Trablus’ta bir Türk inşaat firmasında proje müdürlüğü yapan 23 yaşındaki Kaya, son 10 yıldır iç savaş, çatışma ve siyasi krizlere sahne olan Libya’da “erkeklerin dünyası” olarak görülen şartlar altında çalışıyor.
Libya’ya gelmeden önce ailesiyle İzmir’de yaşayan, Hacettepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu Fatma Nur Kaya, Trablus’a geliş amacını ve buradaki iş tecrübesini AA muhabirine anlattı.
“Bir erkek nasıl yapıyorsa bir kadın da bu işi yapabilir”
Buraya gelmekten çekinmediğini ve karar vermekte zorlanmadığı belirten Kaya, “Tabii bazı insanların konuşmalarından ötürü tedirginliğim oldu. Ancak ailem ve yakınlarım hiçbir zaman beni yalnız bırakmadılar. Her kararımda benim yanımdalar ve destek oluyorlar.” dedi.
Coğrafya ve çalışma şartlarının mesleki olarak cinsiyete göre farklılık göstermediğine inanan Kaya, şöyle konuştu:
“Diğer meslektaşlarım nasıl burada var oluyorlarsa ben de bir kadın olarak neden var olmayayım diye düşündüm. Çünkü bizim mesleğin hiçbir şekilde bir cinsiyete özgü olmadığını düşünüyorum. Bir erkek nasıl yapıyorsa bir kadın da bu işi yapabilir. Hiçbir iş disiplininde cinsiyet ayrımı olabileceğini düşünmüyorum. Ne kadar riskli olursa olsun buraya da başaracağıma inandığım için geldim.”
Genç mimar, şöyle devam etti:
“Tabii benim böyle düşünmemin en büyük sebebinin ailem olduğunu düşünüyorum. Beni küçüklüğümden beri öyle yetiştirdiler ki, ben hiçbir noktada hiçbir kararı yalnız başıma almadığım gibi, son noktada karar hep bana ait oldu. Ne karar alırsam alayım ailem hiçbir zaman ‘hayır’ demedi, hiçbir zaman beni korkutmadı, aksine beni hep rahatlattı.
Ben bir kadın ya da bir erkek yapar yapamaz gibi değil, tamamen bir insan gözüyle, bunu bir insan yapar mı yapamaz mı bu bakış açısıyla yetiştirildim. O yüzden bir engel olduğunu düşünmüyorum. Her işi, her mesleği her insanın yapabileceğini düşünüyorum. Önemli olan istemek tabii ki.”
Şantiyedeki 65 işçiden sorumlu
Kaya’nın çalıştığı Türk inşaat firmasının Trablus’un merkezinde yapımını üstlendiği şantiye tamamlandığında, Libya Ulusal Petrol Kurumuna bağlı bir petrol şirketinin genel merkez binası olarak faaliyet gösterecek.
Burada mimari kalemlerin proje müdürlüğünü ve iş takibini yaptığını aktaran İzmirli genç mimar, iş rutinini ise şöyle anlattı:
“Her gün 7 buçukta burada işbaşı yapıyoruz. 65 kişi çalışmakta şu an şantiyede. Gün içerisinde rutin kontroller tamamlandıktan sonra kendi yapmam gereken diğer işlerle uğraşıyorum. Akşam saat 5-6’ya kadar sürüyor. Bazen benim buradan ayrılmam saat 7-8’i de buluyor. Çünkü gerçekten çok yoğun bir şantiye burası. Burada çalışan 65 kişiden sorumluyum.”
Şantiyede az sayıda Türk çalışan haricinde işçilerin çoğunun yabancı ve genellikle Afrika ülkelerinden olduğunu kaydeden Kaya, onlarla nasıl iletişim kurduğunu ise şöyle dile getirdi:
“Burada çalışanlar yabancı uyruklu oldukları için Türkçe konuşma fırsatım olmuyor. İngilizceleri de pek olmadığı için sadece yerel dillere sahipler. Bu sebeple sadece iletişim konusunda zorlanıyorum. Türk çalışanlarımız var ama sadece birkaç kişi ve her zaman benim bulunduğum noktada olamayabiliyorlar. Ama yine de çalışanlarla bir şekilde anlaşıyorum.”
“Silah seslerini sorduğumda çok normal olduğunu söylüyorlar”
Trablus’ta gözlemlediği güvenlik durumunu da değerlendiren Kaya, şunları kaydetti:
“Burada her ne kadar bazı olaylar durulmuş gibi görünse de, hayat şartları normal ve yaşanabilir gibi söylesem de her zaman bir tehlike var. Ufak tefek tedirginliklerim oluyor. Özellikle akşam saatlerinde. Ama buradaki insanlar da alışmış bu tehlikeyle yaşamaya. Ben de geldiğimden bu yana alıştım. İlk günlere göre çok daha rahatım. Bir ses duyduğumda paniklemiyorum mesela artık. Silah sesleri gibi sesler mesela.”
Çalıştığı kişilerin Libya’daki duruma uyum sağladığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:
“Özellikle silah seslerini sorduğumda, çok normal olduğunu, herhangi bir problem olmadığını, tehlikeli bir durum içinde olmadığımızı söylüyorlar. Yani beni daha çok rahatlatıyorlar. Herhangi ters bir durum olduğunda da neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.”
Kaya, Libya genelinde günlük hayatı zorlaştıran en önemli sorunlarından birinin elektrik kesintileri olduğunu bu durumun kendisi ve şantiyedeki işi için güçlük yarattığını dile getirdi.
“Mesleğimi her koşulda her yerde yapabileceğime inanıyorum”
Her yeni yeri ve kültürü kendisi için farklı bir tecrübe olarak gördüğünü söyleyen Kaya, “O tecrübeden tabii ki mahrum kalmak istemem. Buraya gelmeden nasıl burayı bilmiyorduysam, ama bir şekilde buraya alıştıysam, neresi olursa olsun bir şekilde alışacağımı düşünüyorum. Her koşulda her yerde yapabileceğime inanıyorum bu mesleği.” diye konuştu.
Kaya, şöyle devam etti:
“Buraya, kazancımı ya da ‘Burada bulunmam Türkiye’de bana ne gibi kolaylık katar?’ diye düşünmekten ziyade, ‘Burası bana ne katar?’ diye düşünerek geldim. Çünkü hiç görmediğim bir yer, daha önce. Sadece dedemden dinledim burayı. Dedem 4-5 sene kadar çalışmış burada. Hep o anlatırdı. Biraz sanırım o cesaretlendirdi beni de.
Farklı ülkelerde çalışmak gibi bir düşüncem vardı. Direkt Libya diye düşünmedim ama bir Arap ülkesi kesinlikle düşünüyordum. Kafamda canlandırdığım Katar olabilirdi. Hatta Arapça öğrenmek gibi bir düşüncem de vardı. Merak ediyordum hep bir Arap ülkesinde çalışmanın nasıl olduğunu. Böyle bir fırsat geldi ve ben de değerlendirdim.”
Arapçaya ilgisi olduğunu ve Libya’da geçireceği süre boyunca bu dili öğrenmeyi düşündüğünü aktaran Kaya, “Arapçayı duya duya yavaş yavaş çözmeye başladım. İnsan çalışırken yavaş yavaş öğreniyor. Zaten diğer ekip arkadaşlarımız da burada bulunarak öğrenmiş bu dili.” dedi.
“Yemeklerine pek alışamadım”
Libya yerel mutfağının ise damak tadına uygun olmadığını dile getiren Kaya, “Açıkçası pek alışamadım yemeklerine. İtalya’dan uyarlanmış çok güzel yerler ve yemekler var. Ama kendi yöresel yemeklerine alışamadım. Çok baharatlı ve çok acılı yemekleri. Bir türlü sevemedim.” diye konuştu.
Trablus’ta yeni olduğu için henüz sadece işyeri ve kaldığı yerle sınırlı bir arkadaş çevresi olduğunu anlatan Kaya, iş yoğunluğunun da fazla olduğunu ifade etti.
“Kaldığım yere gittiğimde genelde bir şey yapacak zamanım olmuyor, direkt uyuyorum. O kadar yorucu.” diyen Kaya, Libya’daki çalışma süresine ilişkin de “Bu projeyle beraber benim sorumluluğumda devam eden birkaç proje daha var. Muhtemelen birkaç sene daha ben burada olacağım. Tabii ara ara Türkiye’ye gidip gelirim.” ifadelerini kullandı.
Gezip görmeyi çok seven biri olarak Libya’da bulunmasının da “bir şekilde kendisini mutlu ettiğini” vurgulayan İzmirli genç mimar, Türkiye’de en çok ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi özlediğini söyledi.
“Türkiye’de kayak yapmayı özledim”
Ayrıca Türkiye’de kayak yapmayı ve üniversite yıllarını geçirdiği Ankara’yı çok özlediğini kaydeden Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kayak yapmak istiyorum. Kar da yağmaya başlamış Türkiye’de. Çünkü burası çok sıcak şu an. Tabii biraz soğuk var ama Türkiye’ye göre çok sıcak.
Ankara’yı çok seviyorum. Orda yaşamayan insanlara göre çok monoton çok sıkıcı bir yer gibi geliyor ama insan orda yaşadıktan sonra kopamıyor. İnsanı bir şekilde bağlıyor kendine. Yani çok seviyorum Ankara’yı. Hatta bir an önce tekrar gitmek istiyorum Ankara’ya.”