NTV’de “Seda Öğretir ile Özel Röportaj” programına konuk olan Ersoy, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Kız Kulesi ile ilgili tartışmalara değinen Ersoy, 1940’lı yıllarda çıkan yangının ardından, 1944’te kulenin restore edildiğini belirterek, “ Kız Kulesi nasıl bir yapı diyorsanız, bir balkon kısmı var, seyir terası olarak kullanılan. Oraya kadar yığma bir bina. Ondan sonrası da orijinalinde yani yangından önceki halini söylüyorum; ahşap malzemelerle yapılmış, özgün malzemesi ahşap, ahşap malzemelerle kule tamamlanmış oluyor. Yangında tabii ahşap kısmı tamamen yanıyor, yığma kısmı hasar görüyor.” dedi.
Bakan Ersoy, bugüne kadar kulede gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, yapının önceki restorasyonlarda, farklı statik hesaplara göre kullanılan ve uygun olmayan malzemelerden arındırılmaya çalışıldığını aktardı.
Önceki tadilat ve restorasyon çalışmalarında binanın yüklerinin arttırıldığının altını çizen Ersoy, “Bugün orta şiddetli bir deprem olsa veya bir hortum çıksa Marmara Denizi’nde, zaten kuleyi alır, devirir, götürür. Çünkü birbirine bağlı değil sistem. Biz bu restorasyon çalışmasına başlarken ilk önce dedik ki bu konuda uzman, saygın danışmanları oluşturalım. Bir bilim kurulu oluşturduk.” diye konuştu.
Ersoy, Kız Kulesi restorasyonu danışma kurulunda Prof. Dr. Feridun Çılı, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve Mimar Han Tümertekin’in bulunduğunu vurgulayarak, ayrıca çalışmalarda İstanbul Teknik Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin uzmanlıklarından yararlandıklarını kaydetti.
Eylül 2021’de tadilata başlamadan bütün bilgileri paylaştıklarını daha sonra da sürece dair resimlerle bilgi vermeye devam ettiklerini sözlerine ekleyen Ersoy, Galata Kulesi’nde de benzer dezenformasyonun yaşandığını söyleyerek, şu bilgileri verdi:
“Eskiden Kız Kulesi İstanbul’dan seyredilen bir kuleyken şimdi İstanbul, Kız Kulesi’nden seyredilir hale geliyor. Aslında çok radikal bir değişikliğe gidiyoruz. Çünkü artık ziyaretçiye açık hale geliyor. Müze kartın da geçerli olduğu bir işletme olacak, diğer müzelerimiz gibi. Yani Türk vatandaşları 60 lira gibi sembolik ücret ödeyecek. 18 yaş altı ve 65 yaş üstü ise ücretsiz zaten. Vatandaşlar rahat bir şekilde gezip görebilecek.”
“Bu fotoğrafı paylaşanlar, kaçak yapıları yıkılanlar”
Mehmet Nuri Ersoy, peri bacalarına ilişkin paylaşılan fotoğraflara da değinerek, “Fotoğrafa bu açıdan bakarsanız hakikaten bir tane iş makinesi, peri bacasını yıkıyor gibi bir görüntü var. Bu fotoğrafı kim yaydı diyorsanız, bakın bu fotoğrafı aslında yayanlar, ilk ortaya çıkaranlar, kaçak yapıları yıkılanlar, kaçak yapıyı yapan kişiler.” ifadelerini kullandı.
Bölgeyi korumak amacıyla alan başkanlığı kurulduğunun altını çizen Ersoy, şöyle devam etti:
“Çünkü UNESCO, 2006 tarihli raporunda Kültür ve Turizm Bakanlığına tavsiye kararında bulunuyor. UNESCO diyor ki sen burada yeni bir yönetim sistemi yaratmalısın bölgeyi korumak için. Aslında UNESCO bizden talep ediyor bunu. Diyor ki ‘Böyle bir yapı yapmak zorundasın yani yönetim planı, yönetim sistemi oluşturmak zorundasın, burayı koruyabilmek için çünkü burası çok geniş ve çok değerli bir alan.’ Bunun üzerine biz, alan başkanlığını kuruyoruz, Kapadokya Alan Başkanlığı. Aslında ana çıkış noktası odur. Alan başkanlığı niye kuruluyor? Kaçak yapılara özellikle hızlı müdahale edebilmek, bölgenin koruma planlarını hızlı bir şekilde yapabilmek ve alanın doğru şekilde yönetilmesini sağlayabilmek için.”
Paylaşılan fotoğrafın, algı oluşturmak ya da dezenformasyon yapmak isteyenlerin yaymak istediği görüntüyü verdiğinin altını çizen Ersoy, “Fotoğrafın öbür tarafından bakarsanız resme bakın burada aslı yıkılan varlık bu. Bunu göstermiyor tabii. Bu peri bacasının yanındaymış gibi gözüküyor değil mi şuradan baktığınız zaman? Gerçekten geriden baktığınız zaman, bakın tuvalet, müdahale edilen yer bu. Peri bacası burada. 33 metre mesafe var arasında. Tabii fotoğrafı nasıl çektiğinizle alakalı.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Ersoy, iptal edilen festivallere ilişkin ise şunları söyledi:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bize göre ne kadar az kısıtlama, ne kadar az sınırlama, ne kadar az iptal olursa o kadar iyi. Maksimum seviyede etkinlik, kültür, kültür faaliyeti olması, bakanlığımızın hedefleri, programları arasında zaten. Bizim bu konulara yaklaşımımız bu şekilde. Ama maalesef bazen bölgesel hassasiyetler oluşabiliyor ve bölgesel hassasiyetler gereği de kaymakamlıklar yasaklama demeyelim de kapatma, iptal veya erteleme kararları alabiliyor. Ama daha önce de belirttiğim gibi, bizde kaymakamlık kararı ilk merci. Son merci değil. Son merci hukuktur. Hukuki sürece başvurularak karar düzeltme ihtimali var. Benim tavsiyem öyle bir kararla karşılaştıkları zaman hukuki sürecin işletilmesi. Hukuk kararıyla ilerlenmesini çok daha olumlu buluyorum.”
İçişleri Bakanlığından sayısal verileri istediğini sözlerine ekleyen Ersoy, iptal kararlarının nadiren verildiğine işaret ederek,”Bugüne kadar ne kadar konser ve etkinlik gerçekleştirmiş günümüze kadar? Yaklaşık 5 bin konser ve etkinlik gerçekleştirilmiş yılbaşından beri. Ne kadar iptal kararı verilmiş dedim. 19 tane toplam iptal ve erteleme kararı var. Bunun 13 tanesi kaymakamlıklar tarafından, 6 tanesi de organizatörler tarafından yapılmış. Yani 5 bine yakın etkinlik aslında gerçekleştirildi.”
Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığının ne kadar çok kültür etkinliği ve sanatsal faaliyet gerçekleşirse, hem kültürel faaliyetler açısından hem de turizmin desteklenmesi açısından önemli olduğunu aktararak, bu konuya yapıcı şekilde yaklaştıklarının altını çizdi.
Bakan Ersoy, programda ayrıca Türkiye’nin turizm hedeflerine, kruvaziyer turizmine ve Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’ne ilişkin bilgiler verdi.