OECD’nin “Yüksek Borç Ortamda Tahvil Piyasaları” başlığıyla yayımladığı Küresel Borç Raporu’na göre, 2023 sonunda kamu ve özel tahvil borçlarının toplam hacmi neredeyse 100 trilyon dolarla küresel gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) benzer boyuta ulaştı.
Üye ülkelerde, kamu borcunun GSYH’ye oranı 2023 sonunda 2008’e göre 30 puan artışla yüzde 83’e çıktı.
Geçen yılın sonunda, OECD ülkelerinin toplam kamu tahvil borcu 2008’e göre 30 trilyon dolar artışla 54 trilyon dolara yükseldi.
OECD borç stokunda ABD’nin payı son yıllarda önemli ölçüde artarak neredeyse yarıya ulaşırken, Avrupa Birliği yüzde 20, Japonya yüzde 16, Birleşik Krallık yüzde 6 pay aldı. Geriye kalan OECD ülkelerinin borcunun toplam borca oranı da yüzde 9’a tekabül etti.
Uygun finansman koşulları 2008-2022 yılları arasında, birçok hükümet ve şirketin düşük maliyetle borçlanmasına ve borç vadelerinin uzatılmasına olanak sağlarken, sıkı finansal koşullar nedeniyle OECD ülkelerinin kamu tahvil borcunun 2024’te 56 trilyon dolara ulaşacağı öngörüldü.
Aynı dönemde, küresel ödenmemiş şirket tahvili borcu 21 trilyon dolardan 34 trilyon dolara yükselirken, bu artışın yüzde 60’ından fazlası finansal olmayan şirketlerden geldi.
OECD’nin rapora ilişkin açıklamasında görüşlerine yer verilen OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, “Yüksek enflasyonun ve daha kısıtlayıcı para politikalarının oluşturduğu yeni makroekonomik manzara, tahvil piyasalarını on yıllardır görülmemiş bir hızda küresel olarak dönüştürüyor. Finansman ihtiyaçlarının yenilendiği bir dönemde bunun hükümet harcamaları ve finansal istikrar üzerinde derin etkileri var.” ifadelerini kullandı.
Hükümet harcamalarının verimlilik artışlarını ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayan alanlara yapılan yatırımlara daha fazla odaklanması gerektiğini vurgulayan Cormann, piyasa denetleyicilerinin de hem kurumsal sektördeki borç sürdürülebilirliğini hem de finans sektöründeki genel riskleri yakından izlemesi gerektiğini kaydetti.