “Kutup Yıldızı” adını verdi.
Savaşta, Güney Kore ve BM tarafından yaklaşık 5 bin kişi, Kuzey Kore ve Çin’den ise yaklaşık 70 bin kişi esir düştü. Ateşkes anlaşmasından 1 ay önce Haziran 1953’teki esir değişiminde Türk Tugayı’ndan esir düşen 244 kişinin tamamı döndü.
Kore’nin Busan kentindeki BM Kore Anıtsal Mezarlığı’nda ise savaşta şehit olan 462 Türk askeri yatıyor.
Kore Savaşı’nda “B-26” savaş uçağıyla Kuzey Kore üzerinde taarruz sırasında uçağın düşürülmesi sonucu Üsteğmen Muzaffer Erdönmez’in şehit olduğunun belgelenmesinin ardından Türkiye, “Kore Savaşı’na hava desteği sağlayan 8. ülke” olarak tanındı.
Kore Savaşı’na katılan birlikler arasında Türk askeri, savaşta öksüz ve yetim kalan Koreli çocuklar için okul inşa eden tek birlik oldu.
O zaman açılan Ankara Okulu’nu ve Türk askerinin fedakarlıklarını unutmayan Güney Kore halkı, Türk halkını “kan kardeşi” olarak nitelendiriyor.